Herkese merhaba!
Feride'nin bugünkü kıyafetini multimedyada görebilirsiniz.
Keyifli bir okuma dilerim :)
Ayaklarımı, ayak ucumda bulunan pufa uzattım. Kucağımdaki cips kasesini kavradım. Bugün film izleme maratonu yapıyorduk. Sınavların başlamasına az bir süre kaldığı için, kendi aramızda son eğlencelerimizi yaşıyorduk. Zira benim, hafta sonu dışında Ela ve Cengiz'e katılacak fazla bir vaktim kalmıyordu. Üçümüzün bir araya gelmesini özlemiştim ve bu buluşma bana iyi gelmişti.
Vakit öğleden sonrayı geçmişti. İzlemek için sıraladığımız filmleri bitirmiş, sohbet etmek için oturmaya devam ediyorduk. Ela'nın bana uzattığı sıcak çikolata dolu fincanı elinden aldım. Bana iğrenircesine baktı.
"Yediğin onca çikolatanın üstüne nasıl hala onu içebiliyorsun, anlamıyorum." Omuzlarımı silktim. İstedim ki yedim, ne vardı bunda? Kendileri için kahve yapmıştı. Koltuğa kuruldu.
"Misafir ağırlamakta üstüne yok, Elacığım." Bana dişlerini göstererek sırıttı. Gözlerimi devirdim.
"Siz onu bunu bırakın da neler yapıyorsunuz, onu anlatın." Cengiz, Ela'ya döndü. "Haydi, Feride'yi anlarım, kız çalışıyor okuldan sonra. Ama seninle niye görüşemiyoruz onu anlamadım."
"Seninle derslerimiz o kadar anormal saatlerde ki boşluklarda bile denk gelemiyoruz, Cengiz, ne yapayım? Genelde dersim bittiğinde ise hemen eve geliyorum. Malum, Feride okuldan sonraları yok. Ben de sınav zamanı patlamamak için kendi başıma çalışıyorum." Ela, bana baktı. "O olsaydı, beni çalıştırırdı."
Dudaklarını büzdü. Kafamı soluma eğerek karşımdaki koltukta oturan Ela'ya baktım. Gözleri parladı. Hayra alamet değildi. Koltuğun üstünde kıpırdandı.
"Hem, Feride'yi görememe sebebin sadece çalışması değil." Gözlerimi büyüttüm. "Malum, hiç yalnız kalmıyor da." Susması için kaş göz yaptım. Sırıtarak karşılık verdi.
"Nasıl yani?" Yanımda oturan Cengiz, kaşlarını hafifçe çatarak bana dönüp baktı. Ne diyeceğimi bilemeyerek omuzlarımı kaldırdım. Kafasını Ela'ya geri çevirip açıklama beklercesine bakmaya devam etti.
"Patronunun, onu pek yalnız bıraktığı söylenemez. Düşün yani, ben bile zor görüyorum." Cengiz, tekrardan bana döndü.
"Feride?" Gözlerimin içine bakıyordu.
"Aman! Ela'yı bilmiyor musun, Cengiz? Bir şeyleri abartmayı çok sever. Yine kendi kafasında kurduğu şeyler işte. Sen ona aldırma." Çok sıradan bir şeyden bahsediyormuşum gibi -ancak böyle inandırabileceğimi düşünmüştüm-, sıcak çikolatamdan bir yudum aldım.
"Flört ediyorlar!" Ela'nın bağırarak söylediği şeyin üstüne, Cengiz'in şaşkınlık nidasıyla bana dönmesi, sıcak çikolatanın boğazıma kaçmasına sebep oldu. Öksürmeye başladım. Cengiz'in yardımlarıyla, yeniden nefes almayı başarınca derin bir nefes vererek arkama yaslandım. Elimden aldığı kupayı sehpaya bıraktı.
"Anlatıyorsun, Feride. Hemen." Ellerimi önümde birleştirip sesimi düzelttim ve anlatmaya başladım. Bana kilitlenmiş iki çift gözden bir bahaneyle kaçabileceğimi sanmıyordum.
Anlatacaklarımı, Ela'nın da araya girip detay vermesiyle, bitirmiştim. Cengiz pür dikkat beni dinlemiş, Ela ise anlamadığım şekilde, fazlaca heyecan içindeydi. Sanki o anları benimle yaşıyor gibiydi. Tepkilerine gülerek anlatmıştım.
"Peki, sen ne hissediyorsun?" Şu sorudan sıkılmıştım.
"Evet, heyecanlanıyorum." Birbirine geçirdiğim parmaklarıma baktım. "Yani, çok. Bana göre farklı şeyler bunlar sonuçta. Onun ne hissettiğini bilmiyorum. Zira benim kalbim kulaklarımda atarken, onun çok rahat durduğunu görüyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader Oyunu
Storie d'amoreEndüstri mühendisliği 2.sınıf öğrencisi olan Feride Aytuğ, kendi halinde ve sevdikleriyle çevrili olan küçük dünyasında, okulu ve yaptığı ufak tefek işler arasında gidip gelerek yaşamaktadır. Bir gün yolu, öğrencisi olduğu üniversitenin büyük bağışç...