Önce ki bölümleri oylamayı unutmayınız. İyi okumalar 🍀(Hyunjin)
Gözüme gelen güneş ışıklarıyla hafiften araladığım gözlerimi gördüğüm manzara karşısında kaçırmamak adına tam açıp o tarafa doğru döndüm.
Jeongin, ona uzattığım kolumun üstüne başını koymuş sol kolunu korurcasına arkaya atmış sağ eliyle de tişörtümün açıkta bıraktığı belime sarılmıştı. Uyku halindeyken bir sıcaklık fark etmiştim ama sersemlikten ya da ihtimaline bile inanmadığım olay gerçekleştiğinden gerçek sanmamıştım. Ama gerçekti. Tüm güzelliği ve masumluğuyla yanımda bana sarılarak uyuyan Jeongin gerçekti.
Bu fırsatı kaçırmamak adına yerimden kayıp iyice yaklaştım. Hareket etmemden rahatsız olacak ki anında belimden tuttuğu elini sıkılaştırıp sanki gitmemden korkar gibi sıkıca kavradı. Zaten yanında üstüne atlamamak için kendimi zor tutuyorken bir de bilincinde olmadan böyle hareketler yaptığında iyice kafayı yiyordum.
Belimdeki ince parmakların olduğu detayını unutmaya çalışarak yüzüne odaklanmaya çalışıyordum fakat siktiğimin hormonları rahat bırakmıyordu. Daha fazla dayanamadığımı fark ettiğimde banyoya gitmek için kalkmaya çalıştım fakat bu sefer elinin tişörtümü sıyırıp göğsüme çıkmasıyla kaskatı kesildim.
Kirpiklerini bir milim bile oynatmadan uyku halinde nasıl böyle hareketler yapabiliyordu bilmiyordum ama aşağıda olan hareketlenme de bilinçsizce oluyordu ve acilen yataktan kalkmazsam hiç hoş şeyler olmayacaktı. Aslında çok hoş şeyler olacaktı ama olması için erken olan şeylerdi bunlar.
''J-Jeongin?'' Lanet olsun. Kekeliyordum. Boğazımı temizleyerek tekrar denedim.
''Jeongin.'' O kadar uyanmıyordu ki.
''Bebeğim. Uyan hadi.'' Dediğimde birkaç mırıltı gelse de uykusuna kaldığı yerden devam etti.
''Beni duyuyorsan seni uyandırmayı denedim. Benden günah gitti Yang Jeongin.'' Dediğimde dün onun yaptığı hareketten cesaret alarak dudaklarına ufak ufak öpücükler bırakmaya başladım. Ama bunu bile hissetmiyordu. En sonunda burnunu kapatarak ağzını açmasını bekledim. Bir süre sonra ağzını araladığında tam anlamıyla dudaklarına kapandım.
Burnunu kapattığımdan ve ağzını da ben işgal altına aldığımdan gözlerini açma mecburiyetinde kaldı fakat bu sefer de şaşkınlıktan çok fazla açmıştı.
Sadece uyandırmak amacıyla giriştiğim taktik hoşuma gittiğinden son vermeden abanmadan üstüne çıktım. Elimi burnundan çekip yanaklarına yasladığımda derin bir nefes alarak hala içimde olan elini çıkartmaya çalıştığı sırada yakalayıp orada kalmasını sağladım. Israr etmeden elini sol göğsümde, kalbimin üstünde tutmaya başladı. Muhtemelen şu an çılgınca atan kalp atışlarımı çok rahat bir şekilde hissediyordu.
Onun da karşılık vermesiyle büyüyen öpüşmemiz özlem, tutku ve acı karışımıydı. Bitmeyen acılarımız vardı. Ama birlikteyken çözülmeyecek hiçbir acımız, sorunumuz yoktu.
Deliksiz geçen birkaç dakikanın ardından soluklanmak adına geri çekildiğimde ikimizin de hızlı nefes alışverişleri birbirimizin yüzüne vurmaya başladı. Soluklanmayla geçen sesli saniyelerin sonunda ilk konuşan o oldu.
''B-böyle insan mı uyandırılır tanrı aşkına?'' Dediğinde gülerek burnuna öpücük kondurdum bu sefer.
''Kalkmaya çalıştığım da sürekli bir yerlerimden tutarak engel oldun. Seslendiğimde de uyanmadın. Başka çare bırakmadın.''
''Dürtseydin keşke.''
''Niye öpmek varken dürteyim seni? Hem sen benim oralarıma buralarıma dokunurken bir şey demedim. Bi öptük diye laf mı yapacaksın şimdi?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Will Be Okay | Hyunin
FanfictionAnnesinden küçük yaşta koparılmış ve çocukluğu elinden alınmış bastırılmış bir çocuk. Kendi adaletini sağlamaya çalışan ve kötülüklerin içinde büyüyen bir çocuk. İtirafları zor, aşkları büyük olacak. (Yan shipler Seungbin, Minsung, Chanlix)