1 ay sonra...
O gece ve onu takip eden günlerde yaşadıklarını düşündü Nazlı. Özgür'ün o akşam karşısına çıkıp söylediği her şeyi başa sarıp sarıp oynattı zihninde. Başta ona inanmıyordu, söylediklerinin samimiyetine güvenmiyordu ama şimdi... Çok kesin bir dille reddetmesine rağmen hala vazgeçmediğini görünce inanmak isteyen yanı ağır basıyordu. Üstelik sadece istediği için de değil, onu tanıdığı için. Kendinden başka kimseyi sevmeyen, önemsemeyen bir adam için bunlar çok fazlaydı. Evlilik teklifinin bile reddedildiği bir akşam vazgeçmemişti. Bağırıp çağırıp arkasına bakmadan gitmesini beklerken o hala Nazlı'yı inandırmak için uğraşıyordu. Normal birisi olsa neyse deyip geçerdi ama söz konusu Özgür gibi kendini beğenmiş bir adamdı. O yüzden git gide ona inanmaktan alamıyordu kendini.
O gece aralarında geçen konuşmadan İklim'e bahsettiğinde İklim'i çok da şaşırmış görmemişti. Evlilik teklifine şaşırmıştı ama kısa sürmüştü şaşkınlığı. Özgür'ü kendisinden daha fazla gören İklim'di. Eğer o bile ona inandıysa Nazlı'nın sorgulaması gayet normaldi. Ona göre Özgür sonunda ne istediğini biliyordu ve istediğini almak için uğraşmaktan geri durmayacaktı.
Odasının kapısı tıklatılınca uzandığı yatakta doğrulup otururken, "Gel," dedi. İçeriye girenin babası olmasını beklemiyordu çünkü babası onun odasına pek uğramazdı. "Baba, hayırdır?"
"Hayır kızım, hayır." Kazım Bey kapıyı arkasından usulca kapatırken kızının yanına yaklaştı. "Müsaade var mı?"
"Tabii, buyur." Nazlı hemen toparlanarak babasına yer açtı yatağında. Babası yanına oturunca da meraklı gözlerle ona bakıp lafa girmesini bekledi. Hoşuna gitmeyeceği bir şeyler döndüğü çok belliydi.
"Nasıl desem, bilemiyorum..." diye geveledi Kazım Bey. "Ama konuşmamız lazım."
"Direkt söyle baba," dedi Nazlı nefesini üflerken. "Hiç dolandırma. Evet, dinliyorum."
"Şu hayırsızdan ayrıldığından beri yüzün bir kere gülmedi kızım."
"O da nereden çıktı?" diye itiraz etti Nazlı. "Sen de biliyorsun ki gayet iyiyim." Bunu derken kendini gülmek zorunda hissetmişti.
Babası başını iki yana salladı. "Değilsin. Sadece kendini buna inandırmaya çalışıyorsun ama ben anlıyorum seni. İçini görüyorum çünkü." Nazlı'nın gülümsemesi solarken cevapsız kaldı. "Hala seviyor musun o adamı?"
Nazlı, hiç beklemediği bu soru karşısında ne diyeceğini bilememişti. Doğruyu söylese bir türlü, söylemese başka türlüydü. "Neden soruyorsun şimdi bunu?"
"Çünkü emin olmak istiyorum. Onu sevdiğin için mi mutluluğu kendine çok görüyorsun yoksa hala üzülmene sebep olan şey ona duyduğun sevgi değil de yaşadıkların mı?" Nazlı babasına hiçbir zaman neden ayrıldıklarını söylememişti ama o dönem kızının ne kadar üzüldüğünü biliyordu Kazım Bey.
"Babacığım," diyerek elini tuttu babasının. "Benim için endişelenmeni anlıyorum ama inan bana iyiyim ben. Özgür'ü arkamda bıraktım. Çok sevince yaşadığı en ufak şey bile insana büyük yaralar açıyor ve benim başıma gelen de buydu. Ama geride kaldı hepsi. Sen düşünme bunları."
"Seviyorsun yani hala?"
Babasını şöyle bir süzdü. Eğer doğruyu söylerse bundan sonra onun bakışlarından da, abartılı ilgisinden de kurtulamazdı. Kendi içinde bir şeyleri yoluna koyana kadar yalan söylemeye karar verdi. "Hayır baba," derken yutkunup saçlarını kulağının arkasına aldı. "Unuttum onu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
USLANMAZ | Yarı Texting
General FictionBoşandıktan sonra popüler bir arkadaş bulma sitesinde yeniden karşılaşan bir çiftin zaman zaman eğlenceli, zaman zaman da acı anılarına şahitlik edeceğiniz bir hikaye. ... İklim Acar'ın planlı, programlı hayatında yaptığı tek çılgınlık okulunu bitir...