27. Bölüm

37.4K 1.6K 372
                                    


Arslan'ın odasından çıktığımda çalışıyor gibi görünen ama aslında sadece beni izleyip aralarında dedikodu yapan insanların bakışları altında lavaboya gittim. Kimsenin ne düşündüğü şu an umurumda değildi. Zaten buradan gidecektim ve bir daha hiçbirini görmeyecektim. Bu yüzden kendi hayatı olmayan insanların neler konuştuğunu takacak değildim. Zaten şu an en son derdim de buydu.

Elimi yüzümü yıkadıktan sonra lavabodan çıkıp su almak için bizim kattaki mutfağa yöneldim. Gelmişken çok sevdiğim kupamı da alırdım, nasılsa bir daha buraya getirmeme gerek kalmayacaktı. Mutfağın kapısına geldiğimde içeriden gelen sesler arasında adımın geçtiğini duyunca yerimden kıpırdamayıp dinlemeye başladım.

"Arslan Bey'i hiç bu kadar sinirli görmemiştim."

"Sence ne var bunların arasında?"

"Ne olduğunu bilmem ama aralarındaki elektrik beni bile çarptı valla," diyen kız kıkırdadı.

"İklim Hanım kocasından bu yüzden mi boşandı yoksa?"

Sessizlik. "Olabilir valla kız, neden olmasın? Bir tarafta Arslan Bey gibi bir imparator, diğer tarafta sıradan bir erkek. Kim yıkmaz ki böylesi için yuvasını?"

"Sıradan mı?" Alayla güldü bu soruyu soran. Ah, senin kim olduğunu öğrensem o sesindeki imayı yedirirdim ama. "Sen eski kocasını görmedin herhalde. Değil Arslan Bey, Brad Pitt gelse bırakmam yakasını ben o adamın."

"O kadar diyorsun?"

"Aynen, o kadar. Geçen gün ofisi bastı bu adam. Yakından da gördüm ben. O gözlerden boşanılır mı be?"

"Instagram hesabı varsa açsana."

"Dur, İklim Hanım'dan buluruz şimdi." Kıkırdadılar.

"Arslan'ı öğrendi de ondan mı bastı ki ofisi?"

O sırada yeni bir ses karıştı araya. "Dün de yakışıklı bir adam gelmiş İklim'i görmeye. Bu üçü arasında bir fırıldak dönüyor ama yakında çıkar kokusu."

"Aman ne çıkacak? İklim nemrudu ser verir, sır vermez."

"Ortaya dökülüyor ama işte böyle bir bir."

"Hah, buldum adamın hesabını." Birkaç saniye sessizlik oldu. "Tuna'ymış adı. Kendi gibi adı da yakışıklı."

"Of anam of, gözlere bak. Dur takip edeyim."

"Ben de edeyim, boşanmış sonuçta."

Buraya kadardı. Daha fazla saklanamayacaktım. Olabildiğince gürültülü bir şekilde adımlayarak mutfağa girdim ve elindeki telefonu saklamaya çalışıp dudaklarını ısıran kızın gözlerinin içine bakarak üstüne yürüdüm. Tehlikeli bir gülümsemeyle elindeki telefonu çekip aldım ve ekrana baktım.

"Hım." Tekrar kızın gözlerine diktim gözlerimi. Bu arada diğerleri de nasibini alıyordu. "Başkalarının hayatını  kendi hayatınızın önüne koyduğunuz sürece asla onun gibi bir erkekle tanışamayacak ve sadece böyle uzaktan fotoğraflarına bakıp iç geçireceksiniz." Telefonu göğsüne çarpıp, "Al," dedim. "Biraz daha bak, belki rüyanda görürsün." Onlara arkamı dönüp raftan bardağımı aldım ve dolaptan çıkardığım soğuk suyu da diğer kızın eline tutuşturup alayla gülerek çıktım mutfaktan. Eşiği geçtiğim anda yüzümdeki gülümseme ortadan kayboldu. Ofise geçip çantamı aldım ve şirketten ayrıldım.

Yol boyunca kafam sürekli bu hafta olanlarla meşguldü. Ne kadar düşünürsem düşüneyim aklımı toparlayamıyordum ve bu durumda düşünmenin bana iyi geleceğinden de artık emin değildim. Sürekli kendimi bir şeyler hakkında suçlu hissetmekten yorulmuştum. Belki de sadece boşverip dinlenmeye ihtiyacım vardı. Boşandıktan sonra aldığım kararların arkasında güçlükle durup yeni bir ilişkiye göz kırpmasaydım tüm bunları yaşamıyor olabilirdim. Ama o zaman da Tuna'yla sanki hiçbir şey olmamış gibi birlikte olmaya devam etmekten korkuyordum ve bu da yaşamak istediğim bir şey değildi. Aramızdaki resmi bağlılık bittikten sonra kalben bağlı olsak da sevgili gibi takılmamız çok saçma olurdu. Tüm bunların sonucunda da mantıklı olan tek bir şey vardı ki; yalnız kalmaya devam etmek. Asla bırakmam dediğim işimden de bu yüzden ayrılmıştım. Selim Bey düşünmem için zaman vermişti ama iki gün sonra da aynı şekilde düşüneceğimden emindim. Pazartesi günü o şirkete gitmeyecektim.

USLANMAZ | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin