90. Bölüm

28.3K 1.4K 503
                                    


Tüm gece Handan Hanım'ın nasıl biri olduğunu düşünmekten, bu akşamki yemeği kafamda oturtmaya çalışmaktan dolayı rahat uyuyamamıştım. Uykuya daldığımda hava aydınlanmak üzereydi ve cici anne stresimin üzerine bir de uykusuzluk stresi eklenince berbat bir gece geçirmiştim. Tuna'nın da gitmesine ilk kez ben izin vermemiş, yanımda kalmasını istemiştim. O da zaten dünden razı olduğu için tüm gece yanımdaydı ama benim gibi bir derdi olmadığı için horul horul uyumayı tercih etmişti. Arada bir gıcıklığına uyandırsam da uykusunun arasından, "Anlıyorum bitanem, evet aşkım," gibi şeyler söyleyip kaldığı yerden uyumaya devam ediyordu. En azından varlığı yeter diye düşünüp ona sarılarak teselli etmiştim kendimi.

Kulağa kolay gelebilirdi ama içinde bulunduğum durum benim için çok değişikti. Son zamanlarda pek normal şeyler yaşamadığımı biliyordum ancak bu bambaşkaydı. Babamın yanında annemden başka kadın görmediğim gibi babamın bir kadınla flört edebilecek, hatta daha ilerisini yaşayabilecek bir adam olduğunu tahmin etmezdim. Sessiz, sakin, öyle kendi halinde, mütevazı bir insandı. Sessiz atın çiftesinin yaman olduğunu bana çok güzel bir şekilde öğretmişti. Kim bilir, bilmediğim daha ne ilişkileri olmuştu da ciddiyete bağlanmadan bittiği için bana söyleme gereği duymamıştı. Bir ara bunun bilgisini ondan almalıydım.

Öte yandan Handan Hanım'ı gerçekten merak ediyordum. Babamla benzer kişiliklere mi sahipler yoksa o tam tersi hareketli bir insan mı, babamı ne kadar seviyor, iyi biri mi gibi sorular kafamda dönüp duruyordu. Şaka değil, ciddi ciddi evlenmeyi düşünüyorlardı ve şimdi rayında giden ilişkileri evlendikten sonra da aynı şekilde gidecek miydi? Bir evi paylaşmak kolay bir şey değildi sonuçta. Çocuğu var mıydı mesela? Ben bunu sormayı nasıl unuturdum? Üvey annenin yanında promosyon olarak bir de üvey kardeş sürprizi istemediğimi fark ettim. Kırk yaşında olduğuna göre en fazla yirmiye yaklaşan yaşta bir çocuğu olabilirdi ama daha küçüğü de çıkabilirdi. Hiçbir fikrim yoktu doğrusu. Eğer genç bir kız kardeşim olursa muhtemelen ömür boyu iyi anlaşamazdık. Hele bir de babamla yakın olursa acayip bozulurdum. Şu dünyada bir babam vardı, onu da piyangodan çıkan bir kıza kaptıramazdım.

Bu ve daha fazlasıyla boğuşarak sabahı ettiğimde evden Tuna'yla birlikte çıkmış, meşhur tatlıcıya uğramıştık. Ben bir çeşidini yeterli görsem de o fıstıklı, cevizli, havuç dilimi derken üç çeşit almıştı. Bu durumda sadece bizimkiler değil, tüm kata dağıtsak anca biterdi. Tabii ki elimde baklava kutularıyla ortada gezinmeyecektim, kim istediyse o dağıtacaktı.

"Akşam nasıl döneceksin?" Çetin'in ajansının önüne geldiğimizde arabayı durdurdum. "Seni alırım, öyle geçeriz olur mu?"

Emniyet kemerini çözerken, "Çetin bırakır," dedi. "Evde buluşuruz. Uzatma sen yolunu." Uzanıp yanağımdan öptü ve elini yanağımdan çekmeden, "Çok düşünme," diye devam etti. "Alt tarafı bir yemek yiyeceğiz. Sakin kalmayı başardıktan sonra bence her şey harika olacak."

Kaşlarım çatılırken, "Neden sakin kalmayayım?" diye çıkıştım.

"Neden acaba?"

"Uf, tamam..." Kafamı direksiyona gömdüm. "Başarabilirim bence. Babam mutluysa ben de mutlu olurum." Kafamı kaldırıp beni onaylaması için yüzüne baktım.

"Aferin benim güzel karıma." Önüme gelen saçlarımı iyice dağıttı. "Sana güveniyorum. Hem iyi biri olmasa Ayhan babam sevebilir miydi?" Mantıklı konuşuyordu. "Sen de babana güven ve rahatla."

"Ya çocuğu varsa?" diye beni en çok korkutan şeyi ağzımdan çıkardım.

"Ne?" Kahkaha atıyordu karşımda. "Buna mı takıldın?"

USLANMAZ | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin