BÖLÜM 55

14.7K 1.2K 302
                                    

Yeni bölümden herkese merhaba!

Keyifli okumalar :)

Alışverişten sonra okula gittim. Şimdi de dolabım doluydu ama yemek yapmaya vaktim kalmamıştı. Gülmeden edemedim. Kafeteryada verdiğim siparişin hazırlanmasını beklerken yanımdaki boşluğa giren birinin İspanyolca bir şeyler söylediği doldu kulaklarıma. Vakit öldürmek için telefonumu yokladığımda, Karan'ın açmadığım mesajına baktım.

* Feride, seni merak etmeye başlıyorum artık. Meşgulsündür diye sürekli aramak istemiyorum ama aklım sende kalıyor. Görkem'le bile konuştum ama annenlerle de konuşmamışsın. Bir sorun mu var? *

Abimi mi aramıştı? Dudağımın içini yedim.

* İyiyim. Çok yoğunum sadece. Bir sürü şey için koşturuyorum, alışmaya çalışıyorum. Markete bile ancak gidebildim. İlk uygun fırsatta arayacağım. *

Acınası mesajıma bakarken yüz buruşturdum. Samimiyetten uzak olduğu gibi, ayıp da etmiştim doğrusu, ama konuşacak gibi hissetmiyordum. Telefonu cebime tıktığımda yeniden titredi. Şimdilik bakmamayı tercih ettim. Kolum dürtüldü. Soluma döndüğümde sarı saçlarını geriye taramış, mavi gözlü, birazca tombul, uzunca bir çocukla karşılaştım. Yanıma gelenin kim olduğuna dikkat etmemiştim. Bana bir şeyler diyordu. Yüzüne boş boş bakmaya devam ettiğimde kaşlarını çatıp kafasını bana doğru uzattı.

"Sana diyorum." İngilizce konuşması gerektiğini düşünmüş olmalıydı. Efendim manasında başımı salladım. "Sen şu yeni kız mısın? Türk olan?" Sözlerinin nereye gideceğini merak ederek onayladım. Beyaz dişlerini gösterecek şekilde gülümsedi. "Okulda epey biliniyorsun. Fakat kimseyle konuşmayı tercih etmiyorsun sanırım."

Söylediği cümle beni şaşırttı. Ayrıca aslında bu benim tercihim sayılmazdı. Bana olan bakışlardan ötürü, dolaylı olarak ben çekiniyordum.

"Okulda bilinmek derken?" Yemeklerin bırakıldığı yere kolunu koydu.

"Erasmus'a geldiğini duyduk. Hem de Türk olunca insanlar az çok merak etti." Sanırım haklıydı. Hala bize bakanlar mevcuttu. "Bayadır Türk biriyle karşılaşmıyoruz burada." Sıcak bir gülümseme gönderdi. "Bir de Alman bir çocuk var, o da Eramuslu." Şu Alman çocukla bir ben tanışamamıştım anlaşılan.

"Duydum." Elini uzattı.

"Ben Marti." Pespembe avuç içine baktım.

"Ben de Feride." Adımı bir iki kez tekrarlattıktan sonra el sıkıştık. Öğlen yemeğinde bana eşlik etmesine sevinmiştim. 28 yaşındaydı. Okulda öğrenci olmakla beraber, idari işlerle ilgileniyordu; tam anlayamamıştım. Fakat görünen o ki, oldukça geniş bir çevresi vardı. Çoktan birkaç kişi yanımıza gelip benimle sohbet etmişti bile.

Daha da önemlisi, bana kolay bir yol öğretmişti. Metro yerine otobüsle gelebileceğimi söylemişti. Süre olarak hemen hemen aynı sürseler de, bir sürü aktarma yerine tek vasıtayla gidip gelebilecektim.

°°°

Bugün okulda dehşet yorulmuştum. Yeni derslere girmiştim. Bugünkü sınıflarımı ve öğretmenlerimi sevmiştim. Sınıftakiler de yardımcıydı. İki tane çocuk beni aralarına oturtarak kodlamayla ilgili bir şeyler anlatmışlardı. Oldukça nazik ve sabırlılardı. Ayrıca genelinin gülmeyi ne kadar sevdiğini fark etmiştim.

Telefonuma yeni bir bildirim düşmüştü. Bir gruba eklendiğimi görünce mesajlara girdim.

* Hey! Hafta sonu gezmeye gidelim mi? Tapas?? Feride de denemiş olur hem. *

Kader OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin