Ertesi gün haftanın son iş günüydü ve akşamına Tuna Bey'in Kaan mahkemesi kurulacaktı. Tüm günüm neredeyse bunu düşünerek, arada telefondan Kaan'a taktikler vererek geçmişti. Şimdi o delinin de sağı solu belli olmaz, Tuna'yı tam ikna ettik derken bir çuval inciri berbat ederdi. Etrafımda bir tane aklı başında adam yoktu resmen. Hem beni yoruyorlardı, hem de bir şey yaptığımda sanki dünyanın en saçma şeyini söylemişim gibi tepki veriyorlardı. Bu hikayede yanan ben olmuştum kısacası.
Çıkış vakti geldiğinde tuvalete uğrayıp makyajımı tazeledikten sonra odama dönüp eşyalarımı toparladım. Buradan direkt Kaan'a geçeceğimiz için eve uğrayacak ve yeniden hazırlanacak vaktim olmayacaktı. Evlerimiz birbirine yakındı ama geç kalıp da Tuna'nın benden önce ona gitme ihtimalini göze alamazdım. Çantamı da alıp ofistekilerle vedalaştıktan sonra kapanmak üzere olan asansöre son dakikada yetişip kendimi içeriye attım. Ben de bindikten sonra kapılar kapanmış, asansör aşağıya doğru hareket etmişti. Otopark katına indiğimde çantamın içinden anahtarlarımı bulup yaklaştığım arabanın kilidini açtım.
"İyi akşamlar."
Arslan'ın sesini biraz uzaktan duyduğumda dikkatimi sesin geldiği yöne vermiştim. O da benim ardımdan otoparka girmiş, kapının olduğu yönden yanıma geliyordu.
"İyi akşamlar," diye aynı şekilde karşılık verdim. Uzun zamandır gerekmedikçe muhatap olmuyor, selamlaşıp geçiyorduk. Bu da o anlardan biriydi.
Birkaç adım sonra yanıma geldiğinde, "Daha önce kutlayamadım," dedi. Neyi kastettiğini anlamak için devam etmesini bekledim. "Yeni yılın kutlu olsun." Bunu kastettiğinde bir rahatlama gelmişti nedense. "Umarım daha iyi hissettiğin bir sene olur."
"Teşekkür ederim." Hafif gülümsedim. "Umarım senin için de mükemmel bir sene olur."
O da gülerek karşılık verirken çenesini kaşıdı. "Bakalım, sürprizlere açtım kapılarımı. Hayat bana bir sürpriz yaparsa seve seve kucaklarım."
Bunu çok içten bir şekilde söylediğine emin olduğum için rahatlamıştım. O iyiydi. Ona eskisi kadar kötü gelmiyordum. En azından gördüğüm kadarıyla öyleydi.
"Ben inanıyorum," dedim samimiyetle. "Yapacak."
Onaylarcasına kafasını sallarken başıyla sağ elimi işaret etti. "Tebrik ederim."
Onunla birlikte benim de bakışlarım elime inmişti. Tuna'nın yılbaşı gecesinde evlilik teklif ettiği yüzüğü başparmağımla okşarken, "Teşekkür ederim," dedim. Başka ne desem yersiz kaçacaktı. O yüzden ayağımla yerde daireler çizmeye başlarken sessiz kaldım.
"Ben seni tutmayayım o zaman, haftaya görüşürüz."
"Görüşürüz," dedim elim arabamın kapısına giderken. "Arya'ya da selam."
"Söylerim."
Onunla da vedalaştıktan sonra arabama binip, sevgilim ve onun şu sıra pek de haz etmediği arkadaşımla buluşmak için yola çıktım. Yoldayken Tuna'yı arayıp isterse onu almayı teklif etmiştim ama zaten dışarıda motoruyla olduğu için buna gerek olmadığını söylemişti. Motor kullanmayı seviyordu ve benim her seferinde yüreğim ağzıma geliyordu. Allah'a emanet edip düşünmemeye çalışıyordum ben de. Zaten dikkatli bir sürücüydü, aşırı hız da yapmıyordu, en azından yapıyorsa da ben bilmiyordum, bunun dışında müdahale edebileceğim bir şey yoktu.
Yol üstünde sevdiğim bir fırına uğrayıp üç tane sütlaç ve çikolatalı pasta aldıktan sonra devam ettim. Eve yaklaştığımda Kaan'ı arayıp onu yeniden tembihlemiş, sabahtan beri sürekli tembihat verdiğim için azar yemiş, sonra da suratına telefonu kapatarak devam etmiştim yoluma. Ağzından çıkan lafları kontrol edememesine güvenmediğim için umarım beni suçlamazdı çünkü o Kaan'dı. Normalde iyi bir kriz yöneticisi olduğumu düşünüyordum ama söz konusu bu iki deli olunca kendime bile güvenmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
USLANMAZ | Yarı Texting
Ficción GeneralBoşandıktan sonra popüler bir arkadaş bulma sitesinde yeniden karşılaşan bir çiftin zaman zaman eğlenceli, zaman zaman da acı anılarına şahitlik edeceğiniz bir hikaye. ... İklim Acar'ın planlı, programlı hayatında yaptığı tek çılgınlık okulunu bitir...