"Duydu mu sence?" diye sordu Nazlı, bakışlarını kapıdan tekrar bana çevirirken. Kafamı sallamakla yetindim. Ağzımı peçeteyle silip kalan tostu paketine geri koymuştum. İştahım kaçmıştı. "Yıkıldı desene.""Kötü hissettiği belliydi ama fazla üzerinde duracağını sanmam." Böyle söylüyordum ama kendimi kandırıyor da olabilirdim.
"Sen adamı reddettikten sonra eski kocanla bir şeyler yaşıyorsun ve o da bunu duyuyor. Eminim durmaz İklim."
"Bilmiyorum ya, kendim yetmedi bir de onu mu düşüneceğim?"
"Sen tabii ki öncelikle kendini düşün ama aynı hatayı tekrarlama. Yeniden Tuna'ya dönersen yine aynı sebeplerden aranız açılacak. Bu sefer daha çok yıpranacaksın. Lütfen karar verirken bunları da hesaba kat."
"Bizim birbirimize döndüğümüz yok Nazlı. O anlık bir şeydi ve sonrasında geri dönüşü olmadığını tekrar konuştuk zaten."
"En azından hala kararlarının arkasındasın." Oturduğu yerden kalktı. "Ben artık gideyim, sen de bugün Arslan Bey'in gözüne fazla gözükme bence. Adam dağıldı zaten."
Ayağa kalkıp ona sarılırken iç çektim. "Gözükeceğim mecbur, birlikte işimiz var." Hem kaçmak da bir yere kadardı.
"İyi şanslar." Nazlı giderken el sallıyordu. Gülümseyerek ben de aynı şekilde karşılık verdim. O çıktıktan sonra telefonumu elime aldığımda Görkemli'den mesaj geldiğini gördüm.
Görkemli: Dün yoktum, özledin mi yine?
Alem çocuktu doğrusu. Olmadık zamanlarda birden belirip tüm havayı değiştiriyordu. Sataşmaya karar verdim.
Bir mevsim: Dur Görkemli, zaten ortalık karışık. Bir de sen karıştırma.
Görkemli: Mevzu mu var, hayırdır?
Bir mevsim: Şaka yapıyordum. Günaydın.
Her şeyi de anlatacak değildim herhalde. Bir gün tanışırsak karşısında utanmak istemezdim. Bir dakika, ne tanışması? Bu düşünce de birden gelivermişti öylesine. İyice cıvataları bozmuştum ben.
Görkemli: Heyecanlanmıştım. Günaydın.
Bir mevsim: Ne yapıyorsun?
Görkemli: Manzaraya karşı ayaklarımı uzattım, kitap okuyorum.
Bir mevsim: Yaşıyorsun bu hayatı.
Görkemli: E, herhalde.
Görkemli: Sen çalışıyor musun?
Bir mevsim: Henüz başlamadım ama bugün işim çok.
Görkemli: Kolay gelsin, tutmayayım seni. İyi çalışmalar, Bahar.
Bir mevsim: Anlaşılan bana Bahar demeye karar verdin?
Kulağa hoş gelen bir isimdi ama yalandı. Kendimi rahatsız hissetsem de bunun arkasına sığındım.
Görkemli: Adını söyleyeceğin yok nasılsa.
Bir mevsim: Sen de söylemiyorsun.
Görkemli: Sen söylemediğin için söylemiyorum.
Bir mevsim: Ha, inada bindirdik yani? Peki, öyle olsun bakalım.
Görkemli: İnat değil de bana güvenmediğin için ben de temkinli davranıyorum.
Bir mevsim: Seni tanımıyorum bile.
Görkemli: Psikopat biri değilim. Adını öğrensem seni bulup rahatsız da etmem.
Bir mevsim: Öyle olduğunu düşünmedim zaten.
Görkemli: O zaman?
Bir mevsim: Önemli birinin asistanıyım ve böyle sitelerde dolaştığım ortaya çıkarsa hiç hoş olmaz.
Kısmen doğruydu aslında. Büyük bir şirkette İnsan Kaynakları Müdürü'ydüm ve sevgili bulma sitesinde tanımadığım biriyle flört ettiğim duyulamazdı. Flört etmiyordum aslında ama insanlar öyle bakmayacaktı.
Görkemli: Ben de önemli biriydim, en azından kendi içimizde.
Kafam karışmıştı. Ama söylediği son cümleye bakılırsa ciddiliğinden emin değildim.
Bir mevsim: Şimdi değil misin?
Görkemli: Pek değilim sanırım.
Bir mevsim: O nasıl oluyor?
Görkemli: Önemli bir konumda çalışıyordum ama işimden ayrıldım.
Bu bayağı tanıdıktı. Erkeklerin kafası böyle mi işliyordu? Eşten ayrıl, ardından işten ayrıl. Radikal kararları hep aynı dönem veriyorlardı.
Bir mevsim: Önemli kararlar vermişsin bu aralar.
Görkemli: Öyle oldu.
Bir mevsim: Neden ayrıldın peki?
Görkemli: İnsan sevdiği işi yapmalı. Kurumsal hayat beni boğuyordu kısacası.
Bir mevsim: Kurumsal hayatın böyle cilveleri var işte.
Görkemli: Daha önce işini sevdiğini söylemiştin. Kurumsal hayatı da seviyor olmalısın.
Öğrenci olduğunu unutma kızım İklim.
Bir mevsim: Sadece yazları çalıştığım ve bana şimdilik lüks geldiği için seviyorum ama mezun olduktan sonra yıllarca çalışmak zorunda kalınca ben de sıkılabilirim.
Görkemli: Umarım her zaman severek yapmaya devam edersin çünkü aksi takdirde çekilmiyor.
Bir mevsim: Sen tam olarak ne iş yapıyordun?
Söyler miydi acaba? Ben söylemiştim sonuçta. Yala da olsa.
Görkemli: Bankacıydım.
Elimdeki küçük ekrana gözlerim büyüyerek baktım. Yanlış görmüyordum değil mi? Bankacı olduğunu söylemişti. O da eşinden boşanmıştı ve o da bankacıydı. Lütfen diye geçirdim içimden. Lütfen aklıma gelen şey başıma gelmesin. Parmaklarım isteğim dışı titremeye başladığında cevabından korktuğum soruyu sordum.
Bir mevsim: Hangi pozisyondaydın?
Bir mevsim: Önemli biri olduğuna göre genel müdürlükte falan mı çalışıyordun?
Pat diye sormuş gibi olmamak için lafı uzatıyordum. Lütfen son soruma evet diye cevap ver, lütfen.
Görkemli: Hayır, o kadar yükselemeden ayrıldım zaten.
Görkemli: Levent'te bir şubede müdür yardımcısıydım.
Ve başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Bu Tuna'ydı. Bu kadar tesadüfün başka açıklaması olamazdı.
—
Bölüm ithafı; oylarını esirgemeyen @tuba61'e gidiyor. Teşekkür ederim, güzel okuyucu. 💕
AN İTİBARİYLE ASIL KURGUYA GİRİŞ YAPMIŞ BULUNUYORUZ. Bu bölüme kadar karakterler hakkında fikir sahibi olduk ve kurguyu rayına oturttuk. Bu saatten sonra her şey rayından çıksın mı öyleyse? 🙆🏻♀️ Sınır koymak değil, hiç de sevmiyorum zaten o olayı ama eğer tatmin edici oy ve artık farklı kişilerden yorumlar gelirse diğer bölümü şu an bile koyabilirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
USLANMAZ | Yarı Texting
Fiksi UmumBoşandıktan sonra popüler bir arkadaş bulma sitesinde yeniden karşılaşan bir çiftin zaman zaman eğlenceli, zaman zaman da acı anılarına şahitlik edeceğiniz bir hikaye. ... İklim Acar'ın planlı, programlı hayatında yaptığı tek çılgınlık okulunu bitir...