"İklim Hanım, odama gelebilir misiniz?"
Sorusunun cevabını düşünürken bilgisayarın ekranıyla bakışıyordum. "Acil miydi? Bir beş dakika bekletsem?"
"Sadece beş dakika ama."
"Tamam, Arslan Bey," dedikten sonra ahizeyi kapatıp yarım kalan işime devam ettim. Özel olsaydı cep telefonuma mesaj atardı diye düşünüyordum. Demek ki işle ilgiliydi. Dünden sonra hiçbir şey düşünmemeye odaklandığım için her şey sıradanmış gibi davranıyordum ve şimdi böyle iyiydim. Bu yöntem de patlak verene kadar idare edebilirdim sanırım. Dünü düşünme, bugünü yaşa, yarını hiç düşünme, sadece yaşa.
Beş dakika sonra birkaç yudum su içip odamdan çıktım ve Arslan'ın odasının önüne geldiğimde sekreteri, "Sizi bekliyor," deyince şaşırarak açtım kapıyı. Arslan, Selim Bey ve gözümün bir yerden ısırdığı genç bir kız koltuklara yayılmış, kahkahalarla gülüyorlardı. Kapının açıldığını fark ettiklerinde üçü birden bana döndü.
"Daha sonra gelebilirim?" diye sorarken, Arslan çoktan oturduğu yerden kalkıp yanıma gelmişti bile. Yarı açık bıraktığım kapıyı kapatıp elini belime yerleştirerek beni diğerlerinin yanına yönlendirdi.
"Arya senin için gelmiş."
Doğru ya, Arya'ydı bu. Uzun siyah saçlarını sımsıkı tepesinde toplamış, gözlerini ortaya çıkaran koyu bir makyaj yapmıştı. Sadece şu görüntüsüyle bile arkadaşını döven asi kızı hayal edebiliyordum.
"Demek meşhur İklim sensin," diyerek yanıma geldi ve samimi bir ifadeyle elini uzattı. Uzattığı elini sıktığımda baştan aşağı süzdü beni, abisi gibi. "Fotoğraflarından çok daha güzelsin."
"Teşekkür ederim," diyerek gülümsedim. "Hoş geldin."
"Baktım abimin icraata geçeceği yok, ben de emrivaki yapmak istedim."
"Okulu kırarak," diye homurdandı Arslan.
"Gerçekten sıkıcı bir insansın." Arya ona gözlerini devirip kulağıma eğildi. "Bu söylediklerim onun hanesinden puan kırdırmasın sana. Sıkıcı erkekler romantiktir de, iyi bir şey yani senin için." Kıkırdayarak geri çekildiğinde kızardığımı hissettim.
"Ne fısıldaşıyorsunuz öyle?" Selim Bey oturduğu yerden kalkarak ellerini beline koydu. "Açlıktan ölüyorum, hadi yemeğe."
"Yemek mi?" diye sordum.
"Evet, öğle yemeğine gideceğiz birlikte." Arslan cevap bekleyerek yüzüme baktı. "Senin için mahsuru olur mu?"
Kafamı iki yana salladım. "Olmaz tabii. Siz inin, ben çantamı alıp geliyorum."
"Arya'cığım, biz önden inelim. Abinin tuhaf bir asansör fantezisi var da," diyen Selim Bey'e ağzım beş karış açık bakarken, Arslan ensesine bir tane geçirdi.
"Zevzeklik yapma."
Selim Bey hiç oralı olmadan gülerken odadan çıktı ve ben de bu utançla daha fazla burada duramayacağım için koşar adımlarla arkasından çıktım. Çantamı alıp onlara yetişmem sadece üç dakikamı almıştı.
Masada Arya ve ben karşılıklı, Arslan da yanımda olacak şekilde Selim Bey'le karşılıklı oturuyordu. Herkes karnını doyurana kadar pek fazla muhabbet dönmese de yemeğimiz bitince sessizlik bozulmuştu.
"Duyduğuma göre," dedi Selim Bey. "Okulda kırılmadık kemik bırakmıyormuşsun." Elini Arya'nın arkasına, sandalyeye atmıştı.
"Hemen yaydın mı herkese?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
USLANMAZ | Yarı Texting
Genel KurguBoşandıktan sonra popüler bir arkadaş bulma sitesinde yeniden karşılaşan bir çiftin zaman zaman eğlenceli, zaman zaman da acı anılarına şahitlik edeceğiniz bir hikaye. ... İklim Acar'ın planlı, programlı hayatında yaptığı tek çılgınlık okulunu bitir...