Merhaba, Wattpad ailem!
En uzun bölümlerden biri (ya da tam kendisi) oldu. Umarım okurken keyif aldığınız bir bölüm olur :)
Duyduğum huzursuzlukla yerimde duramayıp odada amaçsız bir tura çıktım. Aynı anda, hızla bir cevap bulmaya çalışan beynim süresinin tükendiğinin farkındaydı.
"Bu da nereden aklına geldi, anne?" En azından yalan söylememiştim. Henüz. Birkaç saniye kazanmam neyi değiştirecekti ki? Yutkundum.
"Sen soruma cevap ver önce, Feride. Ondan sonra söylerim sana nereden çıktığını." Annemin sesi yumuşak olsa da sorusuna ivedilikle cevap beklediğini belirtir gibiydi. Gözleri üzerimde olan Karan'a bakış atarak bir parça da olsa güç topladım.
"Evet, beni görmeye geldi." Bunun o kadar da kötü olmadığına kanaat getirdim. Sessizlik uzadıkça huzursuzluğum arttı. "Neden soruyorsun?"
"Birlikte mi kalıyorsunuz?" Annem sorumu es geçerek, sormayı yakıştıramadığı ve öyle olmasını konduramayan bir ses tonuyla yeni bir soru yöneltti. Gözlerim yere çevrildi.
"Arada bizim evimizde misafir olduğu oldu..." Bu da yalan değildi hiç değilse. Sorularından nereye kadar kaçabileceğimi bilmiyordum. Bu kaçamak cevaplarım beni dürüst mü yapardı, orası tartışılırdı. Annem derin bir nefes çekti içine.
"Bazı şeyler duydum, tedirgin oldum. Baban falan da benim gibi duyarsa neler olur, diye düşünmekten kendimi alamadım. O yüzden ilk sana sormak istedim."
"Sen ne duydun ki?" Karan yanıma adımlayıp gözleri yoluyla benimle konuşmaya çalışırken annem hızlıca devam etti..
"Söylememin bile değmeyeceği, rahatsız edici şeyler. Bunları sana söylemek dahi istemem. İhtimal verdiğimden değil, kulak bile asmadım; sadece senin ağzından duyup öğrenmek istedim. Sen nasılsa bana yalan söylemezsin." Boğazıma bir şey takılmıştı sanki. Annem konuşmayı sürdürdü. "Biz sorun etmiyoruz, hem hepimiz de biliyoruz ilişkinizi. Adap gereği babandan biraz gizlesek de... Buna rağmen etrafta konuşulsa ve yanlış yayılsa baban müthiş üzülür. Senin düşünüleceğin şekilden ötürü. Biliyorsun, nişandan sonra ne kadar sinirlenmişti... Hoş, zaten birlikte kalmıyormuşsunuz. Bu durumda endişelenecek bir şey yok demektir." Sesini düşürerek ekledi. "Öyle de olsa, ben seni biliyorum zaten, Feride. Bize ters şeyler olabilir, ve dürüst olayım, bundan kesinlikle hoşlanmam, ama insan çocuğunu tanır." Yanaklarım kızarınca Karan'la göz kontağımızı kestim. "Sana güvenimiz tam." Annem içimi daha da ezdi. "Sırf bu konuda demiyorum, her zaman."
"Kim söyledi bunu?" Adet yerini bulsun diye sormuş gibiydim. Tuhaf çıkan sesimi öksürükle maskeledim.
"Seni aramamdan biraz önce babanın telefonu çaldı. Karşı komşuyla beraber yürüyüşe çıktılar, telefonunu burada bırakmış. İlk başta bakmadım ama üzerine tekrar çaldığında, önemli herhalde, deyip telefonu açtım. Gürkan arıyordu." Elimi sinirle saçımdan geçirdim. Az daha yolacaktım.
"Ne dedi?" Muhatabım annemmiş gibi, buza çalan bir sesle sormuştum.
"Amaan, Feride! Boş boş sohbetler. Senin için endişelendiğini, bir erkekle sık sık gördüğünü falan söyledi. Zaten Karan'ı bildiğimden pek şaşırmadım. Ailemizi ve senin itibarını düşünerek abilik görevini yerine getirmek zorunda hissettiğini filan anlattı. Bir de, genç kızların buraya geldiklerinde hataya düşmeleri çok yaygındır, demiyor mu!" Annem gülünce gözlerim büyüdü. "Şimdi güldüğüme bakma, nasıl sinirlendim o an, anlatamam sana!" Tüm keyfi bir anda kaçıvermişti. "Benim kızım hakkında nasıl öyle konuşabilir? Ağzının payını verdim tabii ki. Bir daha bırak bu konuları konuşmayı, babanı aramaya bile cesaret edemez. Hoş, aramaya bir sebebi yok artık nasıl olsa."
![](https://img.wattpad.com/cover/236398360-288-k556691.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader Oyunu
RomanceEndüstri mühendisliği 2.sınıf öğrencisi olan Feride Aytuğ, kendi halinde ve sevdikleriyle çevrili olan küçük dünyasında, okulu ve yaptığı ufak tefek işler arasında gidip gelerek yaşamaktadır. Bir gün yolu, öğrencisi olduğu üniversitenin büyük bağışç...