Merhaba!
Yeni bölüm sizinle. Feride'nin multimedyadaki kolyesini anlattığım şekilde hayal edebilirsiniz.
Keyifli okumalar :)
Daha sabah hissettiğim, zamanımın az kaldığı hissinin bu kadar çabuk doğru çıkmasını beklemiyordum. Birkaç hafta daha idare edemez miydi? Evdeyken, üstüme giydiğim kıyafetin boynundan içeri sokarak saklıyordum kolyeyi. Bu akşam yapmayı atladığım bu minik detay, abimin kırışık alnı ve dikkatli gözleriyle karşımda duruyor olmasına sebebiyet vermişti. Boğazımı temizleyerek sesimin, konuşmam için uygun bir tona kavuşmasını sağladım. Koltukta birazcık öne doğru kayarken derin bir nefes aldım.
"Erkek arkadaşımın." Kucağıma koyduğum ellerimin parmaklarını birbirine geçirdim.
"Erkek arkadaşının?" Gözlerimi, diktiğim pofuduk terliklerden çekerek abime çevirdim. Tonlaması beni germişti. Başımı yavaşça salladım. Kalbim ağzımda atıyordu. Karan bu sefer bunu dolaylı yoldan yapıyordu. Durum farklı olsaydı bu düşünceme gülebilirdim. Onun yerine sessizlik içinde oturmaya devam ettim. "Senin bir sevgilin var yani?"
Hala emin olamıyor gibi sorduğu soru, altında yatan başka bir anlam daha olduğunu düşündürdü bana. Birden jetonum düştü.
"Daha yeni. O yüzden sana bahsetmedim. Ablam sadece yakaladığı için biliyor. Ablama da anlatmadım yani."
"Nasıl yakaladı?" Kaşlarını çattı. Dilimi ısırdım. Stres yönetimi konusunda Ela'ya laf ederken kendimden haberim var mıydı acaba? Tehlikeli bir soruydu, ne diyeceğimi düşündüm. 'Karan arabada üzerime parfümünü sıkmıştı da ablam kokusunu aldı, öyle yakalandım,' diyemezdim.
"Nasıl yakalayacak?" Sol kolumu dirseğimden kırarak havaya kaldırdım. Elimi havada sallayarak, yakalamasının başka yolu yokmuş gibi bir hareket yaparken devam ettim. "Telefonuma gelen mesajı görmüş, öyle anladı."
Stresten ellerim terlemişti. Şimdi de mesajların içeriğini mi tahmin etmeye çalışıyor acaba, diye düşünmekten kendimi alamadım.
"Pekâlâ," Konuşmaya devam etmeden önce, televizyonda açtığımız oyunu kapattı. Ortalığa tam bir sessizlik hâkim olunca bana döndü. "En kısa zamanda tanışmak istiyorum." Yutkunamayacağımı düşündüm.
"Abi..." Saçlarımı diğer tarafıma atarak dudaklarımı ıslattım. "Söylediğim gibi daha yeni. Acaba biraz erken değil mi?" Çekingence sorduğum soruya, dilini damağında şaklatarak olumsuz bir sesle tepki verdi. Koltuğun sırt kısmına kolunu atarak bana baktı. Böyle rahat davranması ise beni ayrıca geriyordu.
"Daha iyi ya işte. Başından görürüm kimmiş, neymiş diye." Bana doğru yaklaşıp gözlerimin içine baktı. "En yakın zamanda, Feride." Geriye çekilirken ekledi. "Gününe siz karar vereceksiniz."
Kabullenmeyle başımı sallarken sol elimin parmak uçlarıyla alnımı ovdum. Neler yapmam gerektiğine karar vermeye çalışıyordum. Karan'a nasıl söyleyecektim? Daha da önemlisi nasıl tanışacaklardı? Beni bir sıcağın bastığını hissettim. Daha önce hiç sevgilim olmamıştı ki, abimle tanıştırmanın nasıl bir şey olacağını bilemiyordum. Ablamla mı konuşmalıydım?
"Adı ne?" Düşüncelerimi bölen abim merakla bana bakıyordu. Sormasından korktuğum soru gelmişti. Bu noktadayken eninde sonunda soracaktı. Saklayamazdım ya...
"Karan." Kafasını ağır ağır sallarken kademeli olarak kaşları çatıldı.
"Karan?" Tek kaşını kaldırdı. "Şu senin..." Cümleye devam etmek istiyor da istemiyor gibiydi. Hızlıca bir nefes aldı. "Staj yaptığın yerdeki adam mı? Patronun?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader Oyunu
RomansaEndüstri mühendisliği 2.sınıf öğrencisi olan Feride Aytuğ, kendi halinde ve sevdikleriyle çevrili olan küçük dünyasında, okulu ve yaptığı ufak tefek işler arasında gidip gelerek yaşamaktadır. Bir gün yolu, öğrencisi olduğu üniversitenin büyük bağışç...