71. Bölüm

30.7K 2K 494
                                    


Bölüm Şarkısı: Selami Şahin & Burcu Güneş - Ben Bir Tek Kadın / Adam Sevdim 



Bahsettiği zamanı beklemeye onun da niyeti yoktu anlaşılan. Benden bir cevap bekliyordu ve onu da şimdi bekliyordu. İstediği cevabı ona verecektim. Verecektim ama önce söyleyeceklerimi kafamda toparlamam gerekiyordu. Neresinden tutarsam tutayım toparlanamayacak bir mevzuydu gerçi.

"Ben aşık olmadığım hiçbir kadını öpmem," diyebilen bir adamın karşısına geçip de "Ben aşık olmadığım bir adamı öptüm," diyebilir miydim? "Üstelik o beni değil, ben onu öptüm." Ve bu adam, boş bir evde bizi baş başa, sarılırken gördüğü bir adamdı. O gün bile aklını kaybetmiş gibiydi. Şimdi anlayışla yaklaşmasını nasıl bekleyebilirdim?

"Hala seni bekliyorum." Ellerini cebine sokmuş, tam önümde dikiliyordu.

"Konuşalım," derken sesimin titremeden çıkması için epey çaba sarf etmiştim. "Ama burada değil, burada olmaz." Üzerimdeki mutfak önlüğünün ipini çözüp masaya bıraktım. "İçeride ailelerimiz varken olmaz."

"Tamam." Kısa bir anlığına kapattığı gözlerinden ve büyüyen burun deliklerinden anladığım kadarıyla zor sabrediyordu. "Yalnız kalacağımız bir yere gidelim, orada konuşalım." Kafamı sallayarak mutfaktan çıktığımda hala söze nasıl gireceğimi düşünüyordum.

Önce Bahar meselesini söylesem ve ona, neden o siteye olduğunu sorsam; daha sonra da Arslan meselesini söylesem vereceği tepkinin şiddetini azaltır mıydı acaba? Kesinlikle hayır. Üstelik öyle bir siteye olmasının üstünü kolayca kapatırdı böylece. Daha çok tepki vereceği bir şey duyunca diğeri önemsiz kalırdı ve kendi de işin içinden kolayca sıyrılabilirdi. 'Görkemli' meselesinden kolayca sıyrılmasına izin vermeyecektim. İkisi de farklı konulardı ama nasıl ki ben hatalıysam, o da bu konuda hatalıydı. Ben kendimi mahcup hissediyorsam, o da hissetmeliydi. Onun duyacağı açıklama kadar, benim de bir açıklama duymaya ihtiyacım vardı. Sonuçta her şeyin sebebi onun attığı bu adım olmamış mıydı bir yerde? O yüzden onu karıştırmadan önce Arslan'la aramızda geçenleri söyleyecektim. Üstelik bu kadar yaklaşmışken, bir daha bu cesareti bulamamaktan korkuyordum. Eğer şans eseri az önce beni duymasaydı biraz daha bekleteceğim bu meseleyi hiç söyleyememekten korkuyordum. Sadece benim bildiğim bir mesele de değildi. Nazlı, Özgür abi, Kaan, hepsi biliyordu. Benden önce başkasından duysa, söylemediğim için daha kötü olurdu her şey. Erteleyemezdim. Önüne başka bir konu koymadan, şimdi, direkt söyleyecektim.

"Üzerime bir şey alıp geliyorum," diyerek onu koridorda bırakıp yatak odama kaçtım. Dolabımdan kalın bir ceket seçerek üzerime aldıktan sonra aynanın karşısına geçtim. Düzgünce bir giriş yaparsam beni anlayışla karşılayabileceğini ummak istiyordum ama bu adamı da tanıyordum. Girişe değil, sonuca bakıyordu direkt. İnceldiği yerden kopacaktı artık. Derin birkaç nefes almaktı tek yapabildiğim. Ben de öyle yapıp yatak odasından çıktım.

Koridorda, ayaklanmış bir şekilde annemle babamları görünce şaşırmıştım. "Biz yürüyüşe çıkıyoruz kızım," dedi annem. "En az bir saat dönmeyiz."

Babamlar arkasından kapı tarafına geçerlerken kısa bir veda ettiler uzaktan. "Kahve de içmediniz," diyebildim, bakışlarımı Tuna'dan olabildiğince uzak durarak. Bizi yalnız bırakmak istedikleri belliydi. Kadın da neye uğradığını şaşırmış olmalıydı.

"Dışarıda oturmak istiyor canımız. Güzel bir kafe bulup otururuz yürüyüşten sonra." Gülümseyerek yanıma geldi ve sarıldı. "Belki buraya uğramadan eve geçeriz direkt. Şimdiden vedalaşalım."

USLANMAZ | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin