Merhaba, canım okurlar!Yeni bölümümüzle karşınızdayım. Bendeki yeri farklı olan bir bölüm oldu. Umarım beğenirsiniz.
Keyifli okumalar :)
Ellerim buz kesmişti sanki. Daha birkaç saniye öncesine kadar vücudumun Karan'ın verdiği güvenle hissettiği rehavet, baştan aşağı uyarılmamla son bulmuştu; tepeden tırnağa silkinmiş gibiydim. Vücudumun kasıldığını hisseden Karan durdu. Olabilecekler konusunda zihnim bomboştu, fakat buna rağmen kalbim ağzımda atmaya başladı. Bize yürüyen Gürkan'ı üzerine kilitlenen gözlerimle izlerken aklımdan geçen tek şey Karan'dı.
"Feride, sana burada rastlamak ne güzel." Cümlesini bitirdiğinde karşımızda durdu. Beyaz dişlerini ortaya döküşü bile sinirime dokunuyordu.
"Burada okuduğumu bilmiyormuş gibi..." Mırıltıyla çıkan sesim dişlerimin arasından konuştuğumu fark ettirdi bana. Gerginliğimin Karan'a geçmemesi için boğazımı temizledim. Ne hissettiğini bilmiyordum ya... Gürkan güldü.
"Tabii ki biliyorum." Kaşlarını kaldırdı. "Birçok şeyi bildiğim gibi."
Göz ucuyla baktığımda gayet zeki bir adam olan Karan'ın, bir şeylerden neredeyse emin olacak kadar şüphelendiğini, sadece hüküm vermesi için ufak bir işaret beklediğini gördüm; kısık gözlerindeki belli belirsiz alev ve çatılmış kaşları bunu anlamamı sağladı. Yalnızca izliyordu şimdilik; tahmin edemediğim bir şeyi görmek için süre tanıyor da olabilirdi. Gürkan'la karşılaşmamızın böyle olmasına ağlayasım gelmişti. İhtimaller beni korkuttuğu için şu an tek isteğim Karan'la buradan gitmekti. Mantıklı tarafımı ağır bastırmaya çalışıyordum.
"Haklıymışım da." Ben içimdeki kargaşayı yönetmekle meşgulken konuşmaya devam eden Gürkan'a odaklandım tekrar. Kafasını hafifçe kaldırıp gözlerini etrafta çevirdi. Yeniden bana baktığında başını iki yana salladı. "Merak etme, ben senin sırdaşınım. Birbirimizde sırlarımız var." Karan kaskatı kestiğinde, onu rahatlatma dürtüsüyle omzumdaki elini tuttum. "Arkadaşın yabancı olsa gerek." Gözleri Karan'ı bulduğunda Karan tepkisizliğini sürdürdü. Ben de bozmayarak ona eşlik ettim. "Senin hakkında yanılmadığımı gördüm. Oysaki sana evimizde bunu söylediğimde bana çok ters çıkmıştın." Benimle konuşan Gürkan ellerini ovuşturdu. "Ailen eğitime geldiğin burada, erkeklerle böyle gezdiğini bilse ne düşünür acaba, abicim?" Ben yüzündeki ifadeye hiç de hayırlı olmayacak şeyler yapma isteğiyle dolarken ekledi. "Yanımdan hiç ayrılmamalıydın. Ama endişelenme, evimin kapıları sana her istediğinde açık. Sırrın bende böylece güvende olmuş olur."
Herhangi bir tepki verebilseydim bu, ağzımın açık kalması olurdu. Alttan alta, ince bir tehditle 'sırrımın' onda hangi koşulla 'güvende kalacağını' anlatıyordu. İçimdeki Feride'yi, karakterimi bu kadar bastırdığım bir anı daha hatırlayamadım. Öncekine kıyasla bu hiçbir şey sayılırdı! Sustuğumu gördüğünden olsa gerekti. Karan beni tutuklaştırmıştı; olması da olmaması da sıkıntıydı. Bir şey diyemeden durmak beni zorluyordu. Sanırım ilk defa Gürkan'la yalnız kalmak istemiştim.
Düşüncelerimin arasında Karan'ın hareketlenen elini hissettim. Ağır bir hareketle omzumdan elini çekti, benden ayrıldı. O kadar sakin hareket ediyordu ki, içimde dönenleri bilmeseydim çok sıradan bir anda olduğumuzu düşünürdüm. Bir iki adım ileri atıp yavaşça yürümeye başladığında kalbim yeniden ağzıma çıkmıştı. Havasında durgun, kontrollü ama her nedense ağırlığıyla beni boğan bir elektrik vardı. İki elini birbirine sürterken başı ve gözleri ellerindeydi. Yarım bir gülüşle dudakları birbirinden ayrıldı.
"Öncelikle, belirtmek isterim ki, Feride'nin sevgilisi yabancı değil. Seni gayet güzel anlar." Sevgilisi kelimesini yeterince bastırdığından emin olmuştu. Yutkundum. Gürkan gözlerini bana çevirdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader Oyunu
RomansaEndüstri mühendisliği 2.sınıf öğrencisi olan Feride Aytuğ, kendi halinde ve sevdikleriyle çevrili olan küçük dünyasında, okulu ve yaptığı ufak tefek işler arasında gidip gelerek yaşamaktadır. Bir gün yolu, öğrencisi olduğu üniversitenin büyük bağışç...