İyi okumalarr 🍀
(Yazar)
"Kolu niye sargı da?"
"Kolunda aşırı derece ezilme ve incinme var. Kullanmaması gerek. Aslında en kesin çözüm alçı yapmak ama istemezsiniz diye yapmadım."
"Yapın. Bir hasar falan kalmasın. Başka bir şeyi var mı?"
"Geldiğinde nefes alamıyordu. Sanırım nefesi kesilmiş. Uzun süre hava makinesi uyguladım. Daha yeni yeni kendine geliyor ama çok ağrısı var gibi görünüyor. İğne artı serum olmasına rağmen ara ara inleyip ağlıyor."
Adam için çokta sorun değildi. Ama çocuğun onu iyi bilmesini istiyordu.
"Ne zaman uyanır? Bir saat içinde onu bir yere götürmem gerekiyor."
"Şimdiye uyanması gerekirdi. Ağrılarından dolayı kendine gelemiyor. Yine de en fazla yarım saat içinde uyanmaya başlar diye düşünüyorum. Ağrı kesicilerin etkisi bitmeye başladı."
"Tamam. Serum dışında bir şey verme. Ağrı kesiciye falan gerek yok. Yeterli bu kadarı onun için." Halbu ki ilaçlar çocuğun ağlanacak derece de olan ağrılarını sadece dayanabilecek ağrılar haline getiriyordu. Acılarını dindirmeye bile yetmiyordu.
Odadan çıkan adamların ardından Jeongin gözlerini araladı. Uyuyor olarak bilseler de uyumuyordu. Her şeyi yavaş yavaş idrak etmeye başladı. O orada bir yem olarak tutuluyordu. Ve can sağlığının bir önemi yoktu.
Durumun psikolojik kısmını geçmişti bile. Çünkü durmadan sürekli titreyen elleri, normal nefes alışverişinden anormal şekilde hızlı olan nefesi, hissettiği tedirginlik ve korku onun sekiz ayda gösterdiği gelişimi bir gece de sıfırlanmıştı.
Bulunduğu yerden korkuyordu evet ama onun asıl korkutan bu evden çıktıktan sonra babasıyla (!) gideceği düşüncesiydi. Eğer eski hayatına dönerse eski çektikleri gelecekte olacakların yanında hiçbir şey olurdu.
Annesine ve abisine olan sinirini, Jeongin'in onu terk ettiğini düşüncesi ve Hyunjin'i öğrenmesi hepsi ayrı ayrı çok büyük sorunlardı. Ama en kötüsü kesinlikle sonuncusuydu.
Özlemişti. Annesini, abisini, kardeşini, Seungmin'i, Felix'i çok özlemişti. Bir daha onları görebilecek miydi meçhuldu. Ama onlarla hayatının en güzel zamanlarını geçirmişti. Tabii o zamanlarin içinde biri daha vardı. Hyunjin.
Acılar içinde yatan çocuk hepsine ağır basan bir acı hissetti. Ona karşı tek bir duygu yoktu içinde. Özlem, aşk, acı, öfke. Hepsini birden hissediyordu. Önceliği her ne kadar özlem olsa da diğer duygularını bastıramıyordu. Her zaman yanında olacağını söylediği zaman ona gönülden inanmıştı ve şuan onun yanında olmaması...
Bitmişti zaten. Duyduklarına göre bir saat içinde çıkacaklardı. Onun için bundan sonra Tanrının çektirdikleri için bir ödül olan sekiz aydı ve ödülün en güzel tarafı olarak kalacaktı. Ödülün sonuna gelmiş gibi hissediyordu. Ödül bitmiş gerçek hayatına dönüyordu.
~
"Ben işaret edene kadar gözlerini açmayacaksınız. Ne yaparsa yapsın asla ne ağzındakini ne de gözlerindekini çıkarmayın. Geçen ki gibi hata istemiyorum. Eğer tek bir aksilik çıkarsa işten atılmakla yetinmezsiniz." diyip büyük siyah arabadan çıkan Kang'ın ardından korkuyla baktı arabadakiler. Çünkü biliyorlardı. Gerçekten işten atılmakla yetinmezdi.
Fakat gözleri ve ağzı bir bezle bağlı olan çocuğun yaşadığı korkununun yanında hiçbir şeydi. Şuan tamamen savunmasız, yaralı ve alçılıydı. Üstelik hâlâ nefes almakta zorlanıyordu.
Uyandığını fark ettiklerinde apar topar bağlayıp bir arabaya bindirilip şuan bulundukları konuma getirilmişti. Neredeydi, kimlerleydi bilmiyordu. Seslerden seçmeye çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Will Be Okay | Hyunin
FanfictionAnnesinden küçük yaşta koparılmış ve çocukluğu elinden alınmış bastırılmış bir çocuk. Kendi adaletini sağlamaya çalışan ve kötülüklerin içinde büyüyen bir çocuk. İtirafları zor, aşkları büyük olacak. (Yan shipler Seungbin, Minsung, Chanlix)