BÖLÜM 66

23.1K 1K 299
                                    


Herkese merhaba!

Keyif dolu bir okuma dilerim :)


"Alo?"

"Akşam görüşüyoruz, değil mi?" Sesi oldukça heyecanlıydı. Böyle şeylerin onu hala heyecanlandırabilmesi beni şaşırtsa da çok hoşuma gidiyordu. İç geçirdim.

"Evet." Uzatarak ve neşeyle konuşmama engel olamadım. Niye rahatladığını sorgulasam da arama amacıma dönmenin uygun olacağına kanaat getirdim. "Ben seni başka bir şey için aradım."

"Nedir?" diye sordu. Bir yandan önündeki bir şeyleri kontrol ettiğinin izi yatıyordu sesinde.

"Uygun olduğun bir zamanda..." Titreyen sesimi düzelttim. "Bize bekliyoruz." Karan'ın nefesini tuttuğunu anladım; onu taklit etmek istememe rağmen ekledim. "Ailemle tanışmaya." Kağıtların hışırtısı durdu.

"Tabii." Aslında acayip heyecanlandığı ama kendine mukayyet olma eminliğiyle konuştuğu ses tonunu kullandı. Normalde anlaşılmazdı. Ancak bunu, belki de yalnızca ben anlıyordum.

"Ben seni tutmayayım o zaman. Akşam görüşürüz." Dün babamlarla konuştuktan sonra öylesine heyecanlanmıştım ki yatakta dönüp durmaktan uyuyamamıştım. Karan'a söyleyip söylememe kararsızlığındayken, gece boyu çalışacağını bildiğim için ona hiç dokunmamayı tercih etmiştim. Bugün akşama kadar kendimi tutamamıştım ama. Aklıma babamla olan konuşmam süzüldü. Bizim sesimizi duyan ağabeyim de salona gelmiş, annem de artık odasında kalmasının yersiz olduğunu düşündüğünden olsa gerek, o da aramıza katılmıştı. Ağabeyimin de Karan'ın ne kadar düzgün olduğundan, kendisinin de onu sevdiğinden bahsetmesiyle hepten duygulanan babam dolu gözleriyle bana dönüp, 'Sadece tanışmak için, değil mi, Feride?' diye sormuştu.

"Feride," diye atılan Karan algımı tekrar kendisine çekti.

"Evet?"

"Kırmızı bir şeyler giysene." Bir çocuk edasıyla konuşunca güldüm.

"Öyle mi istedin?" Başını salladığını buradan anlayabiliyordum. Gamzelerini de öyle.

"Evet, canım çekti." Yine cümleyi havada bırakır gibi konuşmuştu. Yanaklarım ısınırken aklımda bir şey çaktı.

"Karan, bilmem gereken bir yere gitmiyoruz değil mi?" Ne demek istediğimi açtım. "Yani özel olarak giyinmem gereken bir durum varsa bileyim." Katılacağımız bir şey olabilirdi. Alakasız ve abes kalma fikri beni korkutmuştu.

"Hayır, öyle bir şey olsa söylerdim. Ben gözlerim şenlensin diye..."

"Karan." Güldü.

"Şimdiden dikkatim dağıldı benim." Göz devirdim.

"Hiç de bana suç atamazsın. Benimle uğraşacağına işinle ilgilen."

"Onun da zamanı gelir diyorsun yani." Gözlerimi açtım bu sefer.

"Fazla çalışmaktan mı böyle oldun acaba?" Kıs kıs güldü.

"Seni çok fena utandırırdım da yapmayacağım."

"Ne kadar anlayışlısın, sevgilim." Alayıma keyifli bir sesle karşılık verdi.

"Bugün pek bir, kızma ama, oynaşma havamdayım." Cümlesine yanıt olarak içimde birden çok tepki kopsa da sevgim ağır bastı, güldüm.

"Belli. Sesin baharları getirmiş gibi." Bunu söylerken kalbimde hissetmiştim. Yumuşacık bir enerji aldım ondan. İçim daha da çiçeklendi.

"Feride," İçli sesi kalbimde çarptı. "Seni-" Açılan kapıyla sustu. Arkadan bir yerlerden Didem'in sesini duyduğumu düşünürken Karan derin bir nefes aldı. Sinirli bir nefes. "Tamam, teşekkür ederim," diyerek Didem'in dediği şeye karşılık verdi. Peşinden kapı kapandı. "Benim on dakika sonra bir toplantım başlayacak. Didem onu hatırlatmaya geldi."

Kader OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin