BÖLÜM 57

28.3K 1.8K 834
                                        

Herkese merhaba!

Keyifli okumalar dilerim, canım okurlar :)


Ertesi gün Jordi beni yeniden yanına çağırmıştı. Onun da bana edecek kelamının olduğunu düşünerek davetine icabet ettim. Düşündüğümün aksine, gülümsüyordu.

"Ben de seni bekliyordum, Feride." Önündeki koltuğu işaret etti. "Oturmaz mısın?" Saatime bakarmış gibi yaptım.

"Derse yetişmem gerekiyor." Başını salladı.

"Çok vaktini almayacağım." Sandalyesinin tekerleklerini öne doğru kaydırırken ellerini masanın üzerinde birleştirdi. "Sanırım çözülmesi gereken bir durum var ortada." Tepki vermemek için kendimi zor tutuyordum. Bir an önce sadede gelmesi konusunda sabırsızdım. "Fazla tepki göstermiş olabilirim. Sen haklıydın; sana yardım etmem gerekiyordu." Duyduklarıma şaşırırken devam etti. "Eğer sen de istersen okula herhangi bir şey yansıtmayacağım ve öğretmenlerinle konuşmaya geleceğim."

"Bunu elbette isterim." Sesim yine de ciddiydi. Şu masadan kalkana kadar sevincimi yansıtmayacaktım.

"Bu durumda okulunla konuşmana lüzum kalmayacağını düşünüyorum." Derdi şimdi anlaşılmıştı. Sorunumun çözüleceği sürece ortada problem olmazdı benim için.

"Tabii. Eğer herkes bunu kabul ederse okulla konuşmam." Kendimi sağlama almaya çalıştım.

"Harika!" Jordi hemen ayaklandı ve sırtımdan destek vererek beni odasından çıkardı.

°°°

Tüm hocalarımla konuşmuştuk. Tek tek beni gezdirmişti Jordi. Ve sağ olsunlar, hepsi kabul etmişti. Sergio bile sonradan hiçbir laboratuvarı kaçırmadığım için -şansıma, okula gelemediğim haftaya laboratuvar dersi koymamıştı- bir şey diyememişti. E zaten notlarım iyiydi. Kıskıs güldüm. Antonio ise yakında telafi sınavı yapacağını söylemişti; bu da sıfır almaktan iyiydi. Ayrıca Jordi hocaları kenara çekip İngilizce konusunda bir ayarlama yapmalarını rica etmişti. Şimdilik bir sorun kalmamışa benziyordu. Gönlümü almıştı.

°°°

Asansörün aynasındaki yansımama baktım. Akmış bir makyajla gezdiğimden korkmuştum, ama fena görünmüyordum. Bugün sunum günüydü ve özenli gitmek istemiştim okula. İspanyol kızlarının makyaj yaptıklarını pek görmemiştim. Fakat oldukça alımlı ve tarzlardı. Kendilerine has bir havaya sahiplerdi. Yine de, sunum günlerinde hafif bir makyajla beraber, fazlaca şık olmayı da ihmal etmiyorlardı. Sunum için bile fazla olacak, şık bir kılıkla geliyorlardı. Abartıya kaçmadan, kendi sınırlarımda tertipli olmaya çalışmıştım ben de. Hepsi bir yana, sunumdan iyi bir not alacağımızı kaçırmıştı ağzından Carlos. Buna çok sevinmiştim. Çocuklar konu derse gelince canavar kesiliyordu.

Saçımdaki tokayı çözerek saçlarımı dağıttım. Başımı ağrıtmıştı. Asansörden inip evin kapısını açtım. Gürkan'la Stephan salondaydı. Gözlerimi baydım.

"Gelsene, Feride. Biz de dizi izleyelim dedik. İstersen sen de katıl." Stephan'ın teklifini duyan Gürkan koltukta kıpırdandı.

"İyi seyirler. Yorgunum ben, erkenden yatacağım." Elimi odamın kapısının koluna koyup Stephan'a gülümsediğimde, Gürkan'ın gözleri bana çevrildi. Bakışlarımızı ayırdım.

"Okuldan mı?" Ona bakmadan 'evet' cevabını verdim. Karşılığı uzun sürünce gözlerimi ona döndürdüm. Beni inceliyordu. Kaşlarımı çattım. "Okul için pek özenliye benziyorsun."

"Yani?" Sesim ters çıkmıştı. Omuz silkti.

"Hiç! Acaba böyle," Elini kaldırarak tepeden tırnağa beni gösterdi. "Süslü gitmenin bir sebebi var mı, diye merak ettim. Normalde de düzgün giyiniyorsun ama bu kadar dikkat çekici giyinmenin sebebini sorguladım ister istemez, abicim." Cümlelerinin arasında geçen 'dikkat çekici' kelimelerini keşke somut bir şeymiş gibi aralarından çekip alabilseydim. Böylece dizlerimin iki parmak üzerinde biten eteğimde fazlaca oyalanmış gözlerine sokabilirdim.

Kader OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin