28. Bölüm

20.6K 1.6K 295
                                    

Turna Savcı dikkatleri üzerine çektikten sonra kayanın arkasından tepkilerini çözmeye çalıştı. Oldukça telaşlanmışlardı ve ellerinde ki silahları etrafa doğru yönlendirmiş, olayı çözmeye çalışıyormuş gibi halleri vardı. Önce eline bir taş aldı. Dikkatlerini başka bir yere çekmek için biraz ilerisinde olan kayanın iklim şatlarından dolayı parçalanmaya yüz tutmuş olduğunu gördü. Kendi kendine "Hadi başlayalım o zaman" diyerek elindeki taş ile çıkıntıya nişan aldı ve bingo tam isabet atmıştı. Çıkıntı kayadan ayrılarak yuvarlanmaya başladı. Adamların dikkatini çekmişti. Bir anda etrafı saran silahların korkunç sesiyle kayaya doğru çoktan nişan alınıp kurşunların boşaltıldığını görmüştü. Turna kendini çok şanslı hissediyordu. Çünkü bu tablet ilaçların operasyonunun başındaydı ve alındığında nasıl etkileri olduğunu biliyordu.

Böyle bir plan yapmasının sebebi de buydu. İlacı alan kişiler verilen komut dışında her şeye sağır olurdular ve mantıklı düşünemezlerdi. Kendileri dışında hareket eden her şey zihinlerini tetiklerdi ve düşman olarak algılamalarını sağlardı.

Turna çoktan ejderinin gün yüzüne çıkmasını sağlamıştı ve bunun etkisiyle dudaklarına yerleşen sinsi sırıtmasını bahşettikten sonra eğilip silahlarını almadan önce bıçağını beline yerleştirdi. Silahlarını aldıktan sonra dikkati dağılan adamların silah tutan ellerine nişan aldı. Bu yaptığı şeyler onun için oldukça kolaydı. Nişan aldığı hiçbir şey elinden kurtulmamıştı ve yine aynı şey olmuştu. Normalde acımadan öldürür ve devletin "Sağ kalacak" komutlarını umursamazdı. Ona göre bir vatan haininin, teröristin her haltı yiyip, o kadar yetim, öksüz bıraktıktan sonra devletin güvencesine alınarak ceza olarak sadece hapis cezası verilmesi tersti. Herkes hak ettiğini bulmalıydı ve onlar nasıl kendi askerine, siviline karşılık veriyorsa aynı şekilde verilmeliydi.

Bu olayda ise atlamaması gereken bir konu vardı.

Ki atlamamıştı da...


Onlar normal sivillerdi ve yaptıkları şeyleri devlet için yaptıklarını düşünüyorlardı. Bu yüzden içindeki ejderi çıkarmış olsa da sağ duyulu davranıp, olması gerekenden daha az zarar görmelerini sağlıyordu. İki silahı sayesinde karşısındaki kişilerin tepki göstermesine izin vermeden daha hızlı silah tutan ellerinden vurmuştu. Adamların ellerinden düşen silahların yanı sıra silah sesleri susmuş ve alanı adamların acılı sesleri doldurmuştu. Turna her ihtimale karşı silahları beline yerleştirip bıçağını belinden almıştı. Elinin içinde tutarak görünen tarafını ceketinin kolundan içeri soktu ve konuşmaya başladı.

"Kimsenin daha fazla zarar görmesini istemiyorum. Silahlarınızdan uzaklaşın ve sıralı bir şekilde yüz üstü yere uzanın. Ellerinizi başınızın üzerine koyun."

"Ahh ne saçmalıyorsun sen. Sonuna kadar savaşmayı bırakmayacağız. Kendini göster korkak. Vatanımıza zarar vermeye çalışan herkes ölümü tadacak. Biz bu ülkenin fedaileriyiz."

Turna'ya karşılık konuşan adam acıdan kısılan sesine rağmen tahminen yirmi beş olduğunu düşündü. Maskelerin altında kalan suretlerini göremiyordu ve yaş ortalamasını da tahminlere bırakmak zorundaydı. Yaşlarını tahmin ederek güçlerinin sınırını bilebilirdi ve karşısındaki adam güç olarak bir insanın en kuvvetli olduğu yaştaydı. Bu ilk etapta önemli değildi ama eğer diğerleri de aynı güçte ise oldukça zorlanacağı aşikardı. Altı kişi olmaları ve bir ayağının burkmuş olması ister istemez bunları Turna'ya düşündürmüştü. Bir gerçek daha vardı ki! Ne olursa olsun bu karşılaşma olacaktı. Tek yapması gereken son kozunu kullanarak silahlardan uzaklaşmalarını sağlayıp, olayı kendi lehine çekmekti.

Son Hıçkırık (Savcı ve Komutan güçlü kadın serisi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin