Yeni bölümden merhaba!Keyifli okumalar :)
"Hayır..." Başımı iki yana ağırca sallarken dudaklarımdan anca bu dökülebilmişti. Mırıldanan ben olduğum için, dudaklarımdaki kıpırtıdan anlayabilmiştim bir şey söylediğimi. Sesimin duyulmuş olmasına olanak yoktu. Söylediği şeyi beynim henüz idrak edememişti. Yalnızca, algıladığımda beni oldukça acıtacak, içimi yerinden oynatacak bir şey dediğinin farkındaydım. İnatla reddediyor, karşıma çıkmasına engel oluyordum. Ciddiyetini görmek ödümü koparmıştı. "Sen..." Başladığım cümleyi tamamlayamadım. "Ben ayrılmak istiyorum." Kalbim bir anda hızla atmaya başlamıştı. Sonrası benden ve bilincimden tamamen bağımsız gerçekleşmişti zaten. Ne ara dolduğunu yakalayamadığım gözlerimi, boğazımda biriken o tuhaf histen fark etmiştim. İçime yavaş yavaş lakin tüm keskinliğini kalbimin merkezinde hissettiğim bir acı yayıldı. Kendisiyle nasıl başa çıkacağımı bilemeyecek kadar tecrübesizdim. Ellerim titrerken ne demem gerektiğini bulmaya çalışıyordum. Yapabildiğim tek şey uyuşmuş beynimle orada öylece dikilmekti. Kalbim bile daha önce bir tepki vermişti, fakat beynime ve bedenime söz geçiremiyordum.
Karan gözlerini masasına indirmiş, öylece duruyordu. Vücudu, hala dimdik, göremediğim gözlerinin bir yansıması olan kararlı duruşuyla sandalyede konumlanmıştı. Yüzüme bakmıyor oluşu beni mümkünmüş gibi daha da korkutuyor, göğsüme yerleştirmiş olduğu, ona dair bütün umutlarımı yerinden söküyordu. Yutkundum. İçimdeki tutarlı, kendinden emin, ağzını açtığında konuşabilen Feride'yi aradım. Bana tek bir cümle kurmuştu Karan, fakat kendimi dağılmış hissediyordum. Hiç böyle olmamıştı.
Gözleri dikildikleri tek noktadan sapmış, bir şeyler ararcasına oradan oraya atlıyordu. Bakış açısında hala masa bulunuyordu. Yan gözle tepkimi ölçmeye çalışıp çalışmadığını sorguladım. İçime bir ateş daha yayılırken bunun, üzüntümün yanında başka bir şeyin daha içimde tutuştuğunun göstergesi olduğunu fark ettim. Bana öyle bir cümleyi tek seferde, tüm açıklığıyla kurabilmişti. Bende nasıl bir tahribat oluşturacağına dikkat etmeden. Şimdi tepkimi görmek, bendeki karşılığına bakmak istiyor olması mümkün müydü? Kendime kızdım. Sonrasında derinlerimden bir sinir yükseldi.
"Bana bir açıklama yapmak zorundasın." Sesime aniden yüklenen kesinlikle beraber şaşkınlık sırası ona geçmişe benziyordu. Gözleri büyümüştü bir anlığına. Bana baktığında tek kaşımı kaldırdım, ancak ağlayan gözlerim bunun etkisini kırmış olabilirdi. Yüzümü incelerken yutkunduğunu sezdim. Her ne kadar dibine girip bağırmak istesem de yanından uzaklaşıp karşısına geçtim. Masanın öbür ucundan eğilirken, "Bunu istemene sebep olan nedir?"
Sabırsız bir tonlamayla sormuştum. Normalde bir soru işareti, bir rahatsızlığı olduğunda benimle paylaşması gerektiğini düşünüyordum. O zaman ortak bir yol bulunur, sorun ikimizin de desteğiyle çözülebilirdi. Şimdi ise ilk defa, hem de böylece net bir şekilde, direkt bitirmekten bahsediyordu. İlişkiler hakkında deneyimim olmamasına rağmen, bana geliş şekli yüzünden bir çıkar yol olmadığını düşündüm. Buydu beni korkutan. İçimi acıtacak kadar keskin bir halde hissettirmişti bunu. Onu tanıdığım kadarıyla bu his gittikçe içime yerleşiyordu.
"Beklentilerimiz..." Gözlerime baktı. "Birbirine uymuyor." Yaptığı açıklamayla beni daha da karıştırmıştı.
"Beklentilerimiz?" Ellerimi havaya kaldırdım. "Hangi beklentilerden bahsediyorsun? Daha bunları konuşmadık bile." Anlamaya çalışarak gözlerini izledim. Üzgün görünüyordu, ama neden üzgündü?
"Bazı şeylere aynı şekilde bakmadığımızı fark ettim." Ellerimi indirirken kaşlarımı çattım. "İleriye dönük." Yaptığı eklemeyle beraber yüzü daha da solmuştu sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader Oyunu
RomanceEndüstri mühendisliği 2.sınıf öğrencisi olan Feride Aytuğ, kendi halinde ve sevdikleriyle çevrili olan küçük dünyasında, okulu ve yaptığı ufak tefek işler arasında gidip gelerek yaşamaktadır. Bir gün yolu, öğrencisi olduğu üniversitenin büyük bağışç...