(Jeongin)Min Joon ile hem şakalaşırken hem de kahvaltı yaparken Ji Min hyung heyecanla hafiften ritimli şekilde sekerek yanımıza geldi.
Benim saçımı karıştırıp, Min Joon'un da başını öpüp masaya oturdu.
"Günaydın, evin en küçük üyeleri. Annem nerede?" dedi. Sesinde hafif bir sabırsızlık vardı.Tam mutfakta olduğunu söyleyecekken annem elinde yumurta tavasıyla girişte göründü.
"Ben de tam seni soruyordum melek annem." deyip yanağına öpücük kondurdu.
"Hayırdır ne bu sendeki neşe? Rüyanda hazine yeri mi gördün?" dedi.
Kendi tabağıma ve Min Joon'un tabağına yumurta koyarken bir yandan da onları dinliyordum.
"Yok annem bu hazineden de güzel bir olay. Ayrıca senin benden daha çok sevineceğine emin olduğum bir olay."
"Jin, daha fazla meraklandırmasan da söylesen mi artık anneciğim?" dedi kahvesini yudumlarken.
Tam o sırada hyungun söyleyeceği tutmuş ve üzerimdeki bembeyaz gömleğim ile kravatımın kahve olması bir olmuştu.
Annem hızla peçete alıp suratımdaki damlacıkları silmeye başladı.
"Jeongin, iyi misin anneciğim? Git bir duş al çok sıcak geldiyse, hemen çıkaralım üstündekileri." deyip gömleğime yöneldi.
"Hiç gerek yok. Ben hemen gömleğimi değiştiririm. Siz konuşmaya devam edin." deyip yemek salonundan çıktım.
O sırada annemin 'Ne demek sevgilim var ve bu akşam ailesiyle tanışacağım?' adlı konuşması tüm evde yankılanıyordu.
~
10 dakika gecikmeli olarak sonunda okula vardık. Seungmin arabasını yerleştirirken yavaş yavaş okula doğru yürümeye başladım.
Birinin omzuma kol atmasıyla Seungmin sandığım kişiye döndüm ve Changbin'i görmem bir oldu. Hızla kolunun altından çıkıp temasımızı kestim."Şey, özür dilerim fakat tanımadığım ya da samimi olmadığım insanların dokunması rahatsız ediyor. Lütfen bireysel anlama." diye açıklama getirdim.
Suratındaki şaşkınlık bariz belli oluyordu. "Sen kusura bakma asıl. Bilmiyordum." dedi beni daha çok şaşırtarak. Sanki dün bana öldürücü bakışlar atan insan değil de arkadaş olmaya çalışan biri gibiydi.
Ardından tayfalarının diğer iki üyesinin geldiğini gördüm. Seungmin eğer daha fazla geç kalırsa ya dayak manyağı olacağım ya da kesin kesilip biçileceğim diye kafamda kurgularken Minho'nun sesiyle ona döndüm.
"Günaydın Jeongin. Nasılsın?" kesin önce iyi davranıp sonra öldürecekler diye düşündüm. Tam cevap verecekken en arkalarında kalan sarışın uzun saçlı çocuk yanımızda hiç duraksamadan yüzüme bile bakmadan aramızdan geçti. Şaşırdığım belli olmuş olacak ki Minho kısa bir açıklama yaptı.
"Sen bakma ona. Yabanidir o, sevmez tanımadığı insanlarla konuşmayı." dedi."Anlayabiliyorum. Ben de sevmem tanımadığım insanlarla teması veya konuşmayı." diyip rahatsız olduğumu belli etmeye çalıştım.
Tam bir şey diyeceği sırada kolumdan çekilmem ile sözü havada kaldı. Seungmin beni yanına çekerken aynı zamanda Minho'nun arkasında kalan Changbin'e ölümcül bakışlar atıyordu.
"Günaydın Seungmin. Bugün biraz agresifsin sanırım." dedi Minho. Grubun en sakin en ılıman görüneni fakat tersi pis olan karakteri Minho'ydu sanırım.
"Günaydın Minho. Bugün değil genel olarak sevdiklerimin yanında görmek istemediğim insanları görünce agresif oluyorum. Lütfen üstüne alınma." dedi hâlâ Changbin'e bakarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Will Be Okay | Hyunin
FanficAnnesinden küçük yaşta koparılmış ve çocukluğu elinden alınmış bastırılmış bir çocuk. Kendi adaletini sağlamaya çalışan ve kötülüklerin içinde büyüyen bir çocuk. İtirafları zor, aşkları büyük olacak. (Yan shipler Seungbin, Minsung, Chanlix)