73. Bölüm ( Olması Gereken final)

15.4K 881 531
                                    

Aynanın karşısında her zamanki tarzıma nazaran beyazlar içinde olmak anlık da olsa bir adım geri atmamı ve yeniden kendime bakmamı sağlamıştı. Karşımdaki siluet ben değildim sanki? Beyaz bir gelinlik her genç kızın hayali olmuşken benim hiç olmamıştı. Belki de bu yüzden bana tuhaf gelmişti. Gerçi düşününce ben, Rüzgar'a kadar hayalde kurmazdım. Bu durum yüzümde istemsiz gülümsemeye neden olurken bir aylık süreçte ki yoğun tempoyu düşünmeden edemedim. İlk amcası ve ailesiyle tanışmıştım. O akşam ilk gerginliğimi yaşarken bana karşı olan samimi davranışları rahatlamamı sağlamış ve keyifli bir gece geçirmemizi sağlamıştı. Rüzgar'ın ailesi çok sıcak kanlı olmaları yanı sıra ilk ailesinin karşısına çıkarılan kız olduğum için bendende heyecanlıydılar. Aramızdaki tek fark ise ben duygularımı saklayabiliyordum.

Bu süreçte Rüzgar'ın sadece bana karşı bu kadar anlayışlı ve yumuşak kalpli olduğunu görmüştüm. İnsan ailesi bildiği insanların yanında samimi yanını göstermez miydi? Rüzgar saygısız değildi ama mesafeliydi. Nedenini sormaya gerek duymamıştım çünkü az çok anlıyordum. Bir bağ kurabilmek için yakın mesafeler olması yanı sıra mesleğinin de görünmeyen büyük bir katkısı vardı.

Bir ayda düğün hazırlıklarını ailelere bıraktık desek yeriydi. Sadece istediğim gelinliği ve nasıl bir düğün olacağını bildirmiş ve gerisini ailelere bırakarak Rüzgar'ın benimle birlikte yapmak istediği uzun listeyi gerçekleştirerek geçirmiştik. Kesin olan bir şey vardı ki? 27 yıllık hayatımın izleri bir ayda yok olmuş gibi huzur ile dolmuş ve her şeyi unutmuştum. Bunu bana unutturan adam belki bilmese de bana bu dünyada güzel şeylerin de olduğunu göstermişti.

Derin bir iç çekerken gelinliğimin eteğini düzenledim. Bugün herkesin önünde evleniyordum. Bugün sadece evlenmiyor geride bolca hüzün bırakacağım bir yola da giriyordum. Bir seçim yapmam gereken bu yolda içim rahat adım atıyordum. Belki öğrenen herkes kızacaktı ama ben bir ayda herkesin gönlünü yaptığım gibi güvencelerini de sağlayacak her şeyi yapmıştım. Ya da elimden gelen her şeyi yapabildiğimi düşünüyordum.

Rüzgar'ın ailesinden sonra annemleri ziyaret etmiştik. Annem için tedaviye başlamışlardı. Odasına ilk girdiğimde gözleri dolmuş ve elini kaldırmaya çalışırken kekeleyerek "Gel" demişti. Ben annemin klonu gibiydim ve yıllar sonraki halimi görmüş gibi olmuştum. Hala çok güzeldi. Sevmeye kıyamadığım saçları topuz yapılmış ve benim gözlerimi andıran mavi gözlerindeki hüzünle çakışan pırıltılar vardı. Adımlarım yanına ulaşsa da hatalarını görmezden gelemezdim. Beni koruduğunu sanırken aslında beni de ölüme bırakmıştı. Gerçi benim takıldığım konu bu değildi. Beni korumak için birçok masum canın gözden çıkarılmasına bir türlü katlanamıyordum.

Şu an hayattaydım belki ama bilmeden dualar hürmetine yaşadığımı bilmiyordum. Herkes kaza geçirdiğinde, en basiti elini yanlışlıkla kestiklerinde bir dikişle kurtulabiliyorlardı ama annem fark etmeden, benim bir bıçak kesiminde öleceğimi garantileyen mimarlardan biriydi. Mecburdum diyemez Kimse mecburdum dememeli de bir çocuğun hayatını hiçe saymak bu kadar kolay olmamalıydı! Ya da bir çocuk için binlerce çocuktan vazgeçmek bu kadar kolaya alınmamalıydı. Bana bu saatten sonra ne anlatırsa anlatsın ne benim nede mağdur olan kişilerin yıllarını geri vermeyecekti. Tıpkı geleceğimdeki yıllarımı vermediği gibi...

Son Hıçkırık (Savcı ve Komutan güçlü kadın serisi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin