Masaya oturan herkes Deren, Derin ve Doruk üçlüsünü beklerken ikizler kapının son çalışını duyduğunda merdivenlere yönelmiş ve küçük Nazlı'yla diyaloglarına şahit oldukları için kıskançlık duygusunun bedenlerini ellerinin altına almasına izin vermişlerdi. Bir kere olsun böyle bir sahne yaşamamışlardı. Ve bunu yaşama hakkı sadece kendileri olabilir diye düşünmüşlerdi. Belki annesi ya da herhangi biri göstermemiş olabilirlerdi ama ablasının sevgisini göstere bildiğini gördükleri an "Neden biz değiliz?" diye düşünmeden edememiş odalarına yönelmişlerdi. Doruk ise odadan çıktığında ikilinin sert adımlarla odaya girdiğini görünce peşlerinden giderek odaya girmiş ve yüzlerinin sirke sattığını fark edince kaşlarını kaldırıp ilk konuşan olmuştu.
"Hey, size ne oldu beş dakikada."
"Abi Hatice yengeler ne zaman gidecekler. Biz onları istemiyoruz."
"O nasıl söz öyle? Kızlar ne zamandan beri dağdan gelip bağdakini kovacak kadar cesaretlendiniz. Unutmayın ki buradan gidecek biri varsa o sadece biz olabiliriz. Bize sahip çıkmış insanlara nankörlük yapmayı bırakıp adam akıllı davranın."
"Ama Turna abla bizim ablamız abi. Nazlı'ya değil bize sarılmalı"
"Çocuk musunuz siz? Küçücük kızımı kıskandınız gerçekten? Hem ananız babanızdan beklemediğiniz bir şeyi başkasından beklemeniz nasıl bir saçmalık. Bana bakın bücürler, son yaptığınızı hala unutmadım. Burada saygısızlık yaparsanız bir daha söylüyorum arkanızda durmam. Anlaşılıyor ki siz söylemekle anlamıyorsunuz. Bir şeyleri yaşayarak anlayacaksınız. Öyle bir şey olursa da öz falan dinlemeyeceğim. Şimdi aşağıya iniyoruz ve dediğim gibi evde olan herkese eşit davranıyorsunuz."
Doruk'un konuşması bitmişti ki kapı çalınıp Hatice içeri girerek konuşmuştu.
" Doruk sende mi buradaydı? Kızlar hoş geldiniz, Turna Hanım yemeye bekliyor. Hadi ellerinizi yıkayıp gelin" demişti. Doruk "Asıl sen hoş geldin" derken ikizler sadece kibirli bakıp görmezden gelmeyi seçmişti. Doruk gözleriyle Hatice'den özür dilerken Hatice gülümsemesiyle önemli olmadığını belirtmişti. Hatice daha küçük olduklarının farkındaydı ve yıllardır annelerinden ne gördüyseler onu devam ettirdiklerinin farkında olarak kafasına takmamıştı. Alışkındı ve önemsemeği bırakalı çok olmuştu. Yemek odasına geçerken kapı çalmış ve direk gidip kapıyı açtığında günlerdir zihnini meşgul eden adamın kendine sırıttığını fark edip kaşlarını çatarak "Senin yine ne işin ver burada komutan?" demişti. Vedat "Zeytin gözlümü özledim. Hazır bahane varken bir göreyim dedim. Fenamı sultanım." Diyerek sırtını kapıya yaslayan adama göz devirip Turna'ya hitaben "Turna Hanım kapıda bir dilenci var galiba, bir bakar mısınız?" demişti. Vedat Turna'nın adını duyunca ciddileşip "Aşk olsun zeytin gözlüm. İnsan eri olacak adama dilenci der mi?" demişti kısık sesle Hatice ise Turna'nın arkasında olduğundan habersiz. Konuşmuştu.
"Erim olmak sana mı kalmış komutan. Çocuğu olan kadınım ben. Git gönlünü eğlendirecek başkasını bul."
"Hatice, sen geç içeri"
Hatice panikleyip "Şey Turna Hanım" derken Vedat'ın sert yutkunması eşliğinde "Geç dedim Hatice" diyerek Vedat'la baş başa kalmıştı. Resmen önüne talih kuşu düşmüş gibi sevinmişti Turna. Vedat sevmese bu şekil diyalogları bırak yüzüne bile bakmazdı. Bir kadının ve Hatice'yi emanet edeceği en güzel kişiydi.
Vedat'ın karşısına geçip "Hatice'nin hayat hikayesini bilerek mi adım attın Vedat?" diyerek tek kaşını kaldırmıştı. Bildiği soruyu sormuştu ve buna kulaklarının da şahit tutmak istemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Hıçkırık (Savcı ve Komutan güçlü kadın serisi)
Action"Bu kadar hak, hukuk zırvalığı yaptıktan sonra bu son yaptığınız ile çelişmedi mi sizce de Savcı Hanım? " " Siz kim oluyorsunuz da, benim savcılığı mı eleştiriyorsunuz? " Genç komutan alaycı bir şekilde gülümser. Nedenini bilmediği bir şekilde bu ka...