98. Bölüm

14K 1.1K 201
                                    


Bölüm şarkısı: Sinan Güleryüz & Özge Özder - Senle Ben




4 ay sonra...

Boynumda hissettiğim dokunuşlarla yatakta hafifçe kıpırdanırken gözlerimi araladım. Sanki bulutların üzerinde uyumuşum gibi bir hafiflik vardı üzerimde. Uyandığımı fark eden Tuna da dudaklarını boynumdan çekip kafasını kaldırarak yüzüme baktı.

"Günaydın sevgilim." Hazırlanmış bir vaziyette yatağın kenarında oturuyordu. Yanağıma koyduğu tek elinin üzerine elimi koyarken tembel bir gülümsemeyle baktım suratına.

"Günaydın."

Eğilip son kez dudaklarıma hızlı bir öpücük kondurdu. "Çay hazır," dedi yataktan kalkarken. Acelesi varmış gibi görünüyordu. "Ekmek de aldım. Sen kahvaltını yap güzelce."

Dirseklerimin üzerinde doğrulurken, "Sen nereye?" diye sordum.

Aynadan kendine bakıp saçlarını düzeltirken cevapladı sorumu. "Çekimim var bugün. Ay sonuna yetişmesi gereken bir reklam kampanyası."

Bundan bahsedip bahsetmediğini zihnimde tarttım. Herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştı. "Geç mi gelirsin?"

Aynadan bana çevirdiği bakışlarıyla, "Akşam dönerim," dedi. "Uzayacak gibi olursa haber veririm."

Usulca başımı sallarken ince örtüyü üzerimden çekip ayaklarımı yere sarkıttım. "Tamam aşkım, konuşuruz."

Kapıya ulaştığında yeniden bana döndü ve gülümseyerek göz kırpıp çıktı. O çıkınca ben de yataktan kalkıp önce banyoya girdim. Ardından da geceliğimi çıkarmaya üşenerek kısa ve tüy kadar hafif olan sabahlığımı üzerime geçirip saçlarımı rastgele topladım. Cumartesi sabahının tembelliğini iliklerime kadar yaşıyordum şu an. Ve bu durumdan da şikayetçi değildim.

Salona geçip camları açtım ve temiz havayı içime çektim. Yaz güneşi yine salonumu cömertçe dolduruyordu.

Bu eve ilk taşındığım zamanı hatırlıyordum da boşluktaydım. Nereye varacağımı bilmeden oradan oraya savruluyordum. Yalnız ve çaresiz hissediyordum. Sonra psikoloğum Alp'le tanışmıştım ve onunla olan sohbetlerim kendimin farkına varmamı sağlamıştı. Sırlarla yüzleşmem ve hiçbir şeyin gizli kalmaması derken epey mesafe kat etmiştim. Alp'le hala daha seyrek de olsa görüşüyorduk. Tuna ile birlikte gittiğimiz de oluyordu.

Kaan'la birlikte bana ev ararken, günün birinde o evde Tuna ile yeniden yaşayacağıma ihtimal vermiyordum. Onu her ne kadar çok sevsem ve hatalarımdan pişman olsam da onun benden vazgeçtiğini düşünmek yeniden birlikte olamayacağımızın habercisi gibiydi. Ama o benden hiçbir zaman vazgeçmemiş ve bizi yeniden bir araya getirmişti. Şimdi yalnız girdiğim bu evi onunla paylaşıyordum. Hayat gerçekten de sürprizlerle doluydu.

Tam dört aydır her şey yine eskisi gibi hatta eskisinden daha güzeldi. Ayrı kaldığımız dönem ve evliliğimizin son bir yılını saymazsak eskisi gibi. Her sabah gözümü onun kollarında açıyor, gece onunla giriyordum yatağa. Akşam o gelmeden önce evde olduğum için işlerimi halledip yemeği önceden hazırlıyordum ama o geldiğinde birlikte kuruyorduk sofrayı. Her akşam, sanki ilk yemeğimiz gibi heyecanla yiyorduk yemeklerimizi. En önemlisi de birbirimizi dinliyorduk artık. Ben onu değiştirmeye ve kontrol etmeye çalışmıyordum, o da serseri bir oğlan çocuğu gibi davranıp beni üzmüyordu. O büyümüştü, ben sakinleşmiştim. O sakince anlatmayı öğrenmişti, ben olgunca karşılamayı. Aslında şöyle bir bakınca ikimiz de evliliğin gerçekten ne demek olduğunu daha iyi öğrenmiştik. İlkinde toyduk, tecrübesizdik. Ani çıkışlarımız, geri alamayacağımız sözlerimiz oluyordu. Ama şimdi pişman olacağımız en ufak bir pürüze bile yer yoktu hayatımızda. Üstelik bunun için ekstra dikkat etmemiz gerekmiyordu. Kendimizi kasmadan, akışında ilerliyordu her şey. En güzeli de buydu sanırım. Dingin ve huzurlu ama aynı zamanda tutkulu ve deli gibi aşıktık da. Her şey bir dengedeydi ve denge, benim hayatımda olması gereken bir şeydi.

USLANMAZ | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin