31. Bölüm

32.6K 1.8K 285
                                    




Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.

--


Telefon kulağıma yapışmış bir şekilde Selen'in açmasını beklerken çoktan ayaklanmış, bahçede dört dönüyordum. Bir yandan hemen açmasını ve ne söyleyecekse söylemesini istiyorken, bir yandan da bunu kaldırabileceğimden emin olmadığım için hiçbir şey bilmemeyi tercih ediyordum. Ama önünde sonunda öğrenecektim ve ne kadar çabuk olursa kendimi o kadar erken hazırlayabilirdim. Tırnaklarımı yerken sıkıntılı nefesimi üfledim. Birlikteler miydi acaba? Tuna en son görüşmemizden sonra bana inat olsun diye ona mı gitmişti yoksa? Sırf canımı acıtmak için gözümün içine baka baka Melisa ile sevgili olur muydu ki? Eskiden bu sorunun cevabı çok netken neden şimdi emin olamıyordum? İhtimali bile canımı deli gibi yakarken eğer gerçekse bununla nasıl baş edecektim? Yok yok, kaldıramazdım. Bu kadarını ben bile kaldıramazdım. Tanımadığım herhangi biri olurdu ama Melisa olmazdı. O kızın hakkımdaki düşüncelerinden sonra o olmazdı.

"İklim?"

Kendi kendimi yemeye devam edip ihtimalleri kafamda tartarken Selen telefonunu nihayet açmıştı.

"Ne diyeceksin?" diye sordum sabırsızlıkla.

"Sakin olacağına söz ver."

"Veremem Selen!" İçimdeki sabırsızlık sesime yansırken kendime hakim olmam beklenemezdi. "Söyle çabuk."

"Dün gece dayanamayıp Melisa'nın yanına gittim. Kafede konuştuklarımız beni hayal kırıklığına uğratmıştı, tahmin edersin."

"Eee?"

"Onunla her zamanki anlayışlı tavrımla konuştum ve beklemediğim bir şey öğrendim."

"Ne öğrendin? Çatlatma insanı."

"Başından beri Tuna'ya aşık olduğunu."

Duyduğum şeyi doğru algıladığıma emin değildim. Muhtemelen zihnimin bana bir oyunuydu ve ben en kötüsüne kendimi hazırlamışken kulaklarım da benimle dalga geçiyordu.

"Ne?" diye sorsam da sesim o kadar cılızdı ki, ben bile kendimi zor duymuştum.

"Siz evlenmeden hatta nişanlanmadan önceden beri onu sevdiğini ama ikinizin birbirinizi ne kadar çok sevdiğinizi gördüğü için aşkını kalbine gömdüğünü söyledi."

"Bir dakika ben..." Alnıma dökülen saçlarımı geriye itip derin bir nefes aldım. "Ben anlamıyorum şu an seni." Bir nefes daha aldım. "Doğru mu tüm bunlar?"

"Doğru söylediğine eminim bu sefer." Bir süre sessizlik oldu aramızda. "Sizin mutlu olmanızla bir sorunu olmadığını ama artık ayrıldığınız için Tuna'ya yaklaşmaktan çekinmeyeceğini de söyledi."

Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Çocukluğumun, ergenliğimin beraber geçtiği kadının her geçen gün yeni bir yüzünü öğreniyordum. Ve hangi birine şaşırıp öfkeleneceğimi artık seçemiyordum. Onu arkadaş diye yanımda dolaştırdığım günlere lanet ediyordum sadece. Sevdiğim, hayatımı adadığım adama nasıl aşık olabilirdi, nasıl? Nişanımızda yanımda dururken, kına gecemde benimle birlikte oynarken, düğünümüzde en önde oturup herkesle birlikte alkış tutarken içten içe yanımdaki adama beslediği kirli hisleri böyle mi perdelemişti? Ya o her zaman bizim yanımızdaydı, her lanet günde. Ben Tuna ile aramızda geçen tartışmayı anlatırken de onun bana yaptığı sürprizleri anlatırken de. Nasıl bunca sene her şeyi saklayıp ikiyüzlülük yapıyordu? Delirmeme şu kadarcık kalmıştı. Kendimi yakıp kül etmeme gerçekten çok fazla bir şey kalmamıştı.

USLANMAZ | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin