Az kalsın kahveyi üzerime döküyordum. Hayatımda biri olduğundan nasıl bu kadar emin olabilirdi? Öylesine bir tahminde bulunmuştu o gün ve o da tamamen benim yüzümdendi ama sadece o ana bağlı kalarak nasıl böyle bir şeyi iddia edebilirdi ki.Bahar: En son konuştuğumuzda öyle bir şey olmadığından emindin. Ne değişti?
Tuna: Seninle konuştuktan sonra yanına gittim ve içime kurt düştü.
Bahar: Emin değilsin ama tahmin ediyorsun o zaman?
Tuna: Emin olmamak istiyorum.
Hala emin olmaması nedense içimi rahatlatmıştı ama bu tam anlamıyla bir rahatlama değildi.
Bahar: Ya da emin olmaktan korkuyorsun?
Tuna: Buna hazır olmadığımı söylemiştim.
Bahar: Hiçbir zaman da hazır olmayacağını.
Tuna: Evet ama şimdi sence de çok erken değil mi?
Bahar: Biraz erken ama emin olmadığın bir şey için neden canını sıkıyorsun?
Onun ağzından laf almak için başladığım konuşma, onu teselli etme yolunda ilerliyordu.
Tuna: İçimden bir ses haklı olduğumu söylüyor çünkü.
Bahar: Madem bu kadar seviyordun, neden boşandın?
Bu sorunun cevabını çok iyi bildiğim halde sormuştum. Başkasına ne diyecekti, gerçekten merak ediyordum.
Tuna: Bunalmıştım çünkü.
Ve doğru cevap.
Bahar: Ondan mı yoksa evlilikten mi?
Tuna: Evlilik başlarda çok güzel bir şey ama yıllar geçtikçe birbirimize tahammülümüz kalmadı ve her yaptığımız gözümüze batmaya başladı. Haliyle evlilik insanı bunaltırken karşındaki kişi için de aynı şeyi düşünüyorsun. Ama onu bir başkasına kötüleyemem, bunu hak etmiyor. Bana da yakışmaz zaten.
Söylediği doğruydu. Özellikle son yılımızda hiçbir şekilde tahammül edemiyorduk birbirimize. Sürekli kavga edecek bir şey buluyorduk ve sesimiz her gün bir kere de olsa yükseliyordu evin içinde. Bu gün geçtikçe artmaya ve ikimiz de geri adım atmadıkça kırıcı olmaya başlamıştı. Erken evlendiğimiz için birbirimizden çabuk sıkıldığımızı söyleyenler haklı mıydı bilmiyorum ama bize sorarlarsa, biz ikimiz de kendimiz için haklıydık. O her zaman kafasına estiği gibi davranma konusunda ısrarcıydı, bense onun istediğim gibi davranması konusunda. Kontrol manyağı, ruh hastası, despot diye damgalanmam da bu yüzdendi. Sevgiliyken gözüme batmayan huyları aynı evin içinde yaşamaya başlayınca batmaya başlamıştı. Ona karışmalarım başlayınca da onun içindeki asi çocuk bunu gururuna yedirememişti ve sonrası malum. Bu şekilde çatırdamaya başlayan evliliklerin hazin sonu gibi biz de o hazin sona ulaşmıştık. Belki birbirimize biraz zaman verip değerimizi tartsaydık bu şekilde sonlanamazdı ama oturup düşünecek vakit bile tanımamıştık kendimize. Sinir anında ağzımdan çıkan 'Boşanalım o zaman,' sözünü geri alamadığım, o da 'Madem istediğin bu, istediğin olsun o zaman son kez,' dediği için kendimizi mahkeme salonunda bulmuştuk. Üstelik adli tatilin bitmesini bekleyemeden, çok güvendiği avukatına davanın ertelenmemesi için gerekli prosedürleri hazırlatarak. Bir an önce boşanmak için elinden geleni yaptığını görünce bir kez daha doğru kararı verdiğimden emin olmuştum. Bu adam beni hayatında istemiyordu ve ben de onu geri kazanmak için kılımı kıpırdatmayacaktım.
İşte bu düşüncelerle başladığım yola, sahte bir kimlikle hafiyelik yaparak devam ediyordum. Aşkın insanla dalga geçen bir yanı vardı ve benimle de dibine kadar geçiyordu dalgasını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
USLANMAZ | Yarı Texting
General FictionBoşandıktan sonra popüler bir arkadaş bulma sitesinde yeniden karşılaşan bir çiftin zaman zaman eğlenceli, zaman zaman da acı anılarına şahitlik edeceğiniz bir hikaye. ... İklim Acar'ın planlı, programlı hayatında yaptığı tek çılgınlık okulunu bitir...