(Bu bölümü 6 Şubat depreminde hayatını kaybeden Ela'ya adamak istiyorum. İyi uykular Ela ✨💞)''Hala hepimizin birlikte olduğuna inanamıyorum. Hayal gibi geliyor.'' Felixleri kapıda karşılayan Hyunjin onları gördüklerinin şokunu atlatıp sevgi kucaklaşmasından sonra -ki bu Chan'a karşı iki saniye falan sürmüştü- benim onlarla telefonda konuştuğumu öğrenmişti. 5 dakika tribini çektikten sonra her tartışmamızda olduğu gibi 'neyse affediyorum bu seferlik' deyip oturduğum tekli koltuğun kol dayama kısmına oturup başını başımın üstüne yaslamıştı.
''Haklısın sen de Jisungum. Alıştık Chan'ı -140 pikselle görmeye böyle hd görünce bir garip geldi.'' Dediğinde sesli bir gülüşme oldu. Görüntülü konuşmalarımız da Chan ve Felix yan yana değilse Chan tek açıyordu konuşmayı ve bizim içinde eziyet başlıyordu. Felix genelde okulda oluyordu, Chan'da hissesinden kalan paralarla kendi bölümü adına iş birlikleri yapıyordu. Saat farkını ayarlamak zaten zor oluyorken ikisini yan yana yakalamak daha zordu. Ama asıl zor olan Chan ile donmadan kaliteli görüşme sağlamaktı.
''Keşke seni de -140 pikselle görsem şu an. Kasta yapmışsın daha çok hacim kaplıyorsun ve daha çok sana katlanmak zorunda kalıyorum.''
''Sonunda fark eden birisi var. Sağ ol kardeşim.'' Diyerek ona el hareketi çekti ama bunu yaparken sanki kalp yapıyormuş gibi bir ifadesi, tebessümü vardı. Chan'da karşılık olarak aynı ifade, aynı hareketle karşılık verdi. Onlar böyleydi işte birbirlerinden nefret ediyor gibi yapıp bizden gizli gizli sadece ikisi oyuna giriyorlar, muhabbet edip ikisinden biri bir şey alacaksa birbirlerine danışıyorlardı. Tarzları, zevkleri, hobileri benziyordu.
''1 ay duracaksınız değil mi? Hemen gitmeyin.''
''Chan'ın ani bir işi çıkmazsa gitmeye niyetimiz yok.''
''Çıksa da o gitsin sen kal. Göbek bağınız bir mi kesildi?'' Diyen Seungmin Chan'dan kötü bakışları almıştı.
''Benim karnım aç ve uykum var. Saatlerdir uçaktayız bir de saat farkı da var.'' Diyen Felix'in ardından Chan ayaklandı. Getirdikleri 4 bavuldan (3'ü büyük ihtimalle Felix'in) ikisini alıp yukarı çıkarmaya gitti. Minho'da ona yardıma kalkıp kalan 2 bavulu da o aldı. Felix'in odasına götürüyordu büyük ihtimalle.
''Biz dışarıdan söyledik ama evde yemekte var. Ne istersiniz?'' Dediğimde Felix'in bakışları sinsileşti.
''Bana tek kişilik bol malzemeli güzel bir pizza söyle. Chris yemekten yer.'' Diyen Felixle Seungmin onu aferinledi, Jisung ise çok kötüsün dedi ama hiçbir şey anlamadım.
Hala biraz yukarıda ama dibimde oturan Hyunjin telefonuyla uğraşırken ne yaptığına baktığımda siparişi hallediyordu. Ben de yemeği ısıtmak için ayağa kalktığım da bana yaslanmış olmasından koltuğa doğru kaydı ama gözlerini telefondan çevirmeden elimden öpüp bıraktı. Ardından kalktığım yere daha çok yerleşti.
Ufak bir gülümsemeyle mutfağa gittikten birkaç saniye sonra arkamdan sarılma hissettim. Bu evdeki hiç kimseden bir çekincem olmadığından irkilmedim bile kim olduğuna bakmadan başımı omzuna yasladım. Kokusundan kim olduğunu anlamam çok uzun sürmedi.
''Saçların çok güzel kokuyor.'' Saçlarımın kokusuna Hyunjin'den sonra bu kadar iltifat eden Jisung vardı.
''Veriyorum markasının ismini kullanmıyorsun.''
''Bazı kokular bazılarına sahip oluyor ya da daha çok yakışıyor. Bu da sana öyle.'' Dediğinde bir kez daha koklayıp geri çekildi. Kendini tezgâha dayayıp bana döndüğünde bu sefer ben dayanamayıp ona sarıldım. Yemeği falan unutmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Will Be Okay | Hyunin
Fiksi PenggemarAnnesinden küçük yaşta koparılmış ve çocukluğu elinden alınmış bastırılmış bir çocuk. Kendi adaletini sağlamaya çalışan ve kötülüklerin içinde büyüyen bir çocuk. İtirafları zor, aşkları büyük olacak. (Yan shipler Seungbin, Minsung, Chanlix)