Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar♡(Hyunjin)
Hem araba kullanıp hem Changbin'e laf anlatmak yetmezmiş gibi hattın arkasından bir de Felix arayıp duruyordu nerede kaldın diye.
En sonunda Seungmin'in Changbin'in ona aldığı hoodie ile fotoğraf paylaşmasını daha fazla dinlemeyeceğimi anlayıp "Changbin Çin Setti gibi trafik var, Felix arayıp duruyor ve Seungmin'in ne paylaştığı gram umrumda değil. Git Minho'nun beynini sik." diyerek yüzüne kapattım.
Felix'e de geri dönüp "Aşırı trafik var. Orada bir kafeye otur. Yarım saate geliyorum." diyip cevap hakkı vermeden kapattım.
Neredeyse 1 saattir ona buna laf anlatmaktan başım çatlamıştı. Üstüne soktuğumun trafiği ilerlemiyordu. Dünden beri baş gösteren gerginliğimde eklenince iyice baş edilmez bir ağrı olmuştu.
Neyse ki 10 dakikanın ardından trafiğin açılmasıyla sonunda hava alanına varmıştım.
Telefonumu çıkarıp Felix'i aramak üzereydim ki bacağıma yediğim tekmeyle sendeledim. Küfür etmek için ağzımı açmıştım ki "Nerede kaldın koca kafalı? Avustralya'dan buraya 10 saatte geldim, 2 saattir seni bekliyorum." kalın sesiyle arkamı döndüm.
Kalın sesinin aksine topladığı sarı saçları ve üstüne giydiği pembe hoodiesiyle sevimli bir şekilde karşımda Felix'i görmemle telefonumu geri koyup elindeki bavulu aldım.
"Birileriyle kavga etmeden sağ salim geldim. Bu benim için büyük bir gelişme. Bir de diyorsun ki nerede kaldın." dedim sinirle.
"Neyse ki hemen affeden biriyim." diyip sarılması bir oldu. "Özledimm. Ben gelmesem hiç geleceğin yok." dedi uzatarak.
Gülerek sarılmasına karşılık verdim. "En son ben geldim." dedim hâlâ sarılırken.
"Bu yine gelmeyeceğin anlamına gelmez." dedi geri çekilip.
"Hadi birazdan taksiler falan gelir tekrardan trafik sorunu yaşamak istemiyorum. Evde konuşuruz." dedim.
Gelişimin aksine kısa süren yolculuğun sonunda kendini direkt salondaki koltuklara attı. Ben de o sırada bavuluyla cebelleşiyordum.
"1 hafta kalmaya geldin. Ne koydun bunun içine bu kadar?" Sonunda salona ulaştığımda yere bırakmadım, fırlattım.
"İçinde kırılacak eşyalar var Jinne. Dua et kırılmamış olsun. Yoksa annem beni gebertir. Sonra da ben seni." dedi yorgun çıkan sesiyle.
Hiç laf dalaşına girmeden "Yolculuk nasıl geçti?" dedim.
"10 saattir koltuk tepesindeyim nasıl olabilir ki? Sırf sizi görmek için çektiğim çilelere bak."
"Biz çekmiyoruz sanki o çileyi." dedim dolaptan su alırken. "Karnın aç mı?"
Cevap vermeden makarna paketini çıkarmıştım bile. Felix'in olduğu yerde bana yemek yapmak düşmezdi. Hem o aç değilse bile ben açtım.
"Bu sorunun cevabı ne olursa olsun her türlü mutfağa girdiğim için cevaplamayacağım." dedi mutfağa girerken.
"Ben yemeği hazırlarken bavulumdan kırılabilecek şeyleri çıkar. Özellikle hediye paketli olana bak. Jisung'un o. Bir şey olmasın." dedi suyu kaynatırken.
Her zaman ince düşünceli ve her geldiğinde hediyeler getirdiği için garipsemedim. Küçüklüğünden beri her geldiğinde bize hediyeler getiriyordu. Hatta Seungmin ile tanıştığından itibaren ona da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Will Be Okay | Hyunin
FanfictionAnnesinden küçük yaşta koparılmış ve çocukluğu elinden alınmış bastırılmış bir çocuk. Kendi adaletini sağlamaya çalışan ve kötülüklerin içinde büyüyen bir çocuk. İtirafları zor, aşkları büyük olacak. (Yan shipler Seungbin, Minsung, Chanlix)