33. Bölüm

32.1K 1.6K 93
                                    




"Bırak beni! Gidip yolacağım o kızı!" Fotoğrafı ve altındaki sulu konuşmayı gördüğümden beri evden kaçıp Melisa'nın sarı kafasına yapışmak için çabalıyordum ama Kaan beni tutmuş, bir türlü bırakmıyordu. Asla vazgeçmeden kucağında debelensem de öküz gibi kuvveti vardı adamın. "Sana," diye soluklandım önüme dökülen saçları geriye atmak için kafamı arkaya atarken. "Beni bırakmanı söyledim!" Çok saçma bir pozisyondaydık şu an.

"Ya, kızım deli misin nesin? Gidip ne yapacaksın?"

"Yolacağım dedim ya!"

"Aman ne kadar mantıklı bir hareket. Sonra ne olacak İklim Hanım?"

"Sonra da o sakallı herifin sakallarını cımbızla yolacağım. Çok güzel cımbız kullanırım."

"Bu kadar hain planlar yapma ya."

"Sen beni bırak. Gerisine karışma!"

"Sakinleş bir, konuşalım."

"Konuşma aşamasını geçtim ben. İşleme geçeceğim." Ayaklarım havada tekme atmaya devam ediyordu. "Sen hiç yorulmaz mısın be adam?"

"Yoruldum tabii ki."

"Bıraksana o zaman."

"Ben de meraklı değilim poponun orama burama sürtünmesine!"

"Hih!" Kafamı bu kez daha hızlı bir şekilde geriye atarak neresine çaktığımı bilmeden vurdum. Sanırım burnuydu. "Terbiyesiz!"

"Ah!" Başarılı olmuştum ama sadece acı verme konusunda. Çünkü hala sımsıkıydı kolları. "Ne yapıyorsun lan manyak?"

"Bırakmazsan bir daha yaparım."

"İklim inan ki havuza atarım seni."

"Hele bir dene."

"Hay hay."

Ayakları yerden kıpırdamaya başlayınca gözlerim büyüdü. "Bak sakın, Kaan sakın. Sa..." Ve cup! Havuzdaydım. Suyun altından çıktığımda yüzüme yapışan saçlarımı çekip ağzıma dolan suyu tükürdüm. "Bunu çok pis ödeyeceksin."

Havuzun kenarında durmuş tüm gıcıklığıyla gülerken, "Serinleyince belki mantıklı düşünürsün," dedi.

Kenara doğru yüzüp elimi uzattım. "Hadi çıkar beni."

Geri çekildi. "Yok ya, aptal mıyım ben? Kendin çık." Merdiveni işaret etti.

Hain planımı anladığı için gözlerimi devirerek merdivene ilerledim. "Sakin de olmuyorum, mantıklı da. Oraya gideceğim ve ikisinin de işini bitireceğim."

"Ben de okudum yorumları. Ne var bunda bu kadar delirecek?"

"Bak anlamıyorsun. Biz birbirimize bir söz verdik. Melisa'yla olamaz. Olmaması gerekiyor."

"İyi de sevgililer mi sanki?"

"Görmedin mi konuşmayı?"

"Gördüm de ne var bunda? Ona bakarsan şu an sen de benim evimdesin ve dışarıdan gören bizi yanlış anlayabilir ama durum öyle mi?"

"İyi de sen Melisa değilsin."

"Ama Tuna sana bir söz vermiş. Şimdi gidip hesap sorman senin açından iyi olmaz."

"Umurumda değil. Yeter sustuğum be."

"Bence ağırlığını korumalısın."

"Ağırlık mı kaldı? Eski kocam baldızı bildiği kızla flört peşinde."

"Hala flört diyorsun."

İçeriye gireceğimde önüme geçti. "Kurulanacağım, izninle." Önümden çekildi ve ben geçince o da arkamdan geldi. "İstersen banyoya da gir."

"Kapında bekleyeceğim. Çarşaf bağlayıp kaçmaya çalışma da. Bir yerini kırarsın."

"Aman zevzek." Onu koridorda bırakıp yatak odasının kapısını da suratına çarptıktan sonra kuru kıyafetler alarak banyoya geçtim.

Banyodan çıktığımda çoktan bir planım vardı bile. Odanın kapısını açıp onu hala orada beklerken görünce sırıttım.

"Ne?" dedi. "Niye sırıtıyorsun pis pis?"

"Hiçbir yere gitmiyorum."

"Vallaha mı?"

Kafamı salladım. "Hadi gel kahve yapayım da içelim." Merdivenlerden inmeye başladığımda o da arkamdan beni takip ediyordu.

"Güvenemiyorum ama neyse."

Mutfağa geçtiğimizde kahve makinesini çalıştırdım.

"Yo, gerçekten gitmeyeceğim."

"Bir planın var." Gözlerini kısıp bana bakarken kesin konuşuyordu.

"Evet ama bunu sen öğrenemeyeceksin."

"Yapma be!" Ellerini birbirine vurdu. "Ama meraktan ölürüm."

"Bir şey olmaz. Dediğin gibi ağırlığımı koruyacağım bir plan."

"Çok fenasın."

"Biliyorum."

Bahar: Tuna?

Kaan'la birlikte salonda kahvelerimizi içip televizyondan bir film açtığımızda büyük koltuğa yayılmış, Tuna'nın ağzından laf almak için Bahar kılığına bürünmüştüm.

Tuna: Sürekli böyle kaybolup duracak mısın?

Bahar: Üzgünüm, işlerim vardı.

Tuna: Çok yoğun olmalısın.

Bahar: Öyle. Okulum başlamak üzere de hazırlamam gereken şeyler vardı.

Tuna: Halledebildin mi?

Bahar: Evet, hallettim. Geriye sadece beklemek kaldı.

Tuna: Ee, neler yapıyorsun şimdi?

Bahar: İşten ayrıldım, kendime biraz izin verdim.

Tuna: Dinlenmen güzel. Okuldan önce rahatlamış olursun.

Bahar: Ben de öyle düşündüm.

Bahar: Sen neler yapıyorsun?

Tuna: Bıraktığın gibiyim.

Bahar: Değişen bir şey yok yani?

Tuna: Yok.

Bahar: Eski karını gördün mü tekrar?

Tuna: Evet, gördüm.

Tuna: Neden sürekli bana onu soruyorsun?

Bahar: Dinlemek istiyorum çünkü.

Bahar: Eğer bir sıkıntın varsa benimle paylaşmanı isterim.

Bahar: Yoksa bile ondan konuşup kendini rahat hissetmeni.

Tuna: Bu aralar ondan pek konuşmak istemiyorum.

Kanım çekildi. Nedenini, bunun tam olarak ne anlama geldiğini bilmek istiyordum.

Bahar: Neden?

Tuna: Tahminlerinde haklı çıktın.

Tuna: Tam emin değilim ama.

Bahar: Hangi tahminlerimde?

Tuna: Hayatında biri var.


--


VE 100K! 5 Eylül'de yayınlanmaya başladığım bir kitabın 40 gün içerisinde bu rakama ulaşması sanırım iyi bir ilerleme. Herkese çok ama çok teşekkür ediyorum. Söylemek istediğim çok şey var ama hepsini final konuşmasına saklıyorum.


Bu bölümü; çok uzun süredir yanımda olan, yaptığım her şeyde beni destekleyen ve yanlışım olduğunda bana doğruyu gösteren, tüm çilemi çeken, en yakın arkadaşım, Drarry sevdalısı drarrypottah 'a ithaf ediyorum. Kendisinin kalemi inanılmaz güzeldir.

USLANMAZ | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin