Merhaba! Yeni bölüm sizlerle.
İyi okumalar dilerim.
Uykumdan sıçrayarak uyandığımda gün henüz doğmamıştı. Saatime uzandığımda, saatin neredeyse sabahın beşi olduğunu gördüm. Yatakta doğrulup kırdığım dizlerime dirseklerimi yaslayarak ellerimle yüzümü sıvazladım. Ne ara uykuya daldığımı bilmiyordum. En son heyecandan uyuyamayacak haldeydim. Yatakta düşüncelerimin arasında kaybolurken uyuyakalmış olmalıydım.
Onunla geçirdiğim geceyi düşününce yanaklarımın ısındığını hissettim. Derin bir nefes verdim. Yine heyecanın beni sardığını hissedince yatakta duramayacağımı anladım. Uykum tamamıyla kaçmıştı. Çıkıp biraz hava almak istedim. Yoksa odaya sığamayacaktım.
Üstümü giyip koridora çıktığımda, kulaklığımın montumun cebinde olup olmadığını kontrol ederek yürüyordum. Bir gariplik hissettim. Koridor fazla boş gibiydi. Etrafıma bakınca, korumaların kapılarımızın önünde olmadıklarını gördüm. Omuz silktim. Onların da dinlenmeye ihtiyacı vardı. Ayrıca bu sayede, duyduğum hapsedilmiş hissi hafiflemişti. Montumun fermuarını çekerek asansörlere yöneldim.
Yürüyüş yapmak için garip bir saat seçtiğimden, otel sınırlarındaki yürüyüş yolunu tercih ettim. Spor yapmaya çıkanları görünce hayranlık duymuştum. Bu saatte beni yatağımdan kaldırabilecek son şey bile olamazdı. Bu saatte seni yatağından ne kaldırır, Feride? Müziğin sesini biraz daha açarak sigara paketimi cebimden çıkardım.
Soğuk hava içimi titretmişti. Fakat kendimi oldukça iyi hissediyordum. Enerjimi başka bir şeye harcamak bana iyi gelmişti. Müzik dinlemek ise düşüncelerimi bastırmama yardımcı olmuştu. Yürüyüşün sonlarına doğru telefonumun şarjı bitmişti. Aniden çıkmaya karar verdiğim için dikkat etmediğim bir detaydı. Saatin kaç olduğundan haberim yoktu. Bugünkü programımız başlamadan önce biraz uyumam ve belki duş almam iyi bir fikir olabilirdi. Bu yüzden böyle yürümektense otele geri dönmeye karar verdim.
Otelin önüne geldiğimde Karan ve korumalarının dışarıda, kapının önünde olduğunu gördüm. Şaşırdım. Bu saatte burada ne işleri vardı? Yürümeye devam ettim. Henüz beni görmemişlerdi. Karan'a baktığımda gergince telefonuyla konuştuğunu gördüm. Sırtı bana dönüktü. Yanındaki korumalar bakışlarıyla çevreyi tararken bir tanesinin gözleri beni algıladı. O sırada yanlarına varmak üzereydim.
"Efendim." Beni gören adam, gözlerini bana dikerek Karan'a hitaben konuştu. Karan, hışımla arkasını dönüp beni görünce keskin gözlerle hızlıca beni taradı.
"Geldi."
Karşı tarafın cevabını beklemeden telefonu suratına kapattı. Kaşlarım havalandı. Aramızda birkaç metre kalmıştı ki hızlı ve büyük adımlarla mesafeyi kapatarak bana ulaştı. Ben daha ne olduğunu anlayamadan vücudum ona çarptı ve kollarını bana sardı. Ellerim havada, kalakalmıştım. Bu da neydi böyle? Beni sıkıca sarması yüzünden, göğsüme değen göğsünü hissedebiliyordum. Kalbimin atışlarını hissettiğinden neredeyse emindim. Kollarım kararsızlık içinde titriyordu. Karşılık vermemek için kendimi oldukça zor tutuyordum. Gözlerimi sımsıkı kapatıp kokusunun ciğerlerime dolmasına izin verdim. Biraz öyle kaldıktan sonra yavaşça geri çekildi. Elleri yüzümü kavradı. Yutkundum. Şaşkınlık içinde, kilitlenmiş gibiydim.
"İyisin, değil mi?" Gözleri yüzümü inceledi. "Neredeydin, Feride?" Sesi sabırsız ve telaşlıydı. Arkadaki korumalara baktıktan sonra gözlerine odaklandım tekrar.
"İyiyim." Sesim sorarcasına çıkmıştı. Niye bu kadar endişelendiğini anlayamamıştım. "Yürüyüşe çıktım sadece."
"Bu saatte?" Derin bir nefes verdi. "Seni kaç kere aradığımdan haberin var mı?" Eski haline dönen kaşlarım bu sefer çatıldı. Gözlerinin temkinlice etrafta gezdiğini gördüm. Ben bir şey demek üzereyken elini belime koyup beni hafifçe çevirdi. "Haydi içeri girelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader Oyunu
RomanceEndüstri mühendisliği 2.sınıf öğrencisi olan Feride Aytuğ, kendi halinde ve sevdikleriyle çevrili olan küçük dünyasında, okulu ve yaptığı ufak tefek işler arasında gidip gelerek yaşamaktadır. Bir gün yolu, öğrencisi olduğu üniversitenin büyük bağışç...