Turna uçurum kenarından son kez hoyrat denize baktıktan sonra arkasında bıraktığı düşünceliyle birlik de sükûnetini hızlı adımlarla terk ederek arabasına yöneldi. Alması gereken bir intikamı ve hesap sorulması gereken bir geçmişi vardı. Öz annesi dahi ne düşüneceğini düşünmemiş ve kendilerine göre şekillendirmişlerdi. Turna prensiplerinden yana sıkıntısı olmadığını biliyordu çünkü özü buydu. Birisi beynine empoze etmemiş olsa da değerlerini yine savunurdu. Eğer hiçbir şeyi umursamaz bir yapısı olsaydı kimsenin dediği kalıba girmezdi. Kendi tercihleriyle girmişti. Bunda sorun yoktu ama annesinin kendi için boyun eğmesini yediremiyordu.
Belki bir amaç için yetiştirilmiş olabilirdi ama bu uğurda sayısız aile heba olmuştu ve bunu sindiremiyordu. Her zaman bir yol vardı. Zor olsa da vardı ama herkes kolayına kaçmıştı. Herkes işine geldiği gibi davranmış ve kimse bu uğurda kaybolan aileleri düşünmemişti. Kafası binlerce soruyla doluyken bazen artık nefes almaktan yorulduğunu daha çok hisseder oluyordu. Sürekli yeni bir şey öğrenmek bir darbe indirdim derken daha beter ödüllenmek artık yoruyordu. Kendi açısından çoğu intikamını almıştı. Şimdi ise kardeşlerinin kanı için iblislere büyük bir savaş açacak ve bu sefer küçük bir hataya dahi yer vermeyecekti. En basiti birliğinde bulunan ve iletişimde olduğu herkesin telefonlarını çoktan dinlemeye aldırmıştı. Bu güvenme konusundan çıkmıştı. İnsan çiğ süt emmişti ve herkesin bir zayıf yanı vardı. Bunu en acı şekilde görmüştü. Bir daha olmasına izin veremezdi.
Yolda Kara'yı aramış ve yuvaya geçtiklerini öğrendiği için büyük yuvaya gelmiş ve yanlarından ayrılmadan önce istediklerini alarak kaldığı ceza evine doğru yol almıştı. Cezaevi müdürünü aramış ve görünmeden alınması ve planı üstü kapalı anlatarak herkesin ağzını sıkı tutması sağlamışlardı. Kendine ayrılan odaya sorumsuz şekilde girdiğinde adamın aynı şekilde yattığını, fakat hala soğuk terler akıttığını görmüştü. Bir süre duygudan yoksun sadece baktı. Panzehiri vermeden önce yapması gerekenleri hazırladı.
Hayalet dediği adamının konuşmalarında mektup bölümünü birkaç defa dinlemişti. Onların istediği gibi bir mektup yazarken oldukça kendi yazı stilinden uzak yazmaya çalışmıştı. Bunun bir suikast olduğunu ayan beyan ortaya sunmalıydı. Mektubu bıraktıktan sonra yastığının altına çok sevdiği ve görmek isteyen insanlara çok şey anlatan bir uzun ama her kelimesinde ders veren bir şiir bırakmıştı. Son olarak Morgo denen adama panzehiri verdikten sonra etkisini görüp bedenini canlandırmaya başladığını görünce diğer şırıngayı hiç düşünmeden enjekte ettikten sonra tamamen kendine gelmesini sağladıktan sonra talimatları vermiş ve beynine Turna'yı öldürdüğü sahnelerini yerleştirdiği gibi çıkışını ve geçmişini görevini hatırlaması için her detayı geçtikten sonra testten geçirip her şeyin tam olduğunu fark ederek son rötuşu olan göz kamerasını gözlerine yerleştirmesini sağlayarak çıkmasını görmezden gelmelerini sağlayıp Doğa'ya "Etkinleştir, çıkış yaptı." mesajını attı. Sonrasında çarşafı tavanın aşağısında duran demir boruya bağladıktan sonra müdüre mesaj atmış ve "Başlıyoruz." demişti. O sırada boynunu çarşafın içine sokmuş ve müdür gelince de şırıngayı uzatıp "Kendime vurunca geçici süreli kalbim duracak. Siz şırıngayı kaybedip işlemleri hızlandırın sadece" diyerek onayını aldıktan sonra şırıngayı hiç düşünmeden kalbine saplamış ve gözleri kapanmıştı.
Müdür elinde kalbine saplı olan şırıngayı dikkatli şekilde çıkarıp hemen cebine atarken sandalyeyi ayaklarının alından çekip yere doğru koyarak bağırmaya başlamıştı. "Neredesiniz siz, mahkum kendini asmış." Odaya giren gardiyanlar müdürü savcının bacaklarını tutarken görmüş ve yardım etmek için koşmuşlardı. Öncesinde müdür birkaç poz fotoğraf çektiği için şimdilik plan işliyordu. Ambulans ve habercilere çoktan haber verildiği için beş dakika sonra içeri sağlık hekimleri girmiş ve yatakta uzanan kadın için eks olmuş diyerek morg torbasına alıp hastaneye giderken bolca fotoğrafı çekilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Hıçkırık (Savcı ve Komutan güçlü kadın serisi)
Action"Bu kadar hak, hukuk zırvalığı yaptıktan sonra bu son yaptığınız ile çelişmedi mi sizce de Savcı Hanım? " " Siz kim oluyorsunuz da, benim savcılığı mı eleştiriyorsunuz? " Genç komutan alaycı bir şekilde gülümser. Nedenini bilmediği bir şekilde bu ka...