Fark ettiğim ayrıntıyla birlikte çivilenmiş gibi olduğum yerde çakılı kalmış, geriye oturamamıştım bile. Bu nasıl olabilirdi? Eğer gözlerimde bir bozukluk yoksa gördüğüm şeyden oldukça emindim ve ilk kez emin olmamayı diledim. Kaan, kardeşi bildiği en yakın arkadaşının karısına mı aşıktı yani? Bu soruyu kendi içimde sorarken bile kabullenemiyordum gerçekliğini. Yok canım, muhtemelen öyle denk gelmişti ve ben o gizemli kadını aradığım için kafamdan uyduruyordum bir şeyler işte. Yoksa Kaan, Selen'e aşık olacaktı ha? İnanılır gibi değildi. Kardeşinin aşık olup evlendiği kadına...
Gördüklerimi inkar etmeye çalışsam da parçalar birleşince tahminimin korkunç bir şekilde doğru olduğuna emindim. O gizemli, acımasız ve zevksiz kadın Selen'di demek. Kim olduğunu bilmeden önce hakkında böyle düşünmüştüm ama şimdi onların sadece bir önyargı olduğunu anlıyordum. Acımasız ve zevksiz olabilmesi için önce Kaan'ın aşkından haberi olması gerekiyordu ama bildiğim kadarıyla Selen'in dünyadan haberi yoktu. Bunu da başta bize söyleyen kendisiydi ve Kaan'ın sarhoşken ağzından kaçırdığını söylemişti. O anı deli gibi merak etsem de bunu henüz öğrenemeyeceğimi biliyordum. Kaan, içtiği bir gece yanında Selen'in olduğunu unutup dökülmüş olmalıydı. Şu anda o geceyi hatırlayıp hatırlamadığını bile bilmiyordum. Ah Kaan, sen neler yaşıyorsun böyle?
Selen yerine otururken, Kaan'ın yüzüne çarpan saçlarının bıraktığı etkiden de habersizdi. Bunu da yine sadece benim fark etmiş olmamı diledim. Diğerlerinin de görüp görmediğine emin olmamakla birlikte, heykel gibi ayakta dikilmeyi bırakıp boğazımı temizledim ve "Arkadaşın gelene kadar bizimle otursana," diye teklifte bulundum Kaan'a. Benim transtan çıkmamın ardından o da transtan çıkabilmişti bu sayede.
Kafasını sallayıp yan masadan bir sandalye çekerek benim yanıma oturdu ve o dakikadan itibaren bir daha Selen'in olduğu tarafa bakmadı. Yanlışlıkla da olsa gözü gözüne değer diye korkuyor olmalıydı. O anda ona iyi gelecek bir şeyler yapmayı o kadar isterdim ki... Ama tek yapabildiğim konu açmak ve sadece bizim hissettiğimiz elektriği biraz olsun dağıtmaktı.
Uzatmalı kahvaltımızın ardından artık kalkmamız gerektiğine karar vererek ayaklandığımızda ilerideki masada kız arkadaşıyla oturan Kaan, arkadaşından izin isteyip yanımıza geldi.
"Kalkıyor musunuz?"
"Evet," diye cevapladı Selen. "Sabahtan beri buradayız. Kovulmadan gitsek iyi olacak."
"Semih'ler de denizde."
"Biz ekince onlar da erteledikleri balayılarına çıktılar." Selen'in bu söylediğine Kaan sırıtırken Merve ve Nazlı hesabı hallediyorlardı.
"İklim, seninle biraz konuşabilir miyiz?"
Kaan'ın sorusu ikimizi de şaşırtmıştı. "Tamam, konuşalım."
"Selen, kusura bakmayın sizi beş dakika bekletebilirim," dediğinde elini sırtıma yerleştirmiş beni çıkışa yönlendiriyordu.
"Sorun değil, keyfinize bakın."
Kafeden dışarı çıktığımızda kaldırımda uygun bir yere geçip durduk.
"Hayırdır, konu ne?"
"Seni merak ettim," dedi. "Geçen biraz kafan karışık gibiydi. Şimdi iyi görünüyorsun ama gerçekten iyi misin?"
Bir an onu anladığımı fark etmiş de bana kendisiyle ilgili bir şey söyleyecek zannetmiştim ama görünüşe göre hiçbir şeyin farkında değildi. Bunun rahatlığıyla gülümsedim. Gülümsedim çünkü henüz kendi içimde kabullenemediğim bu gerçeği, bu hikayenin baş kahramanıyla konuşacak cesaretim yoktu. Onu dinleyebilirdim, onu anlayabilirdim ama sanki bu sırrını bilmem beni büyük bir günaha ortak edecekti. İşte buna hazır değildim. Her duyduğum şey Semih'e ihanet etmem demekti ve yıllarca bununla nasıl yaşadığını deli gibi merak ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
USLANMAZ | Yarı Texting
Ficção GeralBoşandıktan sonra popüler bir arkadaş bulma sitesinde yeniden karşılaşan bir çiftin zaman zaman eğlenceli, zaman zaman da acı anılarına şahitlik edeceğiniz bir hikaye. ... İklim Acar'ın planlı, programlı hayatında yaptığı tek çılgınlık okulunu bitir...