Dikkat!! OT8 (♡⌓♡)
(Jeongin)
Jisung'un yanında gelecek olan kişinin Felix olacağını düşünmüştüm. Hadi en fazla Minho olurdu. Bir kişi gelecek diye düşündüğümden bu ikisi direkt aklıma gelmişti. Ama gelenlerin Minho, Changbin, Chan ve o olmasına hala inanamıyordum.
Onların geldiğini muhtemelen Jisung'tan öğrenen Seungmin'de birkaç dakika içinde bize damlamıştı. Ardından sadece Felix'in olmadığını fark edip onu da çağırmıştı. Muhtemelen gelmemekte ısrar eden Felix, Seungmin'e yenik düşmüştü çünkü yarım saat içinde o da buradaydı.
Şu an dünyanın en saçma gecesi yaşanıyor olabilirdi. Gece yeni başlamıştı evet ama en saçma kişilerle birlikte ne kadar normal geçebilirdi ki? Üstelik abim Hyunjin'i gördükçe sinir oluyordu. Bunu Jisung'ta biliyordu yine de muhtemelen ablasına güvenerek onu buraya getirmişti.
''Ne güzel oldu böyle değil mi Ji Min? Gençlerin içinde biz de onlar gibi genç olduk.'' Diyen Yuna'ya yandan bakış atıp önüme döndüm. Sanki kırk yaşındalardı da.
''Niye öyle diyorsun Yunacığım? Ah pardon Yuna noona. Bizden büyük olduğunu unuttum. O kadar genç gösteriyorsun düşün.'' Dediğinde noona gülüyordu ama abimin yüzü hala sirke satıyordu.
''Ji Min, yemeği Min Joon ile birlikte dışarıda yemeğe ne dersin? Hem ona da hem bize de değişiklik olur. Uzun zamandır dışarı çıkmıyoruz. Çocuklar da evde rahat rahat takılsınlar. Jeongin'e de iyi gelir.'' Yuna gerçekten aşırı anlayışlı biriydi fakat şu an o anlayışa gerek yoktu. Tek istediğim evdeki herkesin gitmesiydi.
''Evet, hyung. Hem canım sıkıldı benim burada. Kimse konuşmuyor. Hyunjin hyung bile benimle ilgilenmedi.'' Adını duyduğumda başımı ellerimden kaldırıp söylenen kardeşime baktım. Tripli bir şekilde onun bulunduğu yere bakıyordu ki bakışlarının hedefinde de o vardı büyük ihtimalle.
''Rahatsız etme kim-''
''Haklısın Minni~e. İstersen burada kalıp bizimle takılabilirsin. Abinler de baş başa vakit geçirmiş olur. Asıl orada canın sıkılır.'' Diyip kollarını açan Hyunjin'in ardından hızla kollarına koşan kardeşime şokla baktım. Evet sıcak kanlı ve uyumlu bir çocuktu fakat bu kadar iyi anlaşmaları alışılmadıktı.
''Hyunjin, seninle biraz konuşabilir miyiz?'' İşte sıkıntı da buydu. Bir kardeşim ne kadar seviyorsa diğer kardeşim o kadar sevmiyordu.
Endişe ile abime bakarken sol kolumla koltuğa tutunarak ayağa kalktım ben de.
''Sen nereye, seni mi çağırdım? Otur sen. Biz konuşup geliyoruz.'' Diyip yukarı çıkan merdivenlere yöneldi hyung. Ardından bakarken ayaklanan kişiyle dikkatim dağıldı ve ilk defa bakışlarım ona yöneldi. Birkaç salise içinde gözlerimizin çakışmaması kaçınılmaz oldu.
Zaten uzun olan saçlarını son zamanlarda hiç kesmiyor olmalıydı ki ensesini geçen saçları neredeyse omuzlarındaydı ve ön perçemleri güzel yüzünü kapatıyordu.
Saçlarından rengi solmuş yüzüne kaydı bakışlarım. Ne kadar incelersem inceleyim sanırım bıkamazdım yüzünden. Her şeyi o kadar güzel ve göze çarpıyordu ki dikkat çekmemesi imkansızdı. Beyaz teninin aksine kıpkırmızı olan dudaklar her zamanki gibi davetkar duruyordu. Dolgun kırmızı dudaklar, güzel burun, gülünce yok olan ama her an tehditkâr bakan gözler ve keskin çene kasları uyumu altın oranlıktı.
Yüzünden boynuna oradan da açıkta bırakan köprücüklerine istemsizce kayan bakışlarımı boğazımı temizleyerek oradan çektim ve tekrar gözleriyle buluşturdum. Tedirginliğimi anlamış olmalı ki 'sakin ol' dercesine göz kırpıp o da yukarı ilerledi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Will Be Okay | Hyunin
FanfictionAnnesinden küçük yaşta koparılmış ve çocukluğu elinden alınmış bastırılmış bir çocuk. Kendi adaletini sağlamaya çalışan ve kötülüklerin içinde büyüyen bir çocuk. İtirafları zor, aşkları büyük olacak. (Yan shipler Seungbin, Minsung, Chanlix)