3

2.5K 295 56
                                        


Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar ♡

   Min Joon ile içeri girdiğimizde o hızlıca seslerin geldiği mutfağa yöneldi.

   "Anne! Jeongin gelmiş anne. Bak anne resimlerdeki abim gelmiş." dedi heyecanla.

   Annemin dedikleriyle birebir uyuşan bir çocuktu Min Joon. Beni bu kadar çok ve çabuk kabullenmesi suratımda gülümsemeye sebep olmuştu.

   "Evet biliyorum bebeğim. Artık abin tamamen bizimle kalacak. O da sürekli seni sorup duruyordu. Hadi ellerini yıkayıp üstünü değiştir gel. Ailecek yemek yiyeceğiz." deyip onu odasına gönderdi.

   Mutfaktan çıkınca beni fark etti. "Hadi Jeongin yemek hazır. Herkes masaya." diye seslenip mutfaktan son birkaç şey almaya gitti.

   Masaya oturduğumda çeşit çeşit yemeklerin olduğu çok şık bir sofra olduğunu fark ettim. Benim için bu kadar hazırlık yapmaları heyecanlandırmadı desem yalan olurdu.

   En sonunda hep beraber masa da buluşunca kendimi tam anlamıyla evimde hissettim. Ailemle aynı masaya oturmayalı yaklaşık 10 sene geçmişti fakat verdiği hissiyat aynıydı, hiç değişmemişti.

   "Jeongin, gitmeyeceksin değil mi? Sana anlatmak istediğim çok şey var. Seni arkadaşlarımla da tanıştırmam gerek. Herkes bana yalan atıyorsun senin tek abin var diyordu. Seni görsünler de yalan söylemediğimi anlasınlar." diye heyecanla konuşan kardeşime tebessüm edip
"Gitmeyeceğim. Anlatacaklarını dinlemek için sabırsızlanıyorum. Ayrıca şu arkadaşlarını da merak ettim. Ne demek Min Joon'un tek abisi var. Onlar senin daha en iyi abinle tanışmadı." dedim.

   "Ya! Anne şu oğluna bir şey de. Ne demek en iyi abisi. Hepinizin abisi ben olduğuma göre en iyi abi ben oluyorum."

   "Uğraşmayın birbirinizle. Soğutmayın yemeğinizi hadi bakalım. Ayrıca bundan sonra kimseden gitmekle ilgili bir şey duymak istemiyorum. Ne zaman evlenirsiniz anca o zaman bu evden gidersiniz."

   "Nasıl her şekilde konuyu evlenmeye getiriyorsun gerçekten anlamıyorum anne."

   "Anneler getirir öyle. 27 yaşına geldin hâlâ bekarsın oğlum. Hayır kimseyle de tanıştırmıyorsun ki." demesiyle annemin aralarında ciddi bir evlilik tartışması olduğunu anladım.

   "Görürsün sana bir gün öyle birini getireceğim ki bu dediklerine pişman olacaksın."

   "Sen bir getir de ben pişman olayım. Neyse yeter hadi yiyin yemeklerinizi."

   Eğlenceli, konuşarak geçen yemeğin sonunda Min Joon'un masadan kalkmasıyla annem ortamı ciddileştirdi.

   "Bebeğim bildiğin üzere seni oradan apar topar aldık. Okulunla ilgili hiçbir işlem yapamadık. Okulların kapanmasına da yaklaşık 1 2 hafta kaldı. Ben düşündüm ki eğer devamsızlık hakkın varsa devamsızlığını kullanıp bu seneni o okulda bitirip karneni de ben almaya gideyim. Seneye içinde seni çok başarılı bir özel okula yazdıralım. Bu sene senin sınav senen. Çok iyi hazırlanman gerekir." 

    Dedikleri düşününce mantıklıydı fakat özel okul işi kafama yatmamıştı.

   "Okul için doğru diyorsun 1 hafta kalmışken kimse nakil gerçekleştirmez fakat beni özel okula yazdırmana gerçekten hiç gerek yok anne. Bu zamana kadar hep kendim çalıştım. Bu sene de çalışabilirim. Bunun için masraf yapmaya gerçekten hiç gerek yok."

"Jeongin ben senin annenim. Senin eğitim masrafını karşılamak benim görevim. Eğer ben sizin için harcamayacaksam bu paraları ne diye kazanmakla uğraşayım. Özel okul istemezsen özel ders alacaksın. Özel ders almak seni daha çok yorar diye düşünüyorum okulunun üstüne. Yine de kararı sana bırakıyorum. En kısa zamanda bana haber ver ki ona göre araştırmamı yapayım bende."

  Tam karşı çıkmak için ağzımı açtım fakat abimin ağzıma ekmek sokuşturması ile lafıma başlayamadan ekmekle beraber yuttum.

   "Çok konuşuyorsun Jeongin. Bak bu evde bir kural var en son lafı anne söyler. Bazen değişiyor ben de söyleyebiliyorum tabii de genel olarak anne dinlenir. O yüzden sen burada ellerini kullanmadan amuda kalksan bile seni dinlemeyecek."

   Abimin de böyle demesiyle mecbur onaylamak zorunda kaldım.

    "Jeongin bunu sana nasıl söyleyeceğim bilmiyorum ama sen artık yetişkin bir bireysin. O yüzden karşı çıkmadan önce de lütfen bir düşün."

   "Tamam anne. Sakin ol. Söyle ben de ona göre tepki vereyim." dedim tatlımı çatallarken.

   "Ben seni bir psikoloğa götürmek istiyorum bebeğim. Bunu sakın deliler gider oraya diye düşünme. Ben de gidiyorum. Abini de götürdüm. Lütfen olums-"

   "Tamam giderim." dedim aniden annemi bölerek. İlk başta öyle bir söyledi ki beni hastaneye falan yatıracaklarını sanmıştım.

   "Ne dedin sen?"

    "Giderim dedim anne. Psikoloğa gitmenin delilik olduğunu düşünen geri kafalı biri değilim hele ki ileride psikolog olmak isteyen biri böyle düşünmemeli." dedim gülümseyerek.

  "Ahh gerçekten çok rahatladım. Sen yaşına göre gerçekten çok olgun bir çocuksun. Ayrıca hedefini çok beğendim. Bir oğlum avukat, bir oğlum psikolog olacak diğeri de futbolla kafayı bozdu ama inanıyorum ona veteriner olacak o da." dedi heyecanla.

   Bir süre daha konuştuktan sonra annem tarafından uyumam için odama şutlandım.

   Uyumak için girdiğim odadan şaşkınlıkla çıktım. Elimdeki telefonu anneme gösterip "Biri telefonunu oda da bırakmış." dedim.

   "O biri sensin şapşal oğlum benim. Artık eski telefonunla ya da içindekilerle iletişimin kalsın istemiyorum. Abin her şeyi halletti. İçinde hepimizin numarası var."

   "Teşekkür ederim. Hiç gerek yoktu. Sadece hattı değiştirsek yeterdi." dedim hafif utançla. Geldiğim gibi masraf olmaya başlamıştım.

   "Jeongin son kez söylüyorum ve bundan sonrası olmayacak. Sen benim oğlumsun, canımsın. Böyle şeyleri düşünmek yerine dinlenmelisin. Hepimiz için uzun bir gün oldu."

   "Haklısın. Tekrardan çok teşekkür ederim." deyip yapsam mı yapmasam mi arada kaldığım o hamleyi yaptım.

  Annemi yanağından öpüp geri çekildim. Şaşkınlıkla bana bakarken tebessüm ettim. İyi geceler dileyip hızlıca odama çıktım.

You Will Be Okay | HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin