Seninle konuşmaya ihtiyacım var.
Ondan hiçbir şey saklamayayım, yanına yalansız gideyim diye benim için çok zor olan bir şeyi itiraf ediyordum ve bunun üstüne bana bağırıp çağırıp, söylediklerimi de kafasına göre yorumlayarak çekip gidiyordu. Günlerce ona ulaşamadığım gibi kendisine ulaşabileceğim herhangi bir yol da bırakmıyordu ama tam beş gün sonra sesi soluğu çıktığında başka bir kadınla konuşmaya ihtiyacı oluyordu. İklim'iyle değil, yüzünü bile görmediği başka bir kadınla. Ya o kadın da ben olmasaydım? Şu an bu aptal mesajı okuyan başka biri olsaydı? Bu kadar kolay mıydı her şey? Eski karınla kavga et, her şey yeniden başlamadan bitsin ve birkaç gün sonra soluğu başka bir kadında al. Onunla konuşarak rahatlayabileceğini düşün. Nerede, nasıl, kiminle diye merak ederken mesaj attığı için iyi olduğuna bile tam sevinemiyordum bu yüzden.
Bir yandan o kişi de bendim ve gittiği tüm yolların bir şekilde bana çıkıyor olması içimde hala saklı tuttuğum o umudu söndürmüyordu. Nihayetinde Bahar olduğumu da söyleyecektim ve bana öfkeliyken bile yine bana geldiğini öğrendiğinde yaşayacağı şeyden o sorumluydu.
Bahar: Sen iyi misin?
Madem o bu yolu seçmişti, ben de onu yumuşatıp İklim'le konuşmaya ikna ettiğimde her şeyi söyleyecektim. Ya daha çok kızacaktı ya da şu anki kadar kızgın olmayacaktı. Bu işin sonunda her şey ortaya dökülecekti ve dananın kuyruğu asıl o zaman kopacaktı. Çünkü kendisinin de bana vermesi gereken bir hesabı vardı.
"Kimmiş?" diye soran Nazlı'ydı. Yemek masasına baktığımda üçünün de benden bir cevap beklediğini gördüm.
"Tuna."
"Tuna mı?" Babam olabildiğince şaşkınken Nazlı'da hiçbir mimik oynamamış, Kaan da yemeğine devam etmeyi tercih etmişti.
"Evet," diyerek telefonu şarjdan çıkardım ve yanıma alarak masaya oturdum.
"Eee?"
"Ne eee?" dedim çatalımı elime alırken.
"Çok sakinsin demek istiyor," diye tercüme etti Kaan babamı.
"Çünkü fake hesabıma mesaj attı," diye dürüst oldum.
"O ne öyle?"
"Şöyle babacığım," derken çatalı bırakıp ellerimi çenemin altında birleştirdim ve bu durumu bilen tek kişi Nazlı'dan hariç karşımdaki iki adama baktım sırayla. "Başka isimle sahte bir hesabım vardı ve Tuna'yla bir süre oradan mesajlaşmıştık."
"Onu mu deniyordun?" diye sordu Kaan. "Sana yakıştıramadım."
"Fikrini belirttiğin için teşekkür ederim ama sormadım. Ve hayır, denemiyordum ama bir nevi tesadüf diyebiliriz."
"İyice kafam karıştı," dedi babam.
"Haklısın baba ama bu konu bu masadan çıkmasın lütfen. Sizinle bir sırrımı paylaşıyorum ve ben Tuna'ya söylemeden önce başkasından duymasını istemiyorum." Kafalarını salladılar. "Her neyse. Ben konuştuğum kişinin Tuna olduğunu anladım ama o henüz beni bilmiyor. Beni Bahar diye biri zannederek konuşuyor. Şimdi de Bahar hesabıma mesaj attı."
Kaan bir yudum su içerek nefeslendi. Babamsa hala anlamaya çalışıyordu. Nazlı'ya da kaçamak bir bakış attığımda önündeki peçetelerle oynadığını gördüm.
"Ve sen de kazdığın kuyuya mı düştün?" diye sordu Kaan. "Sonuçta sana değil, başkasına yazmakmış amacı."
"Güzel bağladın zeki çocuk." Kendini beğenmiş bir şekilde kabardı hindi gibi. "Ama henüz kuyuya kim düştü, onu göreceğiz. Ben mi?" diye sorarken iki elimle de kendimi gösterdim. "Yoksa o mu?" İşaret parmağım masadaki telefona yönelmişti. Ve mesaj geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
USLANMAZ | Yarı Texting
General FictionBoşandıktan sonra popüler bir arkadaş bulma sitesinde yeniden karşılaşan bir çiftin zaman zaman eğlenceli, zaman zaman da acı anılarına şahitlik edeceğiniz bir hikaye. ... İklim Acar'ın planlı, programlı hayatında yaptığı tek çılgınlık okulunu bitir...