39. Bölüm

34.1K 1.6K 573
                                    




Güç bela taşıdığım bavulu asansörden sürükleyerek kapımın önüne geldim ve anahtarı deliğe sokup çevirdim. Üç kere çevirmeyi planladığım anahtar kapıyı tek seferde açınca şaşırmıştım. Oysaki üç kere kilitlemek alışkanlık olmuştu ve giderken tam hatırlayamasam da o şekilde kilitlediğimi düşünüyordum. Üzerinde fazla duramayacak kadar yorgun olduğumdan içeriye geçip anahtarı vestiyere fırlattım ve bavulumu da bir köşeye koyup ışıkları açtım.

Buradan ayrı kalalı uzun zaman olmuştu. Yıllık izinler veya bayram tatilleri haricinde uzun süre evimden ayrı kalmadığım için değişik hissediyordum. Şehir ve mahalle hayatına hızlı adapte olabilmeyi diliyordum sadece. Yarın Nuray Hanım'a görünmeden evden çıkmanın da bir çözümünü bulmalıydım. Yoksa 'neredeydin' den girip, 'kiminleydin' den çıkabilirdi kendisi.

Yatak odama geçip oranın da ışığını açtıktan sonra havasız kalan odayı havalandırmak için pencerelerden birini de açtım. Yatağımı düzelttiğime emin olduğum için şu anda dağınık olması ise beni giderek korkutmaya başlamıştı. Aklıma gelen ihtimalle o korku, yerini şaşkınlığa bıraktığında ise sanki hiç yokmuş gibi bir ağırlık çöktü üstüme. Tuna ben yokken eve girip çıkmıştı.

Hemen dolabına yönelip eşyalarını kontrol ettim. İlk geldiğinde çoğunu aldığı eşyalarının bir tanesi bile yoktu artık. Ardından iç çamaşırlarının olduğu çekmeceye baktım. Orası da boştu. Banyoya girdim. Bütün eşyalarını almıştı. Hatta kullanmayacaklarını çöpe doldurmuştu. Salondaki kitaplığa baktım. Yarısı boştu. Konsolun çekmecesine kaldırdığım ve kendisinin çektiği tüm fotoğraflar, mutfak dolabındaki bardakları, özel kahve kutusu dahil bir iğnesini bile bırakmamıştı evde. Sadece duvardaki tek bir tablosu duruyordu. Bir antikacıdan aldığı ve benim çok beğendiğim o tabloya dokunmamıştı. Unutmuş olmalıydı.

Onun haricinde tüm izlerini silmişti evimizden. Ve bunu ne zaman yaptığını merak ediyordum. Dünden sonra mı yoksa daha önce mi? Bir tarafım buna şaşırsa da diğer tarafım bunun olması gerektiğini biliyordu. Baştan beri kendimi hazırladığım bu durum için kötü hissetmeyecektim. Daha ilk gün evlerin de bizim gibi ayrılması gerekiyordu.

Rahatlamak için kısa bir duş alıp ardından yatağa girdim. Kokusunun sindiğini düşünmeden uyumaya çalıştım. Bundan sonra o yoktu. Olmayı istemiyordu, istemeyecekti ve ben tüm yolları kapatmıştım. Yarın bambaşka bir gün olacaktı.

Sabah uyandığımda ilk iş tüm evi havalandırıp detaylı bir temizlik yaptım. Kahvaltı yapmadan kolumu kaldırmaya dahi üşenirdim normalde ama buzdolabıma fare düşse kafası yarılacağı için önce temizlik yapmaya karar vermiştim. Yıkamadığım bir tek banyo kalmıştı, onu da sonra da saklayarak telefonuma bir liste yapıp market alışverişine çıktım. Son maaşımı ezmeye devam ediyordum. Şile'deyken çok fazla harcama yapmamıştım nasılsa. Önceden birikmişim de vardı ve iş onlara kadar gelmediği için şanslı sayılırdım hala. Marketten tüm eksiklerimi alıp az ilerideki manava da uğradıktan sonra her şey tamamdı. Sırada, kimseye görünmeden eve girmek vardı fakat ben anamdan şanslı doğduğum için tabii ki böyle bir şey olmadı.

"Hoş geldin kızım."

"Hoş buldum Nuray Hanım. Maşallah, gittim geldim ama hala performans süper."

"Anlamadım?"

"Boşverin." Yanından geçip gidecektim ama buna da izin yoktu anlaşılan.

"Yoktun epeydir?"

"İzin almıştım da işten."

"Babana mı gittin?"

"Aynen, öyle yaptım."

USLANMAZ | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin