1

6.4K 352 98
                                    


(Yeni başlayan bebekler oy verip yorum yapmayı unutmayınn ♡)

(İlerideki bölümleri daha iyi anlayabilmeniz için ilk üç bölüm Jeongin'in yaşadıklarını anlatacaktır. Asıl hikaye 3. bölüm ile başlıyor.)

    Daha ilkokula bile başlamamış olan bir çocuğun anne ve babasının ayrılması o çocuğun hep eksik yaşamasına sebebiyet veriyordu. Aynı benim de yaşadığım gibi.

    6-7 yaşlarımdayken annem, abim ve kardeşimle vedalaştım. Hiçbir açıklama yapılmadan kendimi babamla birlikte eski evimizin bulunduğu Busan'da buldum.

    Hiçbir şekilde ne istediğim ya da kiminle olmak istediğim sorulmadı. Abimin ergenlik dönemleriydi ve arkadaşlarından ayrılmayacağını şiddetle bastırarak söylemişti. Min Joon çok küçüktü babamın bakamayacağı karar verildi. Mecbur olarakta ben babama verilmiş oldum.

    O zamandan bu zamana kadar her ne kadar doğru olmadığını bilsem de babam hep annemin beni sevmediğini aşılayarak büyütmeye çalıştı. Sert bir adamdı. Mesleği olan subaylığında büyük etkisi vardı fakat onun içinden gelen bir öfkenin baskınlığı vardı. Bunu subaylıktan ayrıldığını söylediğinde bile devam ettirmesinde anlamıştım.

     Hep kısıtlamaların olduğu, cezaların olduğu, çalışmak zorunda olduğum bir evde büyüdüm. Hiçbir zaman okul çıkışı arkadaşlarımla oyun oynamaya, kafelere gidemedim. Ki arkadaşım olduğu da söylenemezdi. Çalışmaktan zaman bulamıyordum zaten. Okul çıkışı yaptığım kuryelikten az bir şey kazanıyordum. Çoğunu babam alıyordu. Gizlice üniversite için biriktirdiğim param dışında hiçbir şeyim yoktu. Zaten bir süre sonra onu da bulup ele geçirmişti.

     Babamın amacı beni de kendi gibi sert, dominant biri yapmaktı. Ama içimden hiçbir zaman böyle bir insan olma istediği gelmedi. Hep uyumlu bir çocuktum. Tabii inatçılığım dışında. O yönümü de babama hiç gösteremiyordum zaten.

   Sakin ve uysal bir çocuk olmam babamı en sinirlendiren olaydı. Yaptıklarına karşı çıkmamı istiyordu. Karşı çıktığımda da daha ağır cezalarla geri dönüş alıyordum. O yüzden zamanla sadece yaptıklarının bitmesini bekledim.

   Liseye geçince yavaş yavaş kendimi keşfetmeye başladım. İlk homoseksüelliğimi lisenin birinci sınıfında keşfettim. O zamana kadar kendimi hep aseksuel olarak görmüştüm. Hiç kimseye karşı ufakta olsa bir his veya beğeni beslememiştim. Yavaş yavaş kendi cinslerime karşı olan tutumumu fark edince her şey yerine oturmuştu.

    Açıkçası kendimi keşfedince daha çok korkmuştum. Bu durumu babama söylersem hastalık olduğunu düşünüp ilaç tedavisine başlatır ya da hastaneye falan yatırabilirdi. O yüzden ondan hep sakladım.

   İlk telefonumu lisenin üçüncü sınıfında son dönemlerde zar zor gizlice biriktirdiklerimle aldığımda sosyal medya hesaplarından abimi buldum. Nereden bakılsa yaklaşık on sene görüşmemiştik. İlk başta çok şaşırdı. Çünkü o zamana kadar ne konuşmuştuk ne görüşmüştük. Uzun konuşmalarımız ardından birbirimizin telefon numaralarını almıştık fakat benim dönüm noktam annemin işin içine girmesiyle başlamıştı. Abimin anlattığına göre anneme benimle görüştüğünü söylediğinde inanmamıştı ve onunla ilk telefonla konuştuğumda da ben olduğuma zor ikna etmiştim.

   Annemin beni sevdiğini her zaman biliyordum zaten. Her ne kadar ondan koptuğumda küçük bir yaşta olmuş olsam da biliyordum işte. Hissedebiliyordum.

    Sevdiğini bilsem bile ailemden çekiniyordum. Sonuçta en son 7 yaşlarımdayken görmüştüm ve nasıl konuşup nasıl tepki vereceklerini bilmiyordum.  Yine de bir hafta boyunca gizli saklı konuşmalarımızın ardından biraz da olsa bu duruma alıştım. Ama yine de evde gördüğüm şiddetten ve işittiğim sayısız hakaretlerden haberleri yoktu.

   Eğer haftasonu yaşadığım olay olmasaydı da bahsetmezdim sanırım fakat bir haftasonunda  otobüsü kaçırıp bir saat geç geldiğim için evde tokat yiyip azarlanmamla artık dayanamadığımı fark ettim. Zamanında daha ağır şeylere katlanmıştım ama yaşım büyüdükçe ve en küçük şey de bile şiddete başvurmaya başlamasıyla dayanamayıp olanları çok detaya inmeden anneme anlattım. 

   En son babamla yaşadığım olayı anlattığım konuşmadan sonra bir daha annemle veya abimle konuşmadık. Olayın üstünden bir hafta geçmesinden dolayı ve annemlerden hâlâ bir haber gelmediğinde ümidimi yitirmiştim.

   Bir gün odamda kendimi test çözmeye odaklamışken kapının alacaklı gibi çalınmasıyla ürperdim. İçerden babamın söylene söylene kapıyı açmasını dinledim. Muhtemelen kiracı kirayı istemeye gelmişti ve babam her zaman olduğu gibi yine alkollüydü. 

   Birden bir bağırış kopunca yerimden hızlıca kalkıp kapıya gittim. Ben, babam ve ev sahibini kavga içinde beklerken kapıda yıllar geçmesine rağmen hiç değişmeyen annemi, abimi ve birkaç polisi görmeyi asla beklemiyordum. O an neye şaşıracağımı bilemedim. Yanağını tutup anneme kötü bakışlar atan babama mı(ki bununla annemin babama tokat attığını anladım), annemi ve eski halinden eser kalmamış abimi gördüğüme mi tepki vereceğimi bilmiyordum.

   Ben şaşkınlıkla olanları algılamaya çalışırken sarhoş olmasına rağmen son gücüyle babamın kolumdan sert bir şekilde tutup arkasına çekmesiyle ortamın şokundan çıktım.

    "Ne işiniz var burada? Derhal evimden siktirip gidin!'' Kelimeler ağzında yuvarlanıyordu. Yine de bilinci yerinde gibiydi.

    ''Aldığımız ihbar üzerine buradayız. Zorluk çıkarmadan içeri girmemize izin verin.'' diyip babamın bir şey demesine izin vermeden içeri giren polislerin ardından bakarken bu sefer başka birinin kolumdan çekmesiyle kendimi abimin yanında buldum. Her ne kadar rahatsız olsam da sesimi çıkaramıyordum.

   ''Yaptıklarını yanına bırakmayacağız. Yıllardır onu bizden saklıyorsun. Hem zorla reşit olmayan çocuğunu çalıştırmaktan hem de ona yaptığın şiddetten hapsi boylaman için her şeyi yapacağız.'' Karşısındaki onun da babasıydı ama bakışları ve dili sanki babası değil de düşmanı ile konuşuyor gibiydi. 

   ''Bunca yıl ona ben baktım. Reşit bile değilken onu alamazsınız. Tüm hakkı benim üzerime!''

   ''Ji Min sen kardeşini de alıp eşyalarını toparlayın. Bu işi bana bırakın.'' Geldiğinden beri ilk defa konuşuyordu annem. Ama benimle hiç konuşmamıştı hatta göz teması bile kurmamıştı.

   Annemin dediklerinden sonra abim tuttuğu bileğimi bırakmadan hızla evin içine soktu. Yol göstermek bahanesiyle kolumu kurtardığımda çoktan sıvaları dökülmüş olan küçük ve rutubetli odama girmişti.

   ''Buradan hiçbir eşyanı almanı istemiyorum. Sadece senin için özel olan şeyleri topla.'' Ses tonunu ayarlamaya çalıştığı belli oluyordu. 

   ''Ne olacak şimdi? Babam beni bırakmaz. Sizinle gelsem bile bu işin peşini asla bırakmaz.''

   ''Onu öyle bir deliğe sokturacağım ki bırak seni kendini hatırlatmayacağım ona.'' Sakinleşmek için biraz derin nefes aldıktan sonra devam etti. ''Sen bunları düşünme. Biz her şeyi halledeceğiz ve artık senin yanındayız. Kimse sana zarar veremez.'' 

   Nasıl davranacağımı ne diyeceğimi hiç bilmiyordum ama şimdiden güvende hissetmeye başlamıştım. Asıl aileme yıllar sonra tekrardan kavuşmuştum.

You Will Be Okay | HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin