(Yazar)
''Telefonda yanlış anladığımı ve düzeltmek için çağırdığınızı söyleyin bana.''
''Eğer anladığın Jeongin'in babasının eski evlerinde ölü bulunmasıysa hayır. Gayet doğru anlamışsın.'' Dediğinde Minho uzun zamandır gelmediği toz tutmuş yatağa bıraktı kendini Hyunjin.
Hayatının en güzel gecesini yaşadığının ertesi günü aldığı telefonla sevgilisini yatağında bırakıp gelmişti. Onunla ilgili bir olay olmasa yine gelmezdi ama olan her şey bir şekilde Jeongin'e bağlanıyordu.
''Siz nereden öğrendiniz?''
''Hyung Jisung'u aramış. Jeongin onlardadır diye. Bin bir yalan attık nerede olduğuyla ilgili. Senin yanında olduğunu bilmiyorlar ama eve gitmesi gerek.''
''Birkaç hafta sonra üniversite sınavı var. Söylemeyi mi düşünüyorlar bunlar?''
''Bu ailevi bir mesele Hyunjin. Elbet söyleyecekler. Senin karışmaman daha doğru olur.''
''Sikerler ailevi meseleyi. O kadar sınava hazırlandı, plan yaptı geleceği için öğrendikten sonra ne kadar odaklanabilecek bu çocuk sınava?''
''Sence onlar ister mi Jeongin'in kötü olmasını? Elbet bir bildikleri vardır.'' Dese de Changbin, Hyunjin çoktan telefonunu çıkarıp Ji-min'i aramıştı. Hararetli geçen kısa bir görüşmenin ardından onun da depoya gelmesiyle bulundukları ortam daha da gerildi.
''Jeongin burada değilse ne diye çağırdın beni buraya?''
''Biliyorum benden haz etmiyorsun. Haklısın da ama beni bir dinle.''
''Jeongin nerede?''
''Evimde. Dün ben de kaldı.''
''Normal bir zaman diliminde olsak ağzına sıçardım da sırası değil dua et.'' Dedikten sonra aralarında tek sevdiği kişiye döndü. ''Minho, şunun adresini ver.''
''Siz kafayı mı yediniz? Söyleyecek misiniz gerçekten ona?''
''Sanane oğlum? Sanene bizim aile olayımızdan?''
''Siz ailesiyseniz ben de erkek arkadaşıyım. Hiç mi onu düşünmüyorsunuz!?''
''Onu düşündüğümüzden söyleyeceğiz zaten seni aptal! Elbet duyacak.'' Şiddetli bir bağrışmadan sonra oluşan kısa süreli sessizliği Ji-min'in telefon sesi bozdu.
''Jeongin arıyor.''
''Söylemeyin. Üzülecek.'' Dedi acı içinde.
''Senin sorunun ne biliyor musun? Bir şeyleri saklayarak halledebileceğini düşünüyorsun Hyunjin. Öğrenip bununla yüzleşmesi gerek.''
''Birçok şeyle yüzleşmesi gerekti zaten. Yaşasa da hiç görmeyecekti o adamı. Öğrenmeden hayatını devam ettirebilir.'' Konuşmaları daha sakinleşmişti ama ısrarla çalan telefon susmuyordu. Kesildikçe tekrar tekrar çalıyordu.
''Bu olayın ardında intihar olmadığını hepimiz biliyoruz. Yine de söylerken intihar olarak söyleyeceğiz. Yani babacığının yaptığını bilmeyecek. Bencillik yapma.''
''Bencilliğimden mi söylemeyin dediğimi sanıyorsun? Söyle. Git ona babacığımın hatta gidip benim birebir çıplak ellerimle babasını boğarak öldürdüğümü söyle. Bilmesini istiyorsanız böyle söyleyin. Benim amacım daha fazla üzülüp, sınavına da bu kadar kısa süre kalmışken hayatını bozmamakken senin derdinin bu olması ne kadar acınası olduğunu ortaya koyuyor.''
![](https://img.wattpad.com/cover/261889804-288-k230019.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Will Be Okay | Hyunin
FanfictionAnnesinden küçük yaşta koparılmış ve çocukluğu elinden alınmış bastırılmış bir çocuk. Kendi adaletini sağlamaya çalışan ve kötülüklerin içinde büyüyen bir çocuk. İtirafları zor, aşkları büyük olacak. (Yan shipler Seungbin, Minsung, Chanlix)