(İlk 3 bölüm Jeongin'in Seoul'a gelmesi ve eski hayatı hakkındaydı. Asıl hikaye bu bölümle başlıyor.)
Seungmin'in arabayı okulun önünde durdurmasıyla derin bir nefes aldım. Daha şimdiden gerilmiştim.
"Heyecan var mı?"
"Heyecandan ziyade gerginim. Hep okul değiştirirdim ama ilk defa bu kadar gerildim."
"Gerilecek hiçbir şey yok. Öyle saçma lise filmlerindeki gibi zorbalık olan bir okul değil. Her şeyden önce yüce Seungmin ile arkadaşken kimse sana bir şey yapamaz. Sen sadece ayak uydurmaya bak. " dediğinde sadece başımı salladım. Gerçekten çok iyi bir arkadaştı.
Sonunda bahçesine girdiğimizde özel olduğunu bildiğim fakat bu kadar özel olacağını tahmin etmediğim okula bakıyordum.
Okulun ana binası zaten şato gibiyken bahçe de ayrıca büyük bina vardı.
"Bu binalar ne için?"
"Okulun kurucusu spora çok önem veriyor. Eğitim kadar farklı dallarda da başarılı olan bir okul. Onlarda biri yüzme diğeri de genel de basketbol için kullanılan spor salonu."
Açıkçası yüzmeyi duyduğumda heyecanlanmıştım. Bütün yaz boyunca psikoloğumun da tavsiyesiyle yüzmeye gitmiştim. Annemle babam ayrılmadan önce de annemin göndermesiyle küçüklükten beri suya ilgim vardı. Üç ayda da kendimi hızlı geliştirmiştim. Hazır bu kadar ilerlemişken bırakmakta istemiyordum. Bu işi bir türlü halletmem gerekiyordu. Ama öncelikle yeni bir alışma sürecini atlatmalıydım.
Seungmin sayısal öğrencisi olduğu için aynı sınıfta değildik. Bu durum daha sinir bozucuydu işte.
Seungmin beni sınıfımın önüne getirdiğinde vedalaşıp orada ayrıldık. Başlıyorduk.
Sınıf okula yakışacak şekilde güzel, büyük ve az sıralıydı. Henüz benden başka kimse yoktu. Fırsat bilip cam kenarında en arkanının bir önüne oturdum. Eşyalarımı çıkarırken sınıf dolmaya başlamıştı.
Cam kenarında olmanın verdiği avantajla hocanın gelmesini beklerke nehir manzaralı yerimden dışarıya bakıyordum. Dalgın dalgın nehiri izlerken sırtıma dokunulmasıyla irkilip teması kesmek amacıyla kendimi öne attım. Kalbim yine hızlı atmaya başlamıştı. Birkaç saniye deri nefes alıp arkamdan dokunan kişiye döndüm.
Samimi olmadığı çattığı kaşlarından belli olan çocuk "Yeni misin?" diye sordu.
Hafif tebessüm edip kafamı onaylar şekilde salladım. Her ne kadar tebessüm etsem de üstünden hiç gitmeyen gerginlik dozajını arttırmıştı.
"Nerede oturuyorsun?" diye sordu bu sefer. Sesi katı çıkıyordu. Sinirlenmiş gibiydi.
"Adresimi tam bilmiyorum. Yeni taşındım sayılır."
"Adres olarak sormadım zaten. Seungmin'in evinin yakınında mısın?" diye sormasıyla hızlıca kafamı sallayıp onayladım.
"Evet. Seungminlerin yan evinde oturuyoruz." dememle kaşlarını daha çok çattı.
"Yakın mısınız Seungmin ile?" sordum merakla.
"Ona sor o anlatır ne kadar yakın olduğumuzu." dedi.
"Peki madem. Bu arada ben Jeongin. Tanıştığımıza memnun oldum." Seungmin'in tavsiyesini dinleyerek bir şeyler deniyordum ama hadi bakalım.
Ağzının içinden 'Changbin' dediğini duydum. Sonrada zaten hoca geldi.
~
"Sonra ona sor o anlatır yakınlığımızı dedi."
"Aptal çocuk. Ne diye irdeliyorsa artık. Bitmiş geçmiş olay. Unut işte."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Will Be Okay | Hyunin
FanfictionAnnesinden küçük yaşta koparılmış ve çocukluğu elinden alınmış bastırılmış bir çocuk. Kendi adaletini sağlamaya çalışan ve kötülüklerin içinde büyüyen bir çocuk. İtirafları zor, aşkları büyük olacak. (Yan shipler Seungbin, Minsung, Chanlix)