İlk okul gününün ardından kendimi yorgunlukla yatağıma attım. Evde kimse yoktu. Annem ve hyung işlerinde, Min Joon'un da okulu uzun sürdüğünden geç geliyordu.
Haftayadan itibaren benim de etütlerim başlayacağı için büyük ihtimalle en geç gelecek olan ben olacaktım.
Yaklaşık 3 saat sonra Seungmin ile evin önünde buluşup kafeye gitmek için sözleşmiştik.
Annemin benim için ağzına kadar doldurduğu dolabımdan siyah tişört, siyah bol paça pantolon ve converse çıkarıp giydim.
Seungmin arayana kadar test çözmeye karar verdim. Yaklaşık 2 3 saat sonra telefonumun çalmasıyla Seungmin'in kapının önünde olduğunu anladım. Telefonu açmadan ceketimi alıp evden çıktım.
"Kafe yakın ama yürümek hiç istemiyorum. Bisikletlerle mi gitsek?" deyince "Olur" diyip garajdan bisikletimi aldım. Seungmin'in bana kattığı şeyler arasında kaykay ve bisiklet sürmekte vardı.
Yaklaşık 10 dakika süren yol sonunda Seungmin'in defalarca çağırdığı ama yüzme kursundan fırsat bulup da gelemediğim kafeye vardık.
Her ne kadar çok rahat ve minimal bir yer olsa da adeta ben pahalıyım diye bağıran bir yerdi.
İçeri girdiğimizde bizi gülümseyerek bekleyen Seungmin'in annesiyle karşılaştık.
Kısa bir selamlaşmanın ardından cam kenarı olan en köşe masaya oturduk. Seungmin Americano söylerken ben sütlü kahve söyledim.
"Şu arkadaşın ne zaman gelecek?"
"Seninle buluşmadan önce aradığımda siz geçin ben biraz geç katılırım dedi. Gelir 1 saate."
"Şey. Hmm. Peki nasıl biri? Yani benden rahatsız olmasın." dedim çekingen bir tavırla.
"Jeongin bak seninle konuşurken tansiyonum çıkıyor. Bu çocuk zaten seninle tanışmaya geliyor. Niye senden rahatsız olsun? Ayrıca senden rahatsız olan insanın alnını karışlarım ben."
"Peki madem de adı ne, kaç yaşında? Ona göre davranayım."
"Adı Chan. Bizden 1 yaş büyük ama yıl atmıyor hyung falan demene gerek yok yani. Lise son o da eşit ağırlıkçı. Belki aynı sınıftasınızdır."
"Bilmiyorum. Bugün kimseye dikkat edemedim." dedim gelen kahvemden yudumlarken.
"Gelince öğreniriz bakalım."
Yarım saat havadan sudan konuşmakla geçerken Seungmin'in açılan kapıya dik dik bakmasıyla ortamın verildiğini hissettim.
"Bende diyordum bu çocuk bugün yok hayret diye." demesiyle kafamı benim arkamda kalan masalardan bir tanesine oturan kalabalığa çevirdim.
İkisinin yüzü tanıdıktı. Biri Changbin diğeri de sabah bahçede aynı masada oturduğu çocuktu.
Çocuğun kolunun altında olan çocukla enerjilerine bakıldığında sevgili oldukları bariz belli oluyordu. Kolunun altındaki çocuk bizim masaya bakıp hafif bir baş selamı verip gülümsedi.
Karşılık olarak Seungmin'de tebessüm etti. Onların ardından da sarı uzun saçlı bir çocuk göründü.
Aynı tayfadan olduklarına bakılırsa sarışın uzun saçlı olan ve şuanlık sevgili teşhisi koyduğum çocuk bizim okuldan değillerdi.
Tam kafamı önüme çevirirken Changbin ile yine göz göze gelmemle hareketimi hızlandırıp Seungmin'e döndüm.
"Ya. Bu çocuk yine bana bakıyor. Git şu çocuğa söyle sevgili falan olmadığımızı. Senin yüzünden dayak yiyeceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Will Be Okay | Hyunin
FanfictionAnnesinden küçük yaşta koparılmış ve çocukluğu elinden alınmış bastırılmış bir çocuk. Kendi adaletini sağlamaya çalışan ve kötülüklerin içinde büyüyen bir çocuk. İtirafları zor, aşkları büyük olacak. (Yan shipler Seungbin, Minsung, Chanlix)