"Seni dinliyorum," dedim, çoktan gelmiş ve beni bekleyen Melisa'nın karşısına oturduğumda.
"Bir şey içmez misin?" diye sorduğunda önündeki kahve fincanına bakıp yeniden gözlerine kaldırdım bakışlarımı. Eskiden ne kadar güzel bulurdum onu. Tek ben değil, hepimiz güzel olduğunu çekinmeden söyleyebilirdik. Aramızda ilk göze çarpan oydu çünkü. Sarışın, mavi gözlü daha ne olsun? Havalı bir duruşu da vardı. Ama şimdi baktığımda o kadar güzel gelmiyordu gözüme. Karakter insanın her şeyiydi. İçinin güzel olmadığından emin olduğunuz biri dünya güzeli de olsa onu beğenmeyebiliyordunuz.
"Gerek yok," dedim kısaca. "Trafiğe kalmadan eve geçmek istiyorum. Bir an önce konuya girersen sevinirim." Ne söyleyeceğini deli gibi merak ediyor ve bunu belli etmekten çekinmiyordum çünkü buraya gelmem bile beni yeterince açık ediyordu zaten.
"Peki, gireyim madem." Ellerini masanın üzerine yerleştirirken suratındaki sakin ifadeyi koruyordu. "Gireyim girmesine de, nereden başlayacağımı bilemiyorum."
"Ben yardımcı olayım," derken öne doğru çıkıp kollarımı masaya dayadım. "Tuna'ya olan..." Bunu sesli ifade etmek iğrençti ama bu kızın karşısında ifade etmek daha da berbattı. "Yasak hislerinin ne zaman başladığından girebilirsin mesela. Yıllarca yanı başımda beni nasıl ayakta uyuttuğundan. Biz ayrılır ayrılmaz soluğu kocamın yanında almandan."
Elini kaldırıp beni sustururken, "O öyle değil," dedi.
"Ya nasıl?" Görünen köy kılavuz istemiyordu.
"Sabırla dinleyeceksen anlatırım." Bana söyleyeceği bu imkansız aşk hikayesi miydi yoksa başka bir şey de mi vardı bilmiyordum ama sessizce dinleyip ne diyeceğini duymam gerekiyordu. Kafamı salladığımda söz ondaydı. "Kabul ediyorum, Tuna'ya beslememem gereken hisler besledim." Adını ağzına almasını görmezden gelmeye çalıştım. Bu bile beni çıldırtıyordu. Bir de önümde onu öpmeye kalkmıştı. "Yapmamam gerekiyordu ama gençtim, aklım bir karış havadaydı ve onu çok beğeniyordum. Sadece masum hislerdi. Üniversitedeydim, arkadaşımın sevgilisinden hoşlanıyordum. Siz iki gün sonra ayrılırdınız, Tuna da hayatımızdan çıkardı ve ben de unuturdum. Böyle düşünüyordum." Melisa'yla aynı okulda değildik ama sık sık görüşürdük ve Tuna'yı da onunla ben tanıştırmıştım. Belki, bir ihtimal benden önce görüp hoşlanabileceğini aklımın bir köşesinde bulundursam da görünüşe bakılırsa öyle habersiz bir durum yoktu. Arkadaşının sevgilisinden hoşlandığını kendi ağzıyla itiraf ediyordu. "Ama öyle olmadı. Senin gibi birinin hiç öyle bir çılgınlık yapıp daha üçüncü sınıfa geçtiğin yaz evleneceğini beklemedim mesela. Bu kadar ciddi olduğunuzu bilmiyordum."
"Bizi yan yana gördüğünde ne kadar ciddi olduğumuzu anlaman gerekirdi. Anlamak istememiş olabilir misin?"
"Neden kendime böyle işkence edeyim? Her neyse." Saçlarını geriye atıp devam etti. "Ama evleneceğinizi duyduğunda yemin ederim kendi içimde bitirdim her şeyi. Sana değer veriyordum, eğer Tuna seninle olmak istiyorsa bunu kabullenmekten başka şansım da yoktu İklim. Ve kabullendim de. Nişanında da, düğününde de yanında olurken samimiydim. İlk kalp kırıklığımı bu şekilde yaşamayı ben de istemezdim ama elimde değildi bir kere. Sen şu anda Tuna'yı sevmekten vazgeçebilir misin mesela? Bıçakla keser gibi kesebilir misin hislerini?" Cevap vermedim. Bu sorunun cevabı bende belliydi. "Ben de yapamadım işte. Ama siz evlendikten sonra ona hiçbir zaman yan gözle bakmadım. Sana yemin ederim. Bir gün ayrılsa da bana gelse diye bile geçirmedim aklımdan. Bir kere bile düşünmedim bunu."
"Ama yaptın!" diye bağırdım. Sesimin gereğinden fazla çıktığını fark edince de kendimi ayarlayarak, "Ya, biz boşanalı iki haftayı doldurur doldurmaz soluğu onun yanında aldın," diye tamamladım. "Yaptıkların ve şimdi söylediklerin çelişiyor Melisa. Ve ben sana inanmıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
USLANMAZ | Yarı Texting
Ficção GeralBoşandıktan sonra popüler bir arkadaş bulma sitesinde yeniden karşılaşan bir çiftin zaman zaman eğlenceli, zaman zaman da acı anılarına şahitlik edeceğiniz bir hikaye. ... İklim Acar'ın planlı, programlı hayatında yaptığı tek çılgınlık okulunu bitir...