Arabayı bir tepenin üstünde, boğazı gören bir noktada durdurduğunda bakışlarını bana çevirdi.
"İnsanların olmadığı bir yerde konuşmak istedim. Ama rahatsızsan bir kafeye de oturabiliriz?"
Aramızdaki tuhaf gerilimin benden kaynaklandığını biliyordum. Ondan rahatsız olabileceğim bir durum yoktu. Sadece, Tuna bu görüşmeyi bilse bana olan güveni giderek azalırdı ve ona derdimi asla anlatamazdım. Öte yandan Arslan'la konuşmamız gereken şeyler de vardı ve burası kimsenin görmemesi açısından iyi bir yerdi.
"Yok hayır," dedim kemerimi çözerken. "Burası iyi." Kafasını sallayarak benden önce inip arabanın kaputuna yaslandığında ben de kapımı örterek yanına gittim. Karşımızda harika bir manzara vardı.
"O gün," diye başladı Arslan. "Terastaki son konuşmamızda yani." Kafasını bir anlığına bana çevirerek hangi gün olduğunu açıklama gereği duyduktan sonra yeniden manzaraya döndü. "Sana biraz haksızlık etmiş olabilirim," dediğinde hayretler içinde kaldım. Ortada bir haksızlık varsa o da benim ona yaptığımdı. O bana haksızlık yapmamıştı ki.
"İçimi rahatlatmak için mi böyle söylüyorsun?" diye sordum. "Çünkü bana haksızlık etmediğini ikimiz de biliyoruz."
Ellerini cebine sokup, "Hislerinde yanılman senin hatan değildi," diye devam etti. "Sanki beni kandırmışsın gibi davrandım. Daha doğrusu öyle davrandığımı da sonradan fark ettim ama konuşamadık seninle bir türlü."
Yaslandığım yerden doğrulurken, "Hayır," dedim. "Öyle davranmadın. Sadece benim fark ettiğim gerçek seni hayal kırıklığına uğrattı. Ona da çok doğal bir tepki verdin. Ki, az bile tepki gösterdin bence."
Çenesi hafif bir gülüşle kasılırken bakışlarını kısa bir anlığına yere indirip bana çevirdi sonra. "Daha fazla mı tepki göstermemi istiyorsun, anlayamadım şu an?"
İster istemez ben de gülümsedim. "Gösterirsen verecek cevabım yok, haklısın ama..." İç çekerek arabaya yaslandım tekrar. "Neyse, ben saçmalamadan önce sen söyleyeceğini söyle."
"O gün beni üzen asıl şey ayrılmak istemen değildi. Tabii ki ona da üzüldüm ama yapamayacağını bildiğin halde zorla benimle devam etsen ve bunu geç olduğunda fark eden ben olsaydım daha can yakıcı olurdu her şey. Senin de dediğin gibi erkenden bitirmek en doğru şeydi sanırım. O an bunu göremediğim için üzgünüm İklim." Ellerini cebinden çıkarıp yaslandığı arabaya dayarken başını gökyüzüne kaldırıp derin bir nefes aldı. "Bir kadını yanımda zorla tutacak bir adam değilim. Tepkim ayrılmak istemene değildi yani."
"Biliyorum," diye araya girdim. "Altını çizerek söylemene gerek yok çünkü seni tanıyorum. Sen kendinden önce değer verdiklerini düşünürsün. Ama ben bencillik ettim. Bunu hak etmemiştin."
"Bencillik ettiğini düşünmüyorum, sadece karışıktın. Bilerek kimsenin kalbini kıracak bir kadın değilsin sen de."
"Hakkımda böyle mi düşünüyorsun gerçekten?"
"Düşünmediğim bir şeyi söylediğimi ne zaman gördün?" Biraz olsun rahatlatmıştı bu düşüncesi beni. "Ben, bir an olsun bana bir şeyler hissettiğini sandım ve sonra da hislerinin altının boş olmasına dayanamadım İklim." Vicdan azabım giderek kendini belli ederken başımı öne eğerek dinlemeye devam ettim. "Elbette beni birden sevmeni, bana aşık olmanı beklemedim ve olmadığını da biliyordum ama adına ister tutku de, ister başka bir şey, en azından yanında olmamı istediğin tek adam olduğumu sanıyordum. Çünkü sen böyle düşünmemi sağladın. Ha, sakın yanlış anlama şu an seni suçlamıyorum. Açıkça ne hissettiğimi bilmeni istiyorum. Aramızda konuşulmadık hiçbir şey kalmasın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
USLANMAZ | Yarı Texting
General FictionBoşandıktan sonra popüler bir arkadaş bulma sitesinde yeniden karşılaşan bir çiftin zaman zaman eğlenceli, zaman zaman da acı anılarına şahitlik edeceğiniz bir hikaye. ... İklim Acar'ın planlı, programlı hayatında yaptığı tek çılgınlık okulunu bitir...