57. Bölüm

11.4K 865 240
                                    

Turna yaklaşık 10 dakika önce odasına gelmiş kişileri çoktan gözlemlemeye başlamıştı. Birbirinden farklı dört karakter önündeki koltuklarda oturmuş büyük ihtimal neden odada olduklarını bilseler de kimin şikayet ettiğini düşünmekle vakitlerini harcıyorlardı. Turna bilerek bekletmiş ve bilerek hiçbir ikramda bulunmamıştı. Dedesi yaşlarında olduğunu tahmin ettiği şişman ve sünnet olduğu için uzattığı sakallarının hakkını veremeyen kibirli adam laubali şekilde "Bir suyunda mı yok savcı?" diye sorduğunda Turna "İsraftan hoşlanmam. Hak edenlere suyumuzda vardır aşımızda ama hak edenlere" dediğinde kaşlarını çatmış ve kibrinden bir gram eksiltmeden Turna'ya bakmıştı. Gururuna dokunmuş olmalıydı ki elleri yumruktu ve gözlerindeki öfkesi bir gram eksilmemişti.

Kapı tekrar çalınınca Turna hiçbir duygu belirtisi olmayan sesiyle "Gel" demiş ve içeriye askerlerin önünde çekingen ve korkak gözlerle Züleyha girmişti. Yüzündeki morluklar hala belli olması içten içe üzülmesini sağlasa da onu kurtarmak için ihtiyacı olan şeyi görmesi sevindirmişti. "Çekinme Züleyha gel içeri" dediğinde önüne Züleyha'yı getiren asker raporları koymuştu. Askerlere Dışarıda bekleyin dedikten sonra artık odada altı kişi kalmıştı. Züleyha'ya yönelik "Bir şey içer misin?" diye sormuş ve odasında bulunan L koltuğa doğru yönlendirirken kibirli adam konuşmuştu. Turna istediği cevabı aldıktan sonra Züleyha'nın "Otur" dediği yere oturmasını sağladıktan sonra karşılığı verip karşılıklı diyaloğu tamamen başlatmıştı.

"Bu ne densizlik. Nerde görülmüş büyükler varken kadının hele de küçük bir kızın, bir şey yiyip içtiği."

"Neden? Küçük gördüğün kişiyi sırf kuman yapmak için her şerefsizliği yapıyorsun. Senin onuruna dokunan bu mu sadece?"

"Ne diyorsun sen kadın? Haddini bil savcı mavcı demem fişini çekerim"

"Dur orda efendi. Haddini yeterince aştın. Daha fazlasına bu odada izin vermem. Suçunu bilmez densiz, bu ne pişkinliktir ki geçmiş karşıma birde utanmadan konuşuyorsun"

Turna'nın gür sesi odadakilerin gözlerinin üzerine çekmişken tekrar gözlerini kibirli kendini bilmez adama indirip "Bu makama geldiysen sen ya da herhangi biriniz çenenizi kapayacaksınız ve beni dinleyeceksiniz. Söz hakkı vermeden birinizin sesini duyarsam. Nezarete tıkmakla kalmam bir savcıya saldırmak ve hakaretten yıllarınızı hapiste sürünmenizi sağlarım. Gerçi önümdeki raporlara göre bu odadan rahat bir şekilde çıkacak tek kişi Züleyha" dedikten sonra muhtarlara bakıp göz hapsine aldıktan sonra konuşmaya başlamıştı.

"Siz ikiniz muhtar olduğunuzu iddia ediyorsunuz. Peki daha çocuk olan birini evlendirilmesi hakkında neden bizi bilgilendirmiyorsunuz?"

"Savcım babası verdi. Kız razı. Bize bir şey düşmüyor. Hırgür çıkartıp köyün huzurunu bozmak istemedik?"

"Babası kim ki? Hükümetin kanunlarını hiçe sayıp hiçbir hakkı olmadığı halde küçücük çocuğu verebiliyor muhtar? Ya da sen kimsin ki hükümetin emri altında olduğun halde bile bile kanunu çiğneyebiliyorsun? Bu sözlerimde ikiniz içinde geçerli. Hemen istifa mektuplarınızı dışarda yazıp on dakika içinde masama koyuyorsunuz. Ha yapmazsanız siz bilirsiniz? Dilekçelerinizi çoktan hazırladım ve mesleğinizden men edilmekle kalmayıp hükümetin kanunu çiğneyip pedofoliciliğe bile bile göz yumduğunuz için hapiste süründürürüm sizi. Şimdi çıkın dışarı gözüm görmesin sizi. Bu arada muhtarlık yaptığınız sürede hükümetten aldığınız maaşlar hesaplanıp geri alınacak. Görevini hakkıyla yapmayan hak etmediği parayı almayacak."

Son Hıçkırık (Savcı ve Komutan güçlü kadın serisi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin