Özel Bölüm: NazGür - Part 2

15.7K 1.1K 209
                                    


Özgür'le konuştuklarının ertesi günü Nazlı, işten çıktıktan sonra akşam soluğu evde almıştı. Tüm gün zaten heyecanlı ve yeterince gergindi. Bir de sağa sola gidip oyalanarak durumu uzatmak yerine erkenden eve gidip önce annesine sofrayı kurmasında yardım ederek kendini hazırlamak ve yemekten sonra da sakince anlatmak istiyordu. Annesinin anlayışla karşılayacağına emindi ki, zaten biriyle tanışması için baskı yapıp duruyordu. Babası için aynı şeyi söylemek pek mümkün değildi. Çünkü ince eleyip sık dokuyacağını biliyordu babasının. O yüzden erkek arkadaşlarından pek bahsetmez, mümkün olduğunca ona duyurmamaya çalışırdı. Ama şimdi durum farklıydı. Hem o bir yetişkindi, hem de işin içinde Füsun Karaormanlı faktörü vardı. Kendini birden bu durumun içinde bulmuştu da denebilirdi. Belki böylesi daha hayırlıdır diye düşünerek akışına bırakmaya verdi. Özgür gibi çok takılmıyor, her şeyin olacağına varacağını düşünüyordu. Önemli olan sevgilisiyle aralarındaki ilişkiydi ve o da şimdi hayallerinin ötesinde gidiyordu.

Özgür, onun için önce bir gençlik heyecanıydı. Daha sonra bu heyecan bir hoşlantıya dönüştü ve ister istemez bunu hareketleriyle, mimikleriyle ona da belli etti. Ama ondan beklediği karşılığı alamayınca olmayacağını anlayıp kendini frenlemesini bildi. İkisi de kendilerine farklı yollar çizmişlerdi. Özgür'ün hayatına birileri girip çıktığı gibi Nazlı için de aynısı geçerliydi. Olmayacak bir hayalin peşinde koşmaktansa önüne bakmak daha kolayına gelmişti. Kaybedeceğini bildiği bir savaşa girmeyip kendini riske atmamıştı.

Eğer o zaman durum daha farklı olsaydı, yani Özgür de Nazlı'dan hoşlansaydı belki de şimdiye kadar ilişkileri bitmiş olacaktı. Üstelik birbirlerini yıpratmayacaklarının da bir garantisi yoktu. Onlar Tuna'yla İklim kadar sağlam kalamayabilirlerdi. Her zaman bir şekilde yüz yüze bakacak olmaları da bu durumu daha da kötüleştirirdi. Neyse ki öyle bir şey olmamıştı. Zamanında en güzel dönemleri yaşayıp bitirmektense şimdi her şeyi tadına vararak yaşamak daha güzeldi. Bunca yıl hiç umudu olmadığı halde içten içe beklediği hayallerini şimdi yaşıyordu. Mavi gözlü bir adam ona tüm hayallerini kendisiyle birlikte vermişti.

Dün akşam ise onun ağzından kendisini sevdiğini duymuştu ya? Geride kalan yılların bir önemi yoktu. Her şeyin daha güzel olacağına inanıyordu. Bunun bir imzaya bağlı olmadığını da biliyordu. Önemli olan ikisinin de kalbinden geçendi. Nazlı kendi kalbini biliyordu. Ama şimdi Özgür'ün kalbinden de emindi. Onun her şeyi sığdırdığı o devasa kalbinde kendine de bir şekilde yer bulmuştu. Özgür, bunu her zerresine kadar hissettiriyordu.

Tam da aşktan umudunu kestiği, kendisinin hiçbir zaman arkadaşları gibi mutlu bir aşk hayatının olmayacağını düşündüğü anda aşkın en güzel halini yaşıyordu. Kelimelere sığdıramayacağı kadar mutluydu.

Eve geldiğinde önce biraz dinlenmiş, ardından da mutfakta annesine yardıma girişmişti. Birlikte sofrayı hazırlarlarken içinden söyleyeceği şeyin provasını yapıyordu ama her seferinde giriş kısmını unutup yeni bir şey buluyordu. Gerginliğinin annesinin gözünden kaçmadığına emin olsa da onun bir şey sormaması işine gelmişti. Ama bu tatlı bir gerginlikti. Arada Özgür'ü düşünerek sırıtıyor, yemeği karıştırırken dalıp gidiyordu. İçi kıpır kıpırdı. İklim'inden Selen'ine kadar hepsinin ilk aşık oldukları döneme şahit olmuştu ve onlar hislerini anlatırken bayık bayık baktığı ne varsa şimdi hepsini kendi yaşıyordu. Demek ki kimseyi yadırgamamak gerekiyordu.

Yemek boyunca da aynı sessizliği devam etmiş, babası bir şey sormadığı sürece ağzını açmamıştı. Çoğunlukla annesiyle babası kendi aralarında konuşuyorlardı. Zaten sadece bir kase çorba içebilmiş, tabağındaki yemeği didik didik etse de yiyememişti. Annesi laf etmesin diye ağzına götürüyormuş gibi yapıyordu. Midesinde kelebekler uçuşurken ekstra bir şeyi alamıyordu. O sırada masanın üstünde duran telefondan mesaj bildirimi geldi. Ekrandaki isim, onun bu halinin eseriydi.

USLANMAZ | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin