37. Bölüm (Sezon Finali)

19.6K 1.4K 405
                                    

Turna kafasındaki karmaşık duygularla arabasından inip hastaneden doğru ilerlemeye başlamıştı ki arabanın kapısının açılma ve kapanma sesini duydu. Duyulmasını istermiş gibi "Ya sabır." demişti ve Rüzgar da duyduğu tepkiye karşı alttan alttan gülmeyi eksik etmemişti. Hızlı adımlar ile yanına vardığında Turna tam hastane kapısından giriş yapıyordu.

"Emre itaatsizlik öylemi komutan."

"Üzgünüm efendim. Akif Bey bir metre dahi yanınızdan ayrılmamamız üzerine talimat vermiş. Görevimi layıkıyla yerine getirmeliyim."

"Getir komutan getir. Görev önemli tabi ama " Turna alçıya alınmış elini göstererek "Kimi kimden koruduğunu da bilmelisin. Yoksa senin mi ihtiyacın var korunmaya. Bana mı sığınmaya karar verdin."

Rüzgar mesajı çok iyi almıştı. Turna da kendisi gibi taktik uyguluyordu. Erkeklerin en büyük zaafı egolarıydı ve hiçbir erkek kendinden üstün birini görünce yediremezdi. Şimdide senden üstünüm imajı vererek uzaklaştırmaya çalışıyordu ama bilmiyordu ki Rüzgar kara sevdaya tutulmuştu ve Turna istese ne heybetini ne gururunu ve egosunu düşünürdü. Söylediği an ayağının altında paspas olmaya razı olurdu.

İçinden "Ah be hatun. İçimi görsen böyle şeyler telaffuz eder misin acaba?" demeden geçememişti. Düşüncelerine dalıp karşılık vermediğini fark ederek Turna'ya hiç bakmadan yoluna devam ederken cevaplamıştı.

"Kim bilir belki de dediğiniz gibidir savcım."

Turna umursamaz tavrıyla cevap veren adama içten içe deli olmuştu. Her şeyin bir ilki var dedikleri bu olsa gerekti. İnsanları umursamazlığıyla deli eden Turna, aynı duyguyu yaşıyordu. Kafasını sağa sola sallayıp kendine gelmeye çalıştı. Sonrasında Onur'u ve ailesini ziyaret etmiş ve savcılığa geçmişti. Bütün operasyonun dosyaları ve ellerine geçen adamlar dahi A'dan Z'ye her şey Akif Beye mail olarak atılmıştı ve Turna sadece mesaj olarak "Efendim ayrıntıları müsait olduğumda konuşuruz. Siz detaylı incelemenizi yapınca yetkili kişilerle toplantıyı yaparsınız. Kolay gelsin şimdiden." yazmıştı.

Bugün yapılacak olan operasyondaki işlemleri halletmiş ve karakola gitmek için ayaklanmıştı. Artık Sibel denen kadının fişini çekmesi gerekiyordu. Bundan sonra yoğunluktan vakit bulamayacağını biliyordu. Gerçi her şeyi ne kadar hızlandırırsa o kadar iyiydi.

Odasından çıktığında Çetin ve Rüzgar'ın resmen gözleriyle bir birlerini yemeye çalıştığına şahit olmuştu. Gördüğü tabloya göz devirip ikisini de umursamadan yanlarından hızlı bir şekilde çıkış yaptı. İkisi de anlaşmış gibi "Güzergah nereye savcım." diye sormuştu. Turna "Çattık ya." diyerek ikisini de cevapsız bırakıp kapıdaki güvenlikçiye "İkinci emire kadar bu kapıdan kimse çıkmayacak. Çıkmaya çalışanı direk nezarette misafir edin." dedikten sonra hızını artırıp arabaya binmişti.

Turna'nın güvenlikçiye verdiği emiri duyan Çetin ve Rüzgar adımlarını durdurmuş üzerlerindeki şoku atmaya çalışmışlardı. Bu kadının ne yapacağı gerçekten belli olmuyordu. Resmen önünü kapamışlardı.

Turna karakola doğru giderken Çetin'i aramıştı cevap vermesine izin vermeden.

"Telefonun hoparlörünü açıp korumalara doğru uzat Çetin."

"Emredersiniz efendim."

Çetin telefonunun hoparlörünü açmıştı ve Turna "Emir sonlandı." dedikten sonra kapamıştı. Artık çıkabilirlerdi ama nereye gittiği hakkında hiçbir bilgileri yoktu. Rüzgar öfkeden deli olmuş ve karargaha geçmek için meydana doğru yürümeye başlamıştı. "Resmen mesleğini kötüye kullandı." diye diline vermeyi de esirgememişti. Ayağının önüne gelen küçük çakıl taşını savururken "Çocuk musun sen ya bir şey olursa lan. Beni öldüreceksin meraktan." öfkesinin sayesinde şahlanan diliyle meydana kadar isyanlarını peş peşe sıralamıştı. "Ah Turnam ah Ne yapacağım lan ben seninle. Ellerimizi yapıştırayım da birbi..."

Son Hıçkırık (Savcı ve Komutan güçlü kadın serisi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin