"Sen, ne diyorsun enişte? Ablamı neden karakola aldılar ki!"
Telefonu kapatınca Selin sahte göz yaşlarını dökmeye başlamıştı. Açıkçası kendinden başka kimseyi düşünmeyen çıkarlarına göre yaşayan bencil bir kızdı ve Deniz'in soru yağmuru ve o konuşurken Rüzgar'ın mutfağa girmesini avantaja çekmek için ağlamaya başlamış ve eline düşen fırsatı değerlendirmek istemişti. Sesinin çatallaşmasına dikkat ederek beklediği sorunun Rüzgar yerine Mert ve Deniz'den gelmesine içten içe sinir olsa da pes etmemiş ve "Ne olmuş?" sorusunu es geçerek Rüzgar'a soru yöneltmişti.
"Rüzgar beni eniştemin evine bırakır mısın?"
"Bir sorun mu var Selin?"
"Turna olacak kız ablamı da aldırtmış ama nasıl olduğunu bilmiyorum. Bir gecede bütün ailem nezarete tıkıldı. Bu hangi vicdana sığar ki? Sırf babası annesi öldükten sonra ablamla evlendi diye bu yapılır mı? Benim ailem ona her zaman iyi davrandı. El üstünde tuttu ablam kendi evlatlarından bir gün olsun ayırmadı. Hadi bizi düşünmedi. Ya kardeşleri onların bu durumlardan etkileneceğini nasıl düşünmez."
Rüzgar iki gündür kendini Araf'ta gibi hissediyordu. Bir taraf da Turna Savcının Hatice'ye anlattıkları dönerken diğer tarafta Selin'in dünden beri anlattıkları dönüyordu. Selin'in ailesini az çok tanırdı. Bir kötülüklerini ne görmüş nede duymuştu ama Turna Savcının acımasızlıklarına şahit olmuştu. Hatice'yi iyi tanımıyordu ve Selin'in anlattıkları doğru olabilirdi ama... İşte koca bir aması vardı. İşin kötü yanı ise neden Turna denilen kadını bu kadar kafasına taktığını da bilemiyordu.
Rüzgar şimdilik düşüncelerinden arınarak Selin'e dönüp sabit yüzüyle karşılık vermişti. Karşısındaki kadının ilgisinin farkındaydı ve her defasında yanlış anlaşılmamak için çaba göstermeye çalışsa da bu durumun kendini de yorduğunu çoktan fark etmişti. Çok ısrarcıydı ve artık biliyordu. Bahane bulmaya çalışsa da bir yolunu bulur yine kendisinin götürmesini sağlardı. Kendisine gerçekten aşık olduğunu düşünmüyordu. Sadece bir hırs ya da başka bir saplantı olduğunu düşünüyordu. Elinden geldikçe arkadaş olarak davranmaya çalıştığını gösteriyordu.
"Tamam Selin. Kahvaltımı yapayım. Merkezde birkaç işim var senide geçerken meydanda bırakırım."
Selin içinden zafer bayraklarını çekerek masum bakışlar ekleyerek başını aşağı yukarı salladı. Şüphesiz Turna'nın gelişi en çok Selin'e yaramıştı ve eline geçen fırsatları kullanmadan çekinmiyordu.
Rüzgar kahvaltısını bitirdikten sonra hazırlanmış ve yola çıkmışlardı. Selin'in ablasının "Büyük yatırım yaptım." dediği villaların yıkımına şahit olunca öfkesinden ağlamaya başlamıştı. Kolay mıydı bir anda yıktırmak? Orada bir servet yatıyordu resmen. Peki nasıl yatırımın karşılığını geri alabileceklerdi? Ablasını az çok biliyorsa bu yaptıklarının hepsinin hesabını er ya da geç sorardı. Rüzgar ise gördüklerine hiç şaşırmamış ve merkeze kadar Selin'i teselli etmeye çalışmıştı.
Selin sürekli "Ablamlar o evleri muhtaç ve düşkün insanlar için yaptırıyordu. Nasıl yapar bunu?" deyip durmuştu. Rüzgar'a artık gına gelmişti. Sürekli ağlayan ve işini göz yaşıyla halletmeyi adet edinmiş insanlardan oldu olası haz etmezdi ve işin kötü yanı Selin yanlış yolarda yol bulacağını sanıyordu. Bu davranışları Selin'den uzaklaşmak için kapı açmaktan başka bir işe yaramıyordu.
Meydandan geçerken Selin'in sorusu ile kafasını dediği yöne dönen Rüzgar arabayı istemsiz durdurmuştu. Adını duyduğu an kaybolan reflekslerine dahi lanet etmişti. Neden sorusuna cevap bulamayan Rüzgar yeni birisini eklemek istemediği için o an düşünmekten dahi uzak durmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Hıçkırık (Savcı ve Komutan güçlü kadın serisi)
Action"Bu kadar hak, hukuk zırvalığı yaptıktan sonra bu son yaptığınız ile çelişmedi mi sizce de Savcı Hanım? " " Siz kim oluyorsunuz da, benim savcılığı mı eleştiriyorsunuz? " Genç komutan alaycı bir şekilde gülümser. Nedenini bilmediği bir şekilde bu ka...