BÖLÜM 35

43.6K 2.5K 1.1K
                                        

Merhaba, canım okuyucular!

Keyifli bir okuma dilerim herkese...

Yaklaşık bir haftadır öğrenci olduğumu unutmuş gibi davranıyordum. Ankara, şirketteki toplantı falan derken, okulu iyice boşlamıştım. Derslere devam zorunluluğu olmaması, sıkıntıya girmemi engelliyordu. Bu konuda içim rahattı. Fakat ders çalışmaya fırsat bulamamak içimi kemiren bir noktaydı. Zira tüm günü oradan oraya koşturarak geçirip de eve geldiğimde anca yemek yiyip uyuyordum.

"Bir gün için okula gitme, boş ver. Tüm hafta gitmemişsin zaten."

Başımı tabağımdan kaldırıp abime çevirdim. Yüzünde bir sırıtış vardı. Babam ise dik dik baktığı gözlerini abime çevirmişti. Yalandan öksürerek babamı işaret ettiğimde, abim yüzünü toparladı.

"İşe giderken beni okula bırakmak ister misin, abiciğim?"

"Tabii, seve seve." Hızlıca yerinden kalkınca, babam güldü. Bazen sahiden de boş konuşuyordu.

"Akşam kaçta gelirsin, Feride? Bir yere uğrayacak mısın?" Kapının önünde ayakkabılarımızı giyerken bizi bekleyen anneme baktım.

"Bir plan yapmadım, anne. Sanırım her zamanki saatte gelirim. Ne oldu ki?" Kapının koluna astığım çantama uzandım.

"Akşam annem geliyor kalmaya. Çıkışta bir işin yoksa erkenden gel diyecektim. Hem biliyorsun torunlarını görmeden uyumaz o. Eğer geçe kalırsan haber verirsin de beklemez seni."

"Anneannem mi geliyor?" Sesimdeki heyecanı bastırmadım. Kendisini pek severdim. "Görünüşe göre, normal saatimde geleceğim. Haber veririm." Annemi öptükten sonra ağabeyime döndüm. Merdivenleri inmeye başladık.


Gökyüzündeki bulutlara bakarak şekillerini bir şeylere benzetmeye çalışıyordum. Kafamı cama yapıştırarak gözlerimi kıstım. Bir öncekini, şişko bir tavşana benzetmiştim. Fakat bunu çıkaramıyordum. Tek boynuzlu at? Hortumu olan bir file de benziyordu. Emin olamadım.

"Feride, senin sevgilin mi var?" Kulaklarıma dolan soru, kafamı öyle bir refleksle çevirmeme sebep olmuştu ki, boynumdan bir ses yükseldi.

"Ah, boynum!" Elim boynuma gitti. Abim arabayı aniden durdurunca, başımı ön cama vurmama engel olan emniyet kemerine şükrettim. Yüzümü buruşturdum.

"İyi misin?" Sesi endişeliydi.

"İyiyim, fakat tersine uğraşıyor gibisin, abi." Bana aldırmadan gözleriyle beni yokladı. İyi olduğuma inanınca arabayı yeniden çalıştırdı.

"Evet, bir soru sormuştum." Sesi sertti.

"Bunu nereden çıkardın?" Bir anda bizi görüp görmediği şüphesine kapıldım. Kalbim korkuyla tekledi. Ya gördüyse? Arkadaşlarımı bilirdi ve bunda bir sorun görmezdi. Ama bu farklı bir durumdu.

"Son zamanlarda bir farklısın sanki. Her zaman dış görünüşüne önem verirdin ama şu sıralar ayna önünde fazla zaman harcadığını düşünüyorum. Duygusal anlamda ise, farklı bir alemde geziyor gibisin. Dün de sevgilim var dediğini duydum. Teyzemlerle konuşuyordun." O da bu konuşmayı yapıyor olmayı garipsiyordu. Gözlerimi açtım.

"Hayır! Benim sevgilim yok. Onlar..." Ne diyeceğimi bilemeyip sustum. İpek'i ortaya atamayacağım gibi, annemin beni Karan'la düşünmüş olmasını da söyleyemezdim.

"Evet?" Bir nefes verdim.

"Teyzem, patronumu görüp beğenmiş. Kızına istiyordu. Karan Bey'in sevgilisi var, dedim." 'Karan Bey' kısmını vurgulayarak söylemiştim. "Yanlış duymuşsun. Bunu sakın anneme falan söyleme, abi. Teyzem, hatta İpek, bunu sana söylediğimi öğrenirse utanır." Duraksadım. "Ayrıca sana öyle gelmiş. Ben, her zamanki benim. Tek duygu değişimim var; o da yorgunluk. Stajımın son günü olduğuna göre, yakında o da kalmayacak demektir."

Kader OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin