Turna kahvaltıdan sonra Doruk'u okuluna bırakmış sonrasında eve dönüş yapmıştı. Eve dönüşte Vedat arayıp dedesi ve evde kalan herkesi teslim ettiğini belirtmişti. Turna kısa cevaplarla birlikte telefonu kapamıştı. Sonrasında karakolu arayıp biyolojik babasının da hain olarak alınmasını söylediği gibi Doruk'un onan bilgisayarına bıraktığı kayıtları da kanıt olarak yollamıştı. Dilekçeyi yazıp alınma emrini imzalayarak faks olarak yollamayı da unutmamıştı. Kafasına yeni soru işaretler eklemek istemediği için telefonunu kapamış ve başkanın ilk verdiği dosyalara gömülmüştü.
İlk dosyada sadece silah kaçakçılığı olduğu söylenmişti ama birkaç gün içinde silah kaçakçılığı dışında her halt olduğunu görmüştü. İşte kafasını kurcalayan ilk nokta burasıydı. Kimse karşısına geçip çocukluğuna dayanan bir davada sadece silah konusunda kendilerini rezil bir duruma getirdiğini söyleyemezdi. Kendinin fark ettiklerini çoğu insan fark edebilirken neden üstü kapatılmıştı. Yıllardır insanlar fark edilmeden ortadan kayboluyordu ve bunu nasıl bir Allah'ın kulu fark etmezdi. Bu kişilerin aileleri nasıl çocuklarını, eşlerini ve yahut babalarını aramamış, kayıp ilanı vermemişti? Ne dönüyordu gerçekten. Önemli konulardan birisi ise neden Erzurum? Buda farklı bir soru işaretiydi.
Kılıç ve Çılık lakaplı ikizler peki? Gerçek isimleri hala öğrenememişti. Aklına gelen detayla telefonunu açıp karanın numarasını çevirdi. Birkaç çalıştan sonra bitkin bir ses ile telefon cevaplanmıştı.
"Efendim Turna."
"Kara pantolonunun sağ cebine tüp koymuştum. Fark ettin mi?"
"Ettim ama hem tam olarak ne istediğini bilmediğim hem de yoğunluktan geri dönemedim."
"Çetin ve diğerlerine ne olduğunu bulabildin mi? Hala aynı değillerdir umarım."
"Bulamadım güzelim ve maalesef aynılar kanlarında ilaca rastlanmıyor. Detaylı istedim belki etkisi diğer kan hücreleriyle ilişkili olabilir ama kesin bir konu var adrenalinleri oldukça yüksek ve stabil halde değişim yok. Bu arada tüpteki kandan tam olarak ne istiyorsun?"
" Anladım. İnlerinden birkaç dosya aldım detaylı inceler eğer bir şey bulursam dönüş yaparım. Elinden tüpten de kök hücrelerinden kime ait ve aile soyunu istiyorum senden. Akşama kadar bitirmeye çalış toplantı sonrası önümde olsun."
" Tamam senden haber bekliyorum. Akşama yetiştirmeye çalışıyorum. Hadi ikimize de kolay gelsin kardeşim görüşürüz."
" Görüşürüz."
Turna telefonunu kenara koyduktan sonra ofisinde bulunan tahtanın yanına geçerek Kılıç ve Çılık lakaplarını yazarak arasındaki bağın yüzükler ve ilk gün ki simgeyle alakası ya da bağı var mı diye incelemeye koyuldu.
Güneş eksenin etrafında dönmekten bıkmadığı gibi Turna da sabırla her detayı inceledi ama uyuşmayan bir şey vardı. Simgedeki oymalarda üç harfe ulaşmıştı K, Ç harfleri tamamdı ama bulduğu L harfinin kodlanmış isimlerin tam ortasında olduğu simgede de aynı görevi yapıyordu. Simgenin üzerindeki konumlar da ise bir nevi baş L geride kalanlar ise sağ kol ve sol kol gibi duruyordu. Kafasının içinde yeni soru işaretleri eşlik ederken kalemini boşluk kalmayacak şekilde doldurduğu tahtaya bırakıp bakmaya fırsat bulamadığı teröristlerin ininden aldığı dosyalara yöneldi.
Aynı saatlerde iki şahsiyet karşılıklı oturmuş toplantı salonunda kahveleri yudumlarken siyaset ve son iki gündür gündemi sarsan "Hainlerin ince planı çökertildi." Başlığı altında hararetli tartışması içinde yoğruluyordu. Kapının tok sesi üç defa kulaklarına ilişince masanın başında oturan yapılı 55 yaşlarında olan adamın sert ve otoriter sesi odada duyuldu "Gir" verilen komutla birlikte ikili sohbeti kesmiş ve içeri giren adama meraklı gözler ile bakmaya başlamışlardı. İçeri giren 36 yaşlarında uzun boylu ve oldukça kaba olan adam komutanının karşısında selam verdikten sonra konuşmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Hıçkırık (Savcı ve Komutan güçlü kadın serisi)
حركة (أكشن)"Bu kadar hak, hukuk zırvalığı yaptıktan sonra bu son yaptığınız ile çelişmedi mi sizce de Savcı Hanım? " " Siz kim oluyorsunuz da, benim savcılığı mı eleştiriyorsunuz? " Genç komutan alaycı bir şekilde gülümser. Nedenini bilmediği bir şekilde bu ka...