Bir hafta anca dayanan yazardan sizlere iyi okumalarr ✨
(Yazardan)
Jeongin artık evine gitmek için hazırdı. Tam olarak kendisini toplamamış olsa da hastane de olmak onu daha yormaktan öteye gitmiyordu.
O gün ilk defa Seungmin dışında diğerlerini görmüştü. Yüzlerindeki üzüntüyü Jeongin koridora çıktığında silmeye çalışsalar bile yakalanmışlardı. Jeongin kendisine karşı olacak acıyan bakışlara ve saçma sorulara hazırlanmış olsa da karşılaşmadığı için rahatlamıştı.
Dışarı adımını attığında ilk Felix'in ağlamaktan kıpkırmızı olmuş gözleriyle buluşmuştu gözleri. Her ne kadar canı yanmaya hala devam etse de ve konuşmaya mecali olmasa da sırf iyi olduğunu kanıtlayabilmek adına yapmacıkta olsa görünmeyecek kadar küçük bir tebessüm yerleştirmişti suratına.
Bu durum ise Felix'i mutlu etmektense daha kötü yapmaktan öteye gitmemişti. Her ne kadar o da karşılık olarak gülümsese de alt dudağı titrerken ısırmayı ihmal etmemişti.
Jeongin suratındaki yapmacık gülümsemeye devam edemeyeceğini anlayınca kafasını eğene kadar devam ettirdiği o tebessümün yerini kafasını eğdiği an acıyla dolu bir ifade bıraktı.
''İyi misin? Gitmeden önce bir kere daha doktora görünmemizi ister misin?'' diye soran abisine kafasını hızlıca olumsuz anlamında sallayarak cevap verdi.
Sabahtan beri her saat başı doktoru odaya çağırmak adına mutlaka biri terk ediyordu odayı. Doktoru her ne kadar çok iyi olsa da hastane ortamından ve sürekli aynı işlemlerin yapılmasından sıkıldığı için acılar içinde de olsa hatta kanlar içinde de olsa bir daha hastaneye de o odaya da adım atmak istemiyordu.
Yavaş adımlarla sonunda hastanenin çıkışına geldiklerinde kalbinde ve nefes alış verişlerinde hızlanma hissetti. Ki Seungmin'in sorusuna göre sadece kendisi hissetmemişti.
''Nefes nefese kaldın. Yorulduysan dinlenmek ister misin?'' sorusuna yine az önce verdiği gibi başını sallayarak cevap verdi fakat günlerdir dışarı çıkmamasından mı yoksa metrelerce uzağında duran arabanın içinden kendisini izleyen çocuğun bakışlarını hissettiğinden mi bilinmez derin nefesler alarak kalp atışlarını düzene sokmaya çalıştı.
''Bu böyle olmayacak. En iyisi geri dönüp bir gözükelim doktora. Daha ilk çıkışında tıkandın.'' Diyen abisine her ne kadar konuşmak istemese de ikna etmek için konuşma mecburiyetinde kaldı.
''Hayır, iyiyim. Eve gidelim.'' Dediğinde sesi zorla çıkmıyordu fakat uzun süredir çok az konuştuğundan kısık çıkıyordu. Daha fazla zorlamamak için bir daha sormadan arabaya doğru yürütmeye başladılar.
Onlar yürümeye devam ederlerken arabasında oturmuş pür dikkat karşısında yürüyen çocuğu izleyen sarışının dikkati açılan kapıyla dağıldı.
Kısa bir süre giren kişiye bakıp ardından gözlerini tekrardan karşıya dikti.
''Böyle dik dik izleyeceğine niye gelmedin içeriye?'' dediğinde bakışlarını çekmeden alaylı bir gülümseme belirdi suratında.
''Ne sıfatla gelecektim. Bana güvenmesini sağladıktan sonra kaçırılmasına sebep olup en büyük korkusuyla aylar sonra karşı karşıya getiren kişi ya da dur şuna ne dersin hiçbir suçu olmadan sadece benim sevgilim olduğu için eziyet görmesini sağlayan kişi. Hangisi kulağa daha güzel geliyor söyle de onu kullanayım.'' Dedi tek nefeste.
''Ayrıldınız yani. Terk ettin onu.'' Diyen kuzenine sertçe dönüş yaptı bu sefer.
''Saçma sapan konuşma. O istemediği sürece bu ilişkiyi bitirmem. Tabii hala bitmediyse.''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Will Be Okay | Hyunin
FanfictionAnnesinden küçük yaşta koparılmış ve çocukluğu elinden alınmış bastırılmış bir çocuk. Kendi adaletini sağlamaya çalışan ve kötülüklerin içinde büyüyen bir çocuk. İtirafları zor, aşkları büyük olacak. (Yan shipler Seungbin, Minsung, Chanlix)