BÖLÜM 19

40.2K 1.9K 299
                                        

Herkese merhaba!

Yeni bölümle karşınızdayım. Keyifli okumalar dilerim :)

Arkamdan önüme doğru bir gölge düşünce, bunun Tolga olduğunu anladım. Nefesimi tutarak arkamı döndüm. O da beni gördüğü için koridorun başında durmuş, bana bakıyordu. Mutfağa girmesini veya bir şey duymasını engellemeliydim. Seri adımlarla yanına ulaştım.

“Hayırdır, Feride? Sen tabakları mutfağa götürmeye gitmemiş miydin?” Kafamı indirip elimdeki tabaklara baktım. Harika.

“Evet de, senin arkamdan geldiğini hissedince bir şey isteyip bana seslendin, ben duymadım sandım. Onun için dönüp baktım.” Şu sıralar otomatik yalan söylüyordum ve elimde değildi. Zor durumlarda kalıyordum.

“Anladım. Fakat yanlış hissetmişsin. Ben sana seslenmedim.”

“Bana öyle gelmiş demek ki.” Rahatsız bir bakışma oldu aramızda. “Ee, sen ne için mutfağa gidiyordun?”

“Su içecektim.”

“Tamam, sen salona geç. Ben sana getiririm suyunu.”

“Yok, sen zahmet etme. Ben alıp içerim suyumu,” diyerek beni aşmaya çalıştı. Engel oldum.

“Ya, mutfakta harp var resmen. Sen de dur şimdi. Girme hiç, ortalık karışık zaten. Ayak altında dolanma. Haydi, salona geç.” Sahte bir heyheylenmeyle, sırtından hafifçe ittirerek salona yönelttim. Söylene söylene salona girdi. Nefes nefese kalmıştım. Duruşumu düzeltip boğazımı temizledim. Adımlarımı biraz sesli atarak mutfağa yaklaştığımı anlamalarını sağladım. Konuşmalar kesildi. Tabakları tezgaha bırakıp Tolga için bir bardağa su doldurdum.

“Yardım lazım mı, hanımlar?” Panikle birbirlerine baktılar.

“Yok, kızım. Saat geç oldu. Sen yorgundun bugün zaten. Haydi, git yat. Biz hallederiz burayı. Bulaşıklar makineye yerleştirilecek sadece.” Anneme baktım. Hızlı hızlı konuşuyordu. Bir şey anlamayayım diye kendince heyecanlanmıştı. Ah, ne konuştuğunuzu bilmesem ne güzel kanardım ama...

“Feride.” Yengeme döndüm bu sefer.

“Efendim, yenge?”

“Ben sana bir şey soracağım, kuzum.” Eyvah! Ne olur, düşündüğüm şeyi bana sormasın. Eğer burada, annemin önünde sorarsa ne derim ben? Yengem devam etti.

“Annen var diye utanmana gerek yok. Bunlar artık çok normal. Biz bize konuşuyoruz şurada. Gece dedikodusu.” Söylediği şeylerden sonra göz kırpıp kahkaha attı. Anneme baktım. Gergince bana bakıyordu.

“Ben Tolga’ya su götürecektim.” Bana acı ve beni azat et, yenge.

“Ay, beklesin oğlum azıcık. Bu kadar bekledi, biraz daha beklesin. Bir şey olmaz.” Anneme baktıktan sonra gözlerini yine bana çevirdi. “Benim sana soracağım şey, benim için önemli, yavrum. O yüzden dürüst ol.” Gözlerimin en içine baktı.

“Tabii, yenge. Sor, dinliyorum.” Battı balık, yan gider. En azından benim ağzımdan duyacaktı. Kendi kaşınmasaymış.

“Sevgilin var mı senin?” Ne? Böyle bir soru beklemiyordum ki ben. “Bak, varsa çekinmeden söyle. Benim için önemli.” Özellikle tekrar vurgulamıştı. Şimdi anlamıştım. Sevgilim var ise, araya girmemek için konuyu hiç açmayacaktı. Fakat yoksa, yani gerçeği söylersem, bu sefer teklifini bana sunacaktı. Ne yapmalıydım? Annem yanımızda olmasa, sevgilim var derdim. Fakat bu durumda, annem bir sürü soru soracaktı ve daha da zor hale düşecektim. Of, yenge! Sana gelin mi yok da beni gözüne kestirdin?

Kader OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin