(Yazardan)
Kapının kırılacakmış gibi çalınması Hyunjin'i son zamanlarda yaptığı en verimli uykudan zorla uyandırdı. Uyku sersemi haliyle duvarlara çarpa çarpa sonunda kapıyı açtığında karşısında bodyguard gibi üç bedeni beklemiyordu.
''Beyinsiz Hyunjin. Amacın kafayı yememizi sağlaman mı? Ne diye bakmıyorsun telefonuna, hadi onu geçtim kapıya niye bakmıyorsun?!''
''Bağırıp durma da içeri geç Chang. Sen kendini yırtsan da şu an seni anlamıyor.'' Dedi Minho ki dediklerinde haklıydı. Gözleri kapalı olan Hyunjin kapıya yaslanmış onları dinliyor gibi sadece başını sallayarak her şeye onay veriyordu.
''Transa geçmiş. Büyü falan mı yaptı acaba evde?''
''Alkol onda büyü etkisi bırakıyor zaten. İki bira içip sarhoş olmuştur yine.'' Diyip içeri girdi Chan ama gördükleri lafını yutturdu. O en fazla iki bira içtiğini düşündüğü arkadaşının salonunda birkaç kutu bira ve cam şişelerde birkaç alkol çeşitleri vardı. Şişeleri bile ben pahalıyım diyen içkilerden bir damla bile kalmamıştı.
''Beyaz gelincik kendisini aşmış. Bizsiz alem yapmış.''
''Bu çocuk öldürecek bizi. Sigaradan sonra alkole de başladı iyi mi?''
''Sinir ve stresten kendisini oyalayacak şeyler bulmaya çalışıyor. Biraz kendisini toparlasın ben konuşurum onunla.'' Dedi salonundaki koltukta yüz üstü yatan çocuğa bakarak Minho.
''Ben konuşayım mı? Bilirsiniz iyiyimdir bu tarz konuşmalarda.''
''Minho bir şey diyeceğim. Biz bu şerefsizi niye çağırdık? Ben hala sevmiyorum bunu.''
''Niye öyle diyorsun Changbin? Sevgilin beni çok seviyor. Hatta belki senden bile çok seviyordur.'' Dedi Chan gıcıklığına. Eskiden olduğu gibi onunla uğraşmayı çok seviyordu. Her ne kadar Seungmin konusunda çok hassas olsa da en çok kızıp sinirlendiği konuydu.
''E ben o zaman katil oluyorum?'' diyip deri ceketinin kollarını sıvadı Changbin. Tam üzerine atlayacakken Minho'nun yakasından tutmasıyla yerinde kalmıştı.
''Asıl sizi çağırdığıma beni pişman etmeden uslu durmazsanız ben ikinizin de katili olacağım. İnsan gibi durun şurada.'' Dedikten sonra ikisini de Hyunjin'in yattığı koltuğun karşısındaki koltuğa itti. Ardından bir şeyler hazırlamak için mutfağa yöneldi. Arkasından duyduklarıyla da yerinde durup bu sefer tekrar arkasına döndü.
''Minho da çok gergin bu aralar. Jisung onu rahatlatmıyor herhalde.''
''Yarasına basma. Jeo-''
''CHANGBİN?!'' diye bağırmasıyla sanki az önce kavga ettiği çocuk o değilmişçesine konuştuğu çocukla arasına girdi Minho.
''Üzülme be Minho. Buradaki herkes senin gibidir. Seungmin Changbin'e evlenmeden olmaz diyordur. Hyunjin ve Jeongin'in yattıklarını hiç sanmıyorum. Hatta öpüştüklerini bile düşünmüyorum. Beni de sayma zaten. Yalnız ama tehlikeli kurtum.''
''İlk olarak evlenmeden olmaz demiyor. Erken olduğunu söylüyor. İkinci olarak yalnız olsan da sen maalesef ki Felix'e ihanet etmezsin. Son olarakta o öpüşmediklerini düşündüğün çifti daha sevgili bile değillerken yatakta alt alta üst üste bastım ben.'' Dedi gülerek Changbin ama ardından kafasına yediği sert yastıkla sırıtışı hemen silindi.
''Jeongin utanıyor piç. Sana kimseye bahsetme demedim mi?''
''Bu çocuk ne yapıyor olursa olsun Jeongin dediğimiz an da atağa geçiyor. Mezarında Jeongin dediğimiz zaman dirilir de bu manyak.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Will Be Okay | Hyunin
FanfictionAnnesinden küçük yaşta koparılmış ve çocukluğu elinden alınmış bastırılmış bir çocuk. Kendi adaletini sağlamaya çalışan ve kötülüklerin içinde büyüyen bir çocuk. İtirafları zor, aşkları büyük olacak. (Yan shipler Seungbin, Minsung, Chanlix)