BÖLÜM 10

51.8K 2.3K 165
                                    

Keyifli okumalar dilerim.

Normale göre erken bir saate kurduğum alarmım çaldığında uykunun sıcacık kollarından ayrıldım. Hemen hazırlanmaya başladım. Böyle bir günde geç kalmaktan oldukça korkuyordum. Hatta ağabeyim işe giderken, beni okula bırakacaktı. Yüzüme toprak tonlarında, hafif bir makyaj yaptıktan sonra, saçlarımı dalgalı bir şekle sokup açık bıraktım. Kulağıma küçük, kalın, altın halka küpelerimi taktım. Kahvaltımızı yapıp abimle evden çıktık.

“Nasıl hissediyorsun, bücür?” Abime gözlerimi devirdim.

“İyi hissediyorum. Daha doğrusu heyecanlanmamaya çalışıyorum. Umarım her şey yolunda gider.”

“Heyecanlanacak bir şey yok. Gayet iyi hazırlandın, tüm planın elinde. Bir tek onları uygulayacaksın, her şey yolunda gidecek zaten.” Bu haftaya hazırlanırken, abim gidip gelip neler yaptığıma bakmıştı. Böyle yorum yapması ufak da olsa iyi hissettirmişti.

“Teşekkürler abi, iyi hissetmemi sağlıyorsun.”

“Abiler bunun içindir, bücür.” Elini saçlarıma daldırıp saçlarımı karıştırdı. Çığlığı bastım.

“Abi! Ne yapıyorsun ya? Çocuk musun? O kadar hazırlık yaptım, bozacaksın saçlarımı. Öyle saç mı karıştırılır, insafsız!” Bir taraftan da aynaya bakarak, dağılmış saçlarımı elimle düzeltiyordum. Abim kahkaha attı.

“Çığırmana gerek yok, güzelim. Hem bir şey olmadı boşuna kopardın yaygarayı.” Tek eli direksiyondayken bana yandan bir bakış attı. “Gittikçe güzelleşiyorsun he! Büyüdükçe çok güzel bir kız oldun, Feride.”

“Hatırlat, bir ara ağlayayım ağabeyciğim. Şu an bana iyi bir şey söylemenden ötürü öyle bir şoka girdim ki ağlayamıyorum bile.” Kahkahası tekrar kulaklarımı doldurdu. Yol boyu benimle uğraşmaları eşliğinde beni okula bıraktı. Bana iyi dileklerde bulunup öptü, ben de ona sarıldım. Arabadan inip telefonumdan saate bakarken Karan Bey’den cevapsız bir çağrı olduğunu gördüm. Yolda dikilirken, yine beni saran hissi boş verip Karan Bey’in numarasını tuşladım. Telefonu kulağıma götürürken bir taraftan turnikelere yürüyordum. Çantamdan çıkardığım okul kartını tam turnikeye okutmak üzereydim ki, Karan Bey aramamı yanıtladı.

“Feride.” Erkeksi ses tonunu duymak tüylerimi ürpertti.

“Günaydın, Karan Bey. Beni aramışsınız duymadım. Buyurun?”

“Günaydın. Okula geldin mi?”

“Şimdi girmek üzereydim.” Telefonu kulağımdan uzaklaştırıp, emin olmak için, tekrar saate baktım. Geç kalma endişesiyle, oldukça erken gelmiştim. “Bir şey kaçırmadım, öyle değil mi?” Tedirgin hissetmiştim.

“Hayır, daha erken zaten. Ben de erken geldim. Buradaysan, öncesinde oturup son bir göz atalım diyecektim.” Zaten her şey hazırdı, neye göz atacaktık? “Kahve içeriz diye düşündüm.” Ne diyeceğimi bilemedim. Oluşan sessizliği bozdu. “Hem, yalnız başına ne yapacaksın o saate kadar?” Mantıklıydı. Yapmam gereken herhangi bir iş de kalmamıştı.

“Peki, Karan Bey.”

“Okulun önünde misin hala? Neredesin?”

“Evet, girişin önündeyim.” Daha Karan Bey cevap vermeden, köşeden siyah arabası, arkasındaki başka bir siyah arabayla, dönerek sokağa giriş yaptı. Yanıma gelip durdular. Öndeki arabadan çıkan şoför koştura koştura gelerek kapıyı benim için açtı. Etraftaki bakışlar yine rahatsız olmama sebep oluyordu. Şu işler bitseydi de, şu gözlerden kurtulsaydım! Arabaya yürüyüp şoföre teşekkür ederek bindim. Şoförün yanındaki koltukta bir koruma oturuyordu. Arka koltukta oturan Karan Bey’in yanına yerleşince bana döndü.

Kader OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin